"Aslında Ose’nin bazı cümlelerine dair şeyler yazmak için oturdum Pc başına. Kadınlar ve kötü erkekler ve aşk mevzusu.
Bazı başka sosyal ortamlarda başka şekillerde mesela “kadınların efendi adam yerine p** tercihi” gibi metaforlarla da ifade edilir bu durum.
İnsan kadın ya da erkek pek fark etmiyor galiba ilk etapta “kendine benzemeyene” ilgi duyuyor.
Bazen “kenardakine”. Bazen “farklı” olana.
Kalp neticede ritmini değiştiren de DURUR.
Bir süre de olsa durur yani.
Ose kötü adamları daha samimi buldukları için ya da kötüler daha samimi oldukları için kadınlar onlara aşık oluyor, olabilir demiş.
Ama kadınların iyi adamlar yerine kötü adamlara aşık olduğunu genele teşmil edersek, Nietzsche bize sitem edebilir.
“Tüm genellemeler insafsızcadır” malum.
İnsan tüm genellemelere istisna getirebilen bir varlık neticede...
Çünkü istisnai bir varlık insan; müstesna bir istisna üstelik...
***
Aslında kadınlar “iyi adamlar” da belki de biraz baba, biraz abi, biraz erkek kardeş, bazen bir oğul tınısı, kokusu aldıkları için onlara aşık olamıyor olabilirler.
Kötü adam’lar ise “dışarıda” olanlar.
Kadını kendi içinden dışarıya çıkaracak olanlar.
Nereye götürecekleri belli olmasa bile bazen.
Peşlerinden gitmenin cezbedici tınısı bu yüzden...
Olabilir yani...
-"Biz buralarda yabancıları sevmeyiz" klişesi vardır, bazı filmlerde.
Kadın, erkek; "yabancıları" severiz aslında.
Onlardaki "yabanlığı".
Kendimize benzemeyenle tamamlanma ihtiyacı hususunu da bir köşeye not edebiliriz...
***
İyi adamlara/kadınlara gelince, onlara hayat bazen bir sığınak, bazen gölgesinde dinlenilen bir ağaç olma rolünü biçebilir...
Yaraları saran, başına omuz koyulan, güvenilen, anlayan, huzur ve esenlik veren ama “heyecan” vermeyen, kalbin ritmini bozmayan…
Yaraları iyileştiğinde KADIN’ı tekrar yolcu eden; yoluna...Ya da ADAM'ı...
***
Aslında hepimiz birileri için “kötü adamız/kadınız”...
Hiç birimiz mutlak manada ne kötü ne de iyi olamıyoruz.
Kötü adamlara aşık olan kadınların hepsinin kanadı yok yani neticede...
Ya da kötü kadınlara aşık olan erkekler de süt kadar beyaz değil...
***
İyi bir kadının aşık olduğu kötü bir adam olabiliriz bazen, bazen kötü bir kadına aşık olan iyi bir adam...
***
Tabi burada kötü kelimesi biraz kötü gibi durdu; bir bu kötü'den tam olarak kötü'yü de kastetmiyoruz aslında...
***
Ha, bir de enseyi karartmayın, iyiler ya da iyilik, maraton koşucusu gibi ise, kötüler ya da kötülük yüz metre koşucusu gibi..."
Güce bir şekilde denge gelir yani..."
***
Şimdi biraz edit ederek de olsa yazdık da bunları; yazarken Züğürt Ağa filminin arada bir aklıma gelmesi pek hayra alamet olmadı...
***
Ha, bir de "meraktan" dolayı bazen insanın başına çok ilginç işler gelebilir...
***
"Sahip olma" işte bu kavram enteresan bir kavramdır...İnsan BEN'i ile de ilgilidir. BEN'cilliği. "Neden ben değil de O?" sorusunu "Neden O değilde ben?" sorusundan daha çok tekrarlar insan...
Denir ya hani; sahip olduğumuz her şeye karşı özgürlüğümüzü kazanırken; bazen sahip olamadıklarımızın esiri oluruz, diye...
Aslında çoğu zaman yenildiğimiz karşımızdaki insan değildir, kendi ben'imizdir...Bencilliğimizdir...
***
Son bir not ile bitireyim;
Bir kadının ya da erkeğin; çok sevdiği, onsuz olamam, yapamam dediği, aşık olduğu kadına ya da erkeğe karşı özgür olabileceğini ilk hissettiği an; "ona sahip olduğu andır" aslında...