21. mektup
kalabalığın arasında bir robenson gibiyim. oysa çevrem her çeşit insanla dolu. kimi gösterişli, alabildiğine mağrur, kimi ezik ve yılgın. kimi de boş vermiş her şeye, gününü gün etmekten başka düşündüğü yok.
şu adamı geçen yıl tanıdım; söylediğine bakılırsa, beni hiç kimse ondan fazla sevemezmiş. oysa ki istediği fiyat verilirse dostluğunu derhal satmaya hazır olduğunu biliyorum. fakat bile bile aldanmak da güzel. en feci şey insanın artık aldanmayacağı yere gelmesi. işte ilk ölümümüz orada başlıyor.
ya öteki adam? o da dediğine göre en sadık ve vefalı dostlarımdan birisidir. yanındayken bana iltifatlar yağdırdığına falan bakmayın. ben gider gitmez arkamdan atıp tuttuğunu biliyorum. fakat derim ya bile bile aldanmak güzel.
işte bir başkası daha; her halinden, samimiyet fışkıran bir adam. karşılaştığımız yerde en gürültülü bir şekilde sevgisini açığa vurmaktan hoşlanır. en büyük zevklerinden birisi de beni dostlarıyla tanıştırmaktır. bundan aşırı bir gurur duyar. fakat söylemediğim sözleri, yapmadığım şeyleri uydurup yaymakta da bir eşi yoktur bay samimiyetin.
ve daha niceleri bay canayakın, bay hüsnüniyet, bayan şiir sevgisi, bayan hayranlık, hepsi hepsi benim dostlarımdır. bir dediğimi iki etmezler görünüşe bakılırsa. oysa ki ben her zaman her yerde yalnızımdır. bir çok şölenlerde benim yerime adım oturur sandalyeye. bütün ilgi adıma karşıdır. adım sevilir adım övülür, adım alkışlanır.
sen yalnızlığın bu türlüsünü bilmezsin. çepçevre bir ilgi çemberi ile sarıldığı anda kişinin aslında nasıl bir yalnızlık kuyusuna düştüğünü göremezsin. ün yapışık kardeş gibidir. kurtulamazsın kaçamazsın ondan. kendi hayatını yaşayamazsın. sen bile beni yalnız ben olduğum için sevemezsin artık. adımı benden ayıramazsın. çevremdeki bütün insanlar aslında büyük yalnızlığımın şahitleri bence. ya da oynadığım yalnızlık dramının seyircileri. gözlerinden anlıyorum, biraz sonra hepsi sıkılmaya başlayacak, birer birer terkedecekler salonu. perde indiği zaman birkaç meraklıdan başka kimse kalmayacak.
sen yalnızlığın bu türlüsünü bilmezsin işte. ve asıl bilmediğin en büyük yalnızlık da senin verdiğin yalnızlıktan başka bir şey değil. senin yokluğundan gelen o yalnızlık olmasa, öbür yalnızlıklar bana bu kadar koymazdı.