kayseri escort ankara escort izmir escort antalya escort bursa escort istanbul escort

Etiketlenen üyelerin listesi

Sayfa 1 Toplam 3 Sayfadan 123 SonuncuSonuncu
Toplam 23 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 10 arasi kadar sonuc gösteriliyor
  1. #1
    Nartaneside - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Uzak duя huzuя veя!
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    19,824
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)

    Meme hastalıkları

    Meme yapısı (anatomisi)

    Göğüs genelde dairesel yada göz yaşı damlası şeklindedir. Ancak göğüs dokusu köprücük kemiğinden sutyen çizgisine ve göğüs kemiğinden koltuk altına kadar bulunabilir. Bu nedenle kişisel göğüs kontrolleri yapılırken bu alanların tümünün kontrol edilmesi ve mastektomi yapılırken bu alanlardaki dokularında alınması çok önemlidir.



    Göğüs süt bezlerinden, süt kanallarından, dolgu malzemesi olan yağ dokusundan ve taşıyıcı olan lif dokusundan oluşur. Süt bezleri lob adı verilen gruplarda toplanırlar. Her lob, pek çok sayıda daha küçük lob içerir. Bu küçük loblar sayısı bir düzineye varan ve küçük üzümlere benzeyen minik ampul şeklindeki bezleri içerir, ve süt burada üretilir. Göğüslere dokunulduğunda yumru yumru hissedilmesinin nedeni budur. Duct adı verilen küçük kanalcıklar üretilen sütü göğüs ucuna taşır.

    Göğsün içinde kas yoktur ama, pectoralis major and pectoralis minor adı verilen iki kas göğsün altındaki kaburgalara bağlıdır.



    Göğsün içinde göğse oksijen ve besin taşıyan damarlar vardır. Damarda kan ile beraber dolaşımda olan lenf sıvısı, (vücudun savunma sisteminde önemli bir rol oynar), damar duvarlarından sızar ve hücrelerin arasındaki boşlukta birikir. Bunların toplanması ve ana kan dolaşımına geri kazandırılması için lenf kanalları vardır. Bu kanallar boyunca, lenf sıvısı lenf bezleri adı verilen fasulye tanelerine benzeyen organlar tarafından süzülür. Göğüste toplanan lenf sıvısının büyük bir bölümü koltuk altına doğru toplanır, burada harici lenf bezleri tarafından süzüldükten sonra lenf sıvısı dolaşım sistemine geri döner.

    Göğüsler Nasıl Büyür ve Değişirler

    Doğumdan yaşlılığa dek olan süreç içerisinde göğüs belki de insan vücudunda en fazla değişime uğrayan organdır. İlk adetten bir yada iki yıl kadar önce kadınlık hormonları olan östrojen ve progesteronun etkisi ile göğüsler büyümeye başlar.

    Doğurgan olunan süreç içerisinde göğüsler adet dönemleri ile paralellik gösteren ve kadınlık hormonlarının kandaki düzeyleri tarafından tetiklenen aylık değişimler geçirirler. Hamileliğe hazırlanıyormuşçasına her ay süt bezleri aktif hale geçerler ve göğüsler şişer, hormon değerlerinin normale dönmesi ile süt bezleri yeniden aktif olmayan hale dönerler.

    Menopoz ile birlikte, hormon düzeylerinde düşmeler görülür ve süt bezlerinin bir bölümü küçülür veya yok olur. Yağ dokusu bu dokuların yerlerinin bir kısmını doldurur.

    Bütün bu değişimler boyunca, hücrelerin genetik kodunu içeren DNA zarar görebilir. Hücrenin tüm özelliklerini içinde barındıran DNA, aynı zamanda hücrelerin nasıl bölünmesi ve çoğalması gerektiğine ilişkin bilgiler de içerir. DNA da oluşabilecek böylesine değişimler kansere yol açabilir.
    Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum..Prof. Dr. Aziz Sancar

  2. #2
    Nartaneside - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Uzak duя huzuя veя!
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    19,824
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Meme başı akıntıları

    Meme başı akıntısı , memede kitle ve ağrı şikayetinden sonra karşımıza çıkan bir sorundur.Meme ile ilgili nedenlerle polikliniğe başvuran hastalarda bu oran %3-5 olup, bu sebeple meme ameliyatı geçirenlerin oranı ise %7-8'i oluşturmaktadır.Yaş olarak da en sık 25-45 yaşları arasında görülür.

    Meme başı akıntısı daha çok iyi huylu hastalıklarla birlikte olmasına karşın akıntının bir memeden ya da her iki memeden olması, kendiliğinden veya uyarımla olması, sürekli ya da aralıklı olması, tek bir kanaldan ya da birçok kanaldan akıntının gelmesi, akıntının kanlı veya kansız olması altta yatan olası kötü hastalığı ortaya çıkarmak açısından önemli noktalardır.

    Adet döneminin başlamasından itibaren gebelikte,laktasyonda(süt verme dönemi) ve menopoz sonrası dönemde memelerde fonksiyonel(beklenen) ve patolojik(normalin dışında) değişiklikler olur. Bu patolojik değişikliklerden birisi de meme başı akıntısıdır, gebelik ve laktasyon dışında ortaya çıktığında patolojik olarak kabul edilir.

    Meme başı akıntıları genel olarak üç grup altında incelenebilir; Galaktore

    Kansız akıntı

    Kanlı akıntı



    GALAKTORE

    Her iki memeden, spontan (kendiliğinden) olarak, tüm kanallardan sütlü akıntı gelmesi galaktore olarak adlandırılır. Memelerden sütlü akıntı gelmesi gebelik sırasında veya gebelik bittiğinde görülebilir.Bu yaklaşık iki yıl kadar sürebilir ve emzirme bittiğinde kesilir. Gebelik veya emzirme olmaksızın memelerden sütlü akıntı gelmesi fizyolojik, farmakolojik (ilaçlara bağlı) veya endokrinolojik (hormonal) nedenlere bağlı olabilir.

    Fizyolojik olarak;aşırı meme manüplasyonu (elle uyarılması), meme başlarının emilme şeklinde uyarılması buna yol açabilir. Tanı ve tedavi için uyarı kesilerek akıntının devam edip etmediğine bakılır.

    Farmakolojik nedenler ise başka problemler nedeniyle kullanılan ilaçların galaktoreye sebep olmasıdır. Bu ilaçlar arasında en sık ülser ilaçları, doğum kontrol ilaçları, antiemetikler (bulantı giderici ilaçların bir kısmı) ve antidepresanlar sayılabilir. Ayrıca kronik morfin kullananlarda da görülebilir.

    Endokrinolojik sebeplere gelince bir grup kadında galaktorenin sebebi kolayca açıklanamaz. Böyle durumlarda serum prolaktin seviyesi oldukça yardımcıdır. Prolaktin, hipofiz ön lobundan salgılanan bir hormondur. Görevi memeden süt salınımını sağlamak, diğer hormonlarla birlikte memenin gelişimine katkıda bulunmaktır.

    Gebelik sırasında prolaktin seviyesi yükselerek doğumdan hemen sonra 200 ng/ml ye ulaşır. Gebelik ve doğum olmaksızın prolaktin seviyesindeki artış hipofize ait tümoral bir kitleyi düşündürmelidir. Hastalarda kitleye bağlı baş ağrısı ve görme bozukluğu vardır. Tanı için görme alanı muayenesi yapılır.Kafa grafisi ile büyük bir hipofizer kitle ortaya çıkarılabilir. Daha küçük kitleler için bilgisayarlı tomografi ya da magnetik rezonans çekilebilir. Kitlenin boyutuna ve medikal(ilaç) tedavisinin sonucuna göre cerrahi eksizyon ve radyoterapi(ışın tedavisi) planlanabilir.

    Bunların dışında hipotalamik kitleler, enfeksiyonlar, vasküler (damarsal) ya da dejeneratif hasarlar, ektopik (normal yeri dışında) prolaktin salgılayan bronkojenik karsinoma, göğüs duvarına ait lezyonlar; herpes zoster, cerrahi skarlar da galaktoreye sebep olabilir.

    Eğer galaktore kontrol altına alınamıyor, hastanın sosyal ve seksüel yaşamını etkiliyorsa ayrıca gelecekte gebelik planı yoksa cerrahi ile tüm kanallar çıkarılabilir.

    KANSIZ AKINTILAR

    Pürülan Akıntılar: Sıklıkla çocuk emzirme döneminde görülmekle beraber postmenapozal kadınlarda da görülebilir. Memede ağrı, huzursuzluk ve bir çok kanaldan kaynaklanan, spontan, tek taraflı akıntı enfeksiyon (iltihap) belirtileri ile birlikte mevcuttur. Enflamasyona ait klinik ve laboratuar bulguları ile tanı koyulabilir .

    Tedavi için kültür alınarak uygun antibiyotik ve antiinflamatuar (iltihap giderici) verilir. Eğer apse oluşmuşsa insizyon ve drenaj gereklidir. Ayrıca inflamatuar kanser açısından dikkatli olmak gerekmektedir.

    KANLI AKINTILAR

    Bu hastalarda sıklıkla

    %48.1 İntraduktal papillom

    %32.9 Fibrokistik değişiklik

    %14.3 Kanser

    %4.8 Duktal ektazi


    saptanmıştır.

    Meme duktus ektazisinde (meme kanallarının genişlemesi) bu tür akıntı görülür.Bu grupta akıntılar farklı renklerde ,spontan , yapışkan ,bilatera l(iki taraflı) ve bir çok kanaldan olur. Çocuk doğurmuş, meme başı uyarımı olan, 37-53 y. arasında ki kadınlarda daha sıklıkla görülür. Akıntı sıklıkla farklı renklerde karşımıza çıkarken genellikle yeşil hakimdir. Sırasıyla sarı, beyaz ,kahverengi-gri ve kırmızımsı kahverengi olabilir. Bu son renk kanlı akıntı ile karışabilir.

    İntraduktal papillomlar da bu tür akıntılara sebep olabilir.Genellikle 20-40 yaşlarında görülürler. Çoğunlukla meme başına yakın bir kist ya da genişlemiş bir duktus içinde gelişen genellikle 1 cm' den küçük lezyondur. Bazen papillomlar birçok duktusda ve duktusun farklı yerlerinde de olabilir. Fizik muayene ile akıntının geldiği duktus saptanmaya çalışılır. Tanıda mamografi yalnız başına yetersizdir. Duktografi (kanallardan ilaç verilerek görüntüleme) ve histopatolojik (parçanın alınarak mikroskop altında incelenmesi) tanıda önemlidir.

    Bu akıntılar sıklıkla kanserle veya prekaseröz mastopati ile birliktedir. Akıntı tek taraflı , tek kanaldan kaynaklanıyor, kitle var ise sitolojik ve mamografik bulgular da değerlendirilerek kanser ayırıcı tanısına gidilmelidir

    Akıntı serösanginöz (sulu-kanlı gibi) ya da kanlı ise 50 yaşın altında iyi huylu olma olasılığı artarken, 50 yaşın üstünde kötü bir hastalık ile birlikteliği sıktır. Yaş artışı ve kitle varlığı kanser olasılığını akla getirmelidir.

    Meme başı akıntısında hastaya yaklaşım ve tanı yöntemleri ne olmalıdır ?

    Eğer akıntı çamaşır üzerinde spontan fark edilmişse bu hastanın aktivasyonu örneğin jimnastik sonrası fark edilenden daha önemlidir. Akıntının menstruel siklus (adet kanamaları), ovulasyon ve mevcut gebelik ile ilişkisinin olması nonkanseröz (kanser dışı) lezyon ayırımında önemlidir. Akıntının rengi, travma (hasara maruz kalma), cerrahi, herpes zoster gibi enfeksiyonlarda ayırıcı tanıda önemlidir. Hikayede ilaç kullanımı araştırılmalıdır.

    Hasta yaşı ve ailede kanser hikayesi meme kanseri gelişiminde artmış bir risktir. Tüm menapoz sonrası akıntılar önemlidir.

    Her iki memenin fizik muayenesi nazik ve dikkatli biçimde yapılmalıdır. Akıntının geldiği kadranın demonstrasyonu önemlidir. Akıntının rengi ve konsantrasyonu gözlenir. Sitoloji yapılabilir fakat yalancı negatif sonuç oranı yüksektir. Sitoloji şüpheli, kitle tespit edilememişse kesin tanı için akıntının geldiği meme duktusu çıkarılarak tanıya gidilmelidir. Tüm palpe edilen (ele gelen) kitlelerde ince iğne aspirasyon biyopsisi gereklidir. Histopatolojik tanı daha değerlidir ve bizi kesin tanıya götürür. Mammografi öncelikle yapılmalıdır. Duktografi özellikle intraduktal papillom tanısında yardımcı olabilir.

    Sonuç olarak tek taraflı, kendiliğinden olan, kanlı akıntılarda mutlaka tanının konması gerekmektedir.Ayrıca unutmamamız gereken önemli bir nokta ise, akıntının gelip gelmediğini kontrol için kesinlikle meme başını uyarmamalıyız. Akıntı var ise zaten gelecektir.
    Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum..Prof. Dr. Aziz Sancar

  3. #3
    Nartaneside - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Uzak duя huzuя veя!
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    19,824
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Memelerde sızı ve çatlaklar

    Tanım

    Memede çatlak ve soyulmaların nedeni, sizin yanlış konumda tutmanızdan dolayı bebeğin memeye tam kenetlenememesidir. Meme derisi kızarır ve sızlar. Memedeki çatlaklar her emzirmede size acı verecektir.

    Korunma

    Bebeğin areola bölgesini ağzının içine almasını sağlayın. Meme başlarını kuru tutun. Meme kremleri Doktorun önereceği bir krem ya da antiseptik yararlı olabilir.

    Tedavi

    Şu önerilere uymaya çalışın: Her emzirmeden sonra memenizi kurulayın. Ilık hava üfleyen saç kurutma makinesini uzaktan tutabilirsiniz.

    Sutyenin içine sapı kesilmiş bir çay süzgeci ya da tek kullanımlık meme tamponu koyarak memelerin yeterince hava almasını sağlayın.

    Bebeğin emiş konumunu değiştirerek basıncı areolanın değişik yerlerine dağıtın.

    Sızlayan memeyi bir gün için elle boşaltın.


    Bebeğin memeyi, sütü boşalttıktan sonra uzun süre emmesine izin vermeyin.


    Memeniz çok acıyorsa meme kalkanı kullanın.
    Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum..Prof. Dr. Aziz Sancar

  4. #4
    Nartaneside - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Uzak duя huzuя veя!
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    19,824
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Memede kitleler ve meme kanseri

    İyi Huylu Kitleler

    Kistik Hastalık (Fibrokistik meme hastalığı)

    Kadınlarda en çok görülen meme kitlesi sebebidir. Bu kistlerin içleri sıvı dolu olup adet öncesi dönemde sıvı miktarı artar, memede gerginlik ağrı ve hassasiyet ortaya çıkar. Her iki memede de yaygın olup büyüdüklerinde yuvarlak düzgün hareketli sertçe kitleler halinde ele gelirler. Genellikle menopozdan sonra kaybolmaya başlarlar.

    Yağ bezeleri (Lipomlar)

    Değişik büyüklükte tek, ağrısız, yuvarlak değişik büyüklükte meme kitleleridir. İçerisinde yağ dokusu bulunur. Vücudun birçok yerinde de görülebilirler.

    Fibroadenomalar

    Daha çok gençlerde görülen, genellikle tek, yuvarlak, oval, sert, hareketli, çoğu zaman ağrısız meme kitleleridir. Tesadüfen fark edilirler.

    Papilloma ( intraduktal papilloma)

    Meme başı arkasındaki ana süt kanalı duvarında gelişen siğil benzeri yapılardır. Meme başından kanlı bir akıntıya neden olurlar.

    Travma sonucu oluşan kitleler

    Kaza, çarpma, sonucu meme dokusu içinde kan toplanarak (Hematom), veya yağ dokusunun parçalanması sonucu yağlı dokuda sertleşme (Yağ nekrozu) gelişerek kitle hissi verebilirler. Bu durumlarda meme cildinde de kızarıklık, ateş, ağrı hissi olabilir.

    Meme başı akıntıları

    Birçok kadın yaşamı boyunca meme başı akıntılarla karşılaşmıştır. Bu tek veya her iki memede olabilir. Bunların çoğunluğu önemsiz akıntılardır. Berrak ve az miktarda bir meme başı akıntısı normal kabul edilir ve herhangi bir inceleme gerektirmezler. Devamlı ve bol miktarda olması incelemeyi gerektirir.

    Meme başından koyu kıvamlı ve renkli akıntılar mutlaka araştırılmalıdır. Koyu sarı yeşil akıntılar iltihaba bağlı olabileceği gibi, kanlı akıntılar süt kanalı papillomlarına veya meme kanserlerine bağlı olabilirler.

    Emzirme dönemi memeden süt gelmesi doğaldır. Ancak diğer zamanlarda kendiliğinden memeden süt gelmesi (Galaktore) doğal olmayıp mutlaka araştırılmalıdır.

    Kötü Huylu kitleler

    Meme basitçe

    Süt yapımını sağlayan bezlerin oluşturduğu LOBÜLLER


    Sütün boşaltılmasını sağlayan kanallar ( DUKTUSLAR)


    Bu dokuların arasını dolduran bağ dokularından oluşmuştur.


    Memenin kötü huylu kitleleri bu oluşumlardan gelişebilirler.

    Süt kanallarından: İNTRADUKTAL KANSERLER ( en sık)
    Lobüllerden: LOBÜLER KANSERLER
    Ara dokulardan ( nadir )

    Meme kitleleri:

    Ele gelen kitleler (Palpabl) Kendi kendini muayene veya hekim muayenesi ile tesbit edilir.

    Ele gelmeyen kitleler (Nonpalpabl) Mammografik taramalar sırasında tespit edilirler. Bu nedenle belirli bir dönemden sonra meme muayenesi yanında periyodik olarak radyolojik inceleme de önerilmektedir.

    Meme Kitleleri nasıl değerlendirilir?

    Palpasyon (Elle muayene): Kişinin kendi kendini veya hekim tarafından yapılan elle muayenedir.


    Aspirasyon ( iğne ile sıvı çekme): Hekim tarafından yapılır. Memedeki kitle içine enjektörle girilir ve eğer sıvı varsa enjektör içine çekilir. Bu yöntemle kitlenin kist veya katı olup olmadığı tesbit edilmiş olur. Aynı zamanda alınan sıvı patolojik incelemeye gönderilir. Kistik kitleler bu yöntemle boşalırlar ve aynı zamanda tedavi edilmiş olunurlar.


    İnce iğne aspirasyon biyopsisi: Yukarıdaki yöntemde kitlede eğer sıvı yoksa katı kitleden enjektöre hücre emilir, bu hücreler cam üzerine püskürtülüp patoloji uzmanı tarafından incelenir.


    Mammografi: Memenin röntgen ile incelenmesidir. Erken dönemde meme kitlelerinin tanısını sağlar. Kitlenin iyi veya kötü huylu olduğunu belirleyebilir. Bazen kitle ele gelmeden tanı koydurabilir.


    Ultrasonografi: Memenin ses dalgaları ile incelenmesini sağlar. Memedeki kitleleri, kitlenin kistik veya katı olup olmadığını belirlemede faydalıdır.


    Biyopsi: Kitlenin lokal veya genel anestezi ile cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Kitle tamamen (exizyonal) veya kısmen (insizyonal) olarak çıkarılıp patojik incelemeye gönderilir.


    Memede kitle tespit edildiği zaman hekim bu yöntemlerin bir veya birkaçını uygulayarak kitleyi incelemeye alır, ve kesin tanıya varılır.

    Meme kanserlerinin belirtileri nelerdir.?

    Meme başında çatlamalar, yaralar, sertlik , içeri çekilme,
    Meme başından kanlı akıntı gelmesi,
    Meme başının asimetrik şekil bozukluğu,
    Meme şeklinin bozulması, asimetrik görünüm, çukurlaşma, tümsekleşme, ele gelen ağrısız veya ağrılı kitleler,
    Meme cildinin renk şekil yapı değişiklikleri, portakal kabuğu görünümü alması, kabalaşma,
    Meme üzerinde yaralar ortaya çıkması,
    Meme cildinde damarlarda belirginleşmeler, kızarıklık, ateş, şişlik
    Koltuk altında ele gelen kitleler, v.s.
    Bu belirtilerden herhangi birisi tek başına meme kanseri olarak değerlendirilemez. Diğer bulgular ve incelemelerle birlikte ancak kesin bir tanıya varılabilir.

    Meme kanserlerinde tedavi

    Cerrahi Tedavi

    Radyoterapi

    Kemoterapi

    Hormonal tedavi


    Cerrahi tedavi ve radyoterapi vücudun bir bölümünü ilgilendiren tedavi yöntemleri olduğundan lokal tedavi, kemoterapi ve hormonal tedavi tüm vücüdu ilgiledirdiği icin sistemik tedavi olarak kabul edilir. Bu tedavi yöntemlerinden hangilerinin uygulanabileceği birçok faktörlere bağlıdır. Bunlar arasında tümorün tipi, tanı konulduğunda hastalığın yayılım dururmu, yaş ve hastalık hikayesi sayılabilir. ayrıca tedavi konusunda kişinin tercihleri ve yaşam biçimi de önem taşır. Ancak küratif tedavi yöntemi seçimi esas olmalıdır.

    Periyodik meme bakımı

    Her ay kendi kendini muayene

    Yılda bir kez hekim muayenesi, (eğer daha önce geçirilmiş meme hastalığı varsa 3 ayda bir )

    Mammografi : 40 yaşından sonra 2 senede bir, 50 yaşından sonra yılda bir yapılmalıdır.


    Risk gurubu

    Yüksek risk:

    50 yaş ve üzeri
    Anne ve babasında meme kanseri bulunanlar
    Daha önce meme kanseri nedeniyle tedavi görmüş olanlar.


    Diğer

    Prekanseröz meme hastalığı olanlar
    Memede aspirasyon veya biyopsi ile kanıtlanmış kist veya kitle hikayesi
    Hiç çocuğu olmayan kadınlar
    İlk çocuğunu 30 yaştan sonra doğuranlar
    İlk adetini 12 yaştan önce görenler
    55 yaştan sonra geç menopoza girenler
    Şişmanlık
    Aşırı alkol kullananlar


    Selim (iyi huylu) hastalıklar
    Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum..Prof. Dr. Aziz Sancar

  5. #5
    Nartaneside - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Uzak duя huzuя veя!
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    19,824
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Selim (iyi huylu) hastalıklar

    Memedeki kanser olmayan tüm anormal değişimler iyi huylu meme değişimleri olarak adlandırılır. American Cancer Society'ye göre meme dokusu mikroskop altında incelenen her 10 kadından 9'unda bazı anormal değişimler gözlemlenir. Her nekadar yaşamı tehdit eder nitelikte olmasa da iyi huylu değişimler bazı hastalarda ağrı ve sıkıntılara neden olabilir. Bazı (tümü değil) iyi huylu değişimler meme kanseri riskinin yüksek olduğunun göstergesi olabilir. En yaygın iyi huylu meme değişimlerinden bazıları fibrokistik meme hastalığı, iyi huylu meme tümörleri ve meme iltihaplanması olarak gösterilebilir. Hastanın durumuna ve iyi huylu meme hastalığının tipine göre tedavi gerekebilir veya gerekmeyebilir.

    Meme dokusu değişimleri

    Meme iki ana tipteki dokudan oluşur: glandular ve stromal (destekleyici) dokular. Glandular doku, süt üreten lobul'ler ve süt kanalları duct'lardan oluşur. Stromal doku ise yağlı ve lifli bağlayıcı dokulardan oluşur. Glandular veya stromal dokulardaki herhangi bir değişim iyi huylu meme hastalığı semptomlarına neden olabilir. Bazı kadınlarda hayatları boyunca göğüslerinde değişimler gözlemlenebilir. Bu değişimlere örnek olarak meme hücrelerinde artış (hyperplasia) veya atipik meme hücrelerinin ortaya çıkması (atypical hyperplasia) gösterilebilir. Bazı durumlarda anormal karakterisitik sergileyen meme dokusunun bir kısmı sonradan kanserli tümöre dönüşebilir. Bu nedenden dolayıdır ki doktorlar anormal meme hücreli hastalarını takibe alırlar. Böylelikle ileriki tarihlerde kanserli hücre oluşması durumunda erken bir aşamada tespit ve tedavi edilmiş olunur. "Atypical hyperplasia" tanısı olan bazı hastalara olası bir meme kanseri hastalığını önlemek amacı ile Tamoxifen adlı ilacı kullanmaları önerilebilir. "Atypical hyperplasia" meme kanseri riskini arttırmakla birlikte anormal meme hücresi olan her kadında meme kanseri görülmez.

    Aşağıdaki tabloda kısaca meme dokusunun normalden kanserli dokuya dönüşümü gösterilmiştir:




    Meme kanseri çoğunlukla tablodaki sıralamaya göre gelişmekle birlikte bazı meme tümörleri bazı ara aşamaları atlayarak gelişmiş olabilir (örneğin hücreler doğrudan normalden "carsinom in situ" ya dönüşebilir). Genel olarak "atypical hyperplasia" nın ilerisindeki herhangi bir değişim kanser olarak sınıflandırılır. "Ductal Carcinoma In Situ (DCIS)" olarak başlayan anormal durumlar genel olarak kanser tedavisi gerektirir. İyi huylu meme değişimlerinin tedavileri birçok faktöre göre değişir. Bu faktörlerden bazıları kesin tanı, meme kanseri oluşum riski ve potansiyeli ve hastanın rahatsızlığı olarak sıralanabilir.

    İyi huylu meme değişimleri nasıl saptanır

    İyi huylu meme değişimleri sıklıkla doktorun klinik meme muayenesi ile, rutin mamogram taraması ile veya hastanın kendi kendine meme muayenesi ile tespit edilir. Fokal ağrı (memenin belli bir noktasındaki ağrı, odaklanmış ağrı) veya meme ucundan gelen akıntı (süt dışında) da kadının bir doktor tarafından muayene edilmesini gerektiren durumlardandır. Görüntü veren testlerle (mamogram, ultrasonogram), tümörün takibe alınması, ince iğne aspirasyon biopsisi, "Core Needle Biopsy" veya cerrahi (excisionel) biopsi yöntemleri ile meme hastalığının iyi huylu olup olmadığı kesinlik kazanılır.

    Meme ucundan akıntı

    Meme ucundan gelen akıntı, ele gelen şişlik ve meme ağrısından sonra kadınların meme şikayeti ile doktorlara en sık başvurduğu üçüncü nedendir. Meme ucundan gelen akıntılar çoğunlukla memedeki hormonal dengesizlik veya papilloma (daha detaylı bilgi için "intraductal papilloma" bölümüne bakınız) gibi kanser olmayan değişimlerin sonucudur. Bunun yanısıra, meme ucu akıntılarının küçük bir yüzdesi meme veya meme ucu kanseri belirtisi olabileceğinden, meme ucundan gelen ve zamanla kesilmeyen akıntılar doktor tarafından değerlendirilmelidir.

    Kadınların %20 sinde meme ucundan akıntı gelmesi durumu yaşanır. Genelde temiz, sütlü, sarımtırak veya yeşile kaçan akıntılar meme kanseri ile ilişkili değildir. Kanlı veya sulu akıntılar, genellikle tek taraflı ve/veya tek meme duct ile sınırlı ise anormal olarak kabul edilmekle birlikte anormal akıntıların yalnızca %10'u kadarı kanserdir.

    Meme ucundan gelen akıntı aşağıdaki durumlarda ciddiye alınmalıdır:
    Kanlı veya sulu, kırmızı, pembe veya kahverengi renkte ise;

    Yapışkan ve berrak renkli veya kahverengiden siyaha doğru renkte ise;

    Meme ucunu sıkmadan kendiliğnden gelirse;

    Sürekli ise;

    Yalnızca tek tarafta ise;

    Sütün dışında bir sıvı ise.



    Kadınlar, analiz edilmek üzere, kesilmeyen ve devam eden meme ucu akıntılarını doktorlarına bildirmelidirler. Meme ucundan gelen akıntıyı incelemek amacıyla alınan küçük bir miktar cam levhaya konulur ve mikroskop altında kanserli hücre olup olmadığı araştırılır.

    Lobular Carcinom In Situ (LCIS)

    Hernekadar teknik olarak Aşama 0 (Stage 0) olarak nitelense de lobular carcinom in situ (LCIS, aynı zamanda lobular neoplasia olarak da adlandırılır) genel olarak kanser olarak sınıflandırılmaz, kanser öncesi durum olarak kabul edilir. LCIS memenin herhangi bir yerinde önemli ölçüde yüksek olan kanser riskinin işaretidir. LCIS memedeki süt üreten bez olan lobul'lerde ortaya çıkar fakat lobul duvarlarını (çeper) delip geçmez. Doktorlar çoğu zaman şüpheli bölgeyi araştırırken meme biopsisi sonucunda tesadüfen LCIS ile karşılaşırlar.

    LCIS'nin mikroskopik bulguları anormal ve maligniteye benzer olmakla birlikte, LCIS kanser gibi davranmadığından kanser olarak ele alınmaz. Bununla birlikte ailesinde güçlü bir meme kanseri geçmişi olan LCIS hastalarında bazen mastektomi uygulanarak meme alınabilir. Genelde LCIS hastaları doktor tarafınca uygulanan klinik meme muayeneleri ve mamogram ile yakın takibe alınırlar. Bazı LCIS hastaları meme kanserini önlemek amacı ile Tamoxifen adlı ilacı kullanmaya uygundurlar. FDA (Food and Drug Administration, Amerika) 1998 yılında yüksek risk altındaki hastaların Tamoxifen'i önlem amaçlı kullanmalarını onayladı. Tamoxifen bir "anti-östrojen" olup östrojen reseptörlerine bağlanma (binding) şeklinde çalışır. Araştırmalar Tamoxifen'in bazı kadınlarda meme kanseri riskini düşürdüğünü göstermektedir.

    Fibrokistik meme değişimleri

    Fibrokistik meme değişimleri fibrokistik hastalık, kistik hastalık, kronik kistik mastitis veya "mammary dysphasia" olarak da adlandırılmakla birlikte bunlar bir hastalıktan çok memedeki glandular ve stormal dokulardaki farklı değişimler olarak tanımlanır. Fibrokistik memelerdeki semptomlar kist (sıvı dolu keseler), fibrosis (ölü hücre dokusu), şişlikler (yumru), sert ve kalınlaşmış bölgeler, hassasiyet veya memede ağrı olarak sıralanabilir. Bazen ağrılı olmakla birlikte fibrokistik meme değişimleri kanser olmamakla birlikte, bu kişilerde olası bir kanserin mamografi ile teşhisi daha zordur. Bundan dolayı fibrokistik meme sahibi bazı kişilerde herhangi bir anormallik gözlenmesi durumunda ultrasonografi ile tarama da gerekli olabilir. American Cancer Society'ye göre tüm kadınların en az yarısının göğüslerinde yaşamlarının bir bölümünde fibrokistik değişimler tespit edilir. Fibrokistik değişimler 30 - 50 yaş arasındaki kadınlarda görülen kitlelerin en yaygın nedenidir. Fibrokistik değişim semptomlarından bazıları aşağıda sıralanmıştır:
    Kistler (içi sıvı dolu kese);

    Fibrosis (ölü hücre dokusu);

    Şişlik veya kitleler;

    Kalınlaşmış ve sert bölgeler;

    Hassasiyet;

    Ağrı



    Fibrokistik değişim olan kadınlar tipik olarak periodik meme ağrıları yaşarlar, çünkü bu durum meme dokusunun vücuttaki aylık östrojen ve progesteron hormon değişimleri ile direkt olarak ilintilidir. Her mensturasyon döngüsü esnasında hormonal uyarımlar meme bezlerinin ve ductların büyümesine neden olur, bunun sonucunda meme su tutar ve meme dokusu bazen şişkinlik gösterir. Mensturasyon (adet kanaması) sırasında memede şişkinlik, ağrı, hassasiyet hissedilebilir ve ele kitleler gelebilir. Mensturasyon sonunda şişkinlik durumu da sona erer. Fibrokistik değişim semptomları menopozdan sonra genellikle sona ermekle beraber, kadının hormonu yerine koyma (hormon replacement) tedavisi görmesi durumunda devam edebilir.

    Fibrokistik meme değişimleri genelde ilk önce kişinin kendisi tarafınca tespit edilir ve devamında klinik meme muayenesi, mamogram veya bazı durumlarda biyopsi ile araştırmalara devam edilir. Fibrokistik değişimler çoğunlukla her iki memede, dış üst çeyrekte ve memenin alt kısmında görülür.

    Doktorlar çoğu zaman fibrokistik meme semptomlarının kişinin kendi kendine bakım uygulayarak gidermesini önerirler. Bireyin durumuna bağlı olarak fibrokistik meme semptomlarını giderici birçok yöntem önerilebilir. Aşağıdaki bölümde fibrokistik meme değişimlerini giderici yöntemler özetlenmiştir:
    Ekstra destekleyici sütyen kullanmak;

    Kafein kullanımından kaçınmak (tartışmalı öneri);

    Doğum kontrol hapı kullanmak (tartışmalı öneri);

    Az yağlı, bol sebze, tahıl ve meyve yeme alışkanlığı;

    Göğüslere ısı vermek;

    Tuz alımını azaltmak;

    Diüretik kullanımı;

    Vitamin E, Vitamin B6, niacin veya diğer vitaminlerin kullanımı;

    Bromocriptine veya danazol gibi reçeteyle verilen ilaçların kullanımı;

    Memedeki kitlelerin cerrahi müdahale ile alınması.



    Nadir de olsa, doktorlar kanser olmayan meme kitlelerini cerrahi müdahale ile alabilirler. Ağrılı kist sahibi kadınlarda sıkıntının giderilmesi amacı ile sıvı ince iğne aspirasyon biyopsi yöntemi ile alınabilir.

    Kistler

    Meme kistleri memede sıvının birikmesidir. Kistler kanser değildir ve tipik olarak yuvarlak ve düzgün sınırlı kitleler şeklinde ortaya çıkarlar. Sıkça olarak meme içerisinde hareket edebilirler fakat bazen meme dokusunun derin kısımlarıda da oluşabilirler. Kistlerin oluşmasına neyin sebep olduğu bilinmemekle beraber uzmanlar vücüttaki hormon seviyelerine cevap verdiklerini biliyorlar. Örneğin, kadının mensturasyon döneminden 1 veya 2 hafta önce bir kist ortaya çıkabilir ve kanamanın bitiminde de ortadan yok olabilir. Kistler pre-menopoz (menopoz öncesi) ve özellikle menopoz dönemi yaklaşan kadınlarda daha yaygın görülür. Bununla beraber menopoz sonrasında da, özellikle kadının hormon değişim (hormon replacement) tedavisi görmesi durumunda kist oluşabilir. Mevcut bir kist ise hormon değişim tedavisi gören kadınlarda daha inatçı olabilir veya büyüyebilir. Tıp camiası üyeleri arasında tartışmalı olsa dahi, bazı uzmanlar kafeinin memede kist oluşmasına neden olabileceği görüşünü savunmaktadırlar. Bazı kadınlar kafein tüketiminin azaltılmasının memedeki rahatsızlığı azalttığı görüşündedirler.

    Çoğu kadında aynı anda bir veya iki kist görülür, fakat bazı durumlarda memede daha fazla kist gözlemlenebilir. Kistler genellikle mamografi ve ultrasonografi ile onaylanırlar. Özellikle ultrasonografi memedeki anormalliğin kist veya katı bir kitle olduğunu saptamanın mükemmel bir yöntemidir. Aşağıdaki durumların dışında, anormallik ultrasonografi ile teyit edildikten sonra genellikle bir müdahalede bulunulmaz:

    Teşhisin kesin olmaması durumunda. Çoğu basit kist ultrasonda iyi tanımlanmıştır, düzgün sınırları vardır ve ultrason sinyalleri bunların içinden geçip gider. Fakat bazı kistlerin ekoları düşük seviyededir, bu da doktorların sıvı almadan kesin olarak kist teşhisi koymalarını zorlaştırır. Bu tür kistler "kompleks kist" olarak adlandırılır. Kompleks kistler ultrasonografide katı kitle olarak ortaya çıkmakla beraber bunlar kanser değildirler.
    Kistin rahatsızlık vermesi durumunda. Bazı durumlarda kistler ağrılı olabilir. Kistlerdeki sıvıyı ince iğne ile almak bu rahatsızlığı azaltır. Bazen radyologlar kistin tekrar oluşması olasılığını azaltmak amacıyla drenaj (sıvıyı aldıktan) sonrasında bölgeye hava enjekte ederler.
    Kistlerden alınan sıvı kanlı veya şüpheli görünümde olmaması durumunda atılır. Şüpheli görünmesi durumunda ise mikroskop altında incelenmek üzere patoloji laboratuvarına gönderilir. Normal kist sıvıları birçok renkte olabilir. Bunlar, sarı, kahverengi, yeşil, siyah, amber veya sütlü olabilir.

    Galactoceles

    Galactoceles'ler kadının hamilelik veya emzirme esnasında oluşabilen süt dolu kistlerdir. Diğer kistlerde olduğu gibi galactoceles'ler her zaman iyi huylu ve kanser olmayan oluşumlardır. Çoğu zaman hareketli, düzgün ve yumuşak olarak karşımıza çıkmakla birlikte sert ve hareketsiz de olabilirler. Galactoceles'ler kistlere aynı şekilde ele alınır ve çoğu zaman hiçbirşey yapılmadan bırakılırlar. Eğer tanı kesin değil veya galactoceles rahatsızlık veriyorsa ince iğne ile içlerindeki sıvı çekilerek kurutulabilirler.

    Fibroadenoma

    Fibroadenomlar iyi huylu meme tümörleri olup yaygındırlar ve çoğu zaman elle hissedilemeyecek kadar küçüktürler. Yine de zaman zaman brkaç santimetre çapındaki büyüklüklere ulaşabilirler. Fibroadenomalar hem glandular hem de stormal dokulardan oluşabilir ve genelde 20 - 30 yaş arasındaki kadınlarda görülürler. American Cancer Society'ye göre fibroadenoma Afrik - Amerikalı kadınlarda diğer ırklara göre daha sık görülmektedir. Bu tümörler yuvarlak olmaya meğilli olup, sınırları etraflarını saran dokulardan ayrık olduğundan, genelde meme içinde mermer varmış gibi hissedilir. Bazı kadınlarda yalnız bir fibroadenoma görülürken bazılarında birden fazla olabilir. Fibroadenoma tanısı genelde ince iğne aspirasyon biyopsi veya "core needle biopsy" yöntemleriyle konulur.

    Fibroadenomadaki büyüme genelde herhangi bir tedavi gerektirmeksizin kendi kendine durur, hatta bazen kendi kendilerine küçülebilirler de. Fibroadenoma ameliyatında çevreleyen doku da alınabilir. Ameliyatın dezavantajı, ameliyat bölgesinde "scar" denilen ölü bir doku oluşur bu da memenin biçimini veya yumuşaklığını bozabilir. Ayrıca ilerideki meme muayenelerinde ve mamogram görüntülerinin yorumlanmasında güçlük ve karışıklık yaratabilir. Diğer yandan fibroadenomadaki büyümenin durmaması durumunda genellikle cerrahi müdahale ile alınmaları gerekmektedir. Zaman zaman ameliyattan sonra bir veya birden fazla fibroadenoma tekrar oluşabilir.

    Phyllodes tümörleri

    Phyllodes tümörleri fibroadenomalar gibi glandular ve stroma dokularındaki iyi huylu tümörlerdir fakat fibrodenomalardan çok daha nadir görülürler. Phyllodes tümörleri ve fibroadenomalar arasındaki fark phyllodes tümörlerinin bağlayıcı (fibro-connective) dokudaki büğme oluşudur. Phyllodes tümörleri genelde iyi huylu olurlar, fakat çok nadir de olsa bazen malign (kanser) olup metastaz yapabilirler. Phyllodes tümörlerinin tedavisi kitlenin ve etrafındaki 2.5 cm kalınlığındaki çevreleyen dokunun alınması şeklindedir. Kanserli phyllodes tümörleri lumpektomi veya mastektomi yöntemleri ile alınırlar fakat kemoterapi veya radyoterapiye çok iyi cevap vermezler.

    Intraductal papilloma

    Intraductal papilloma kanser olmayan , siğile benzer memenin içine doğru büğüyen dallanmış oluşumlardır. Papilloma genellikle meme ucuna yakın büyük bir süt kanalını da etkileyerek kanlı bir akıntıya neden olabilir. Bazen meme ucundan uzakta birden fazla papilloma da gözlemlenebilir.

    Papilloma tanısı genelde memedeki süt kanalının "galactogram (veya ductogram)" olarak adlandırılan görüntüleme yöntemi ile konulur. Diğer tanı yöntemi ise "duct excision" yani hasta olan bölgedeki süt kanalının bir kısmının cerrahi müdahale ile alınması şeklindedir. Genelde cerrahlar papillomayı ve bir parça süt kanalını areola (meme ucunun etrafıdaki koyu renkli bölge) kenarındaki küçük bir kesikten girerek alırlar. Meme ucu akıntısına neden olan iyi huylu oluşumların yarısının nedeni papilloma olup diğer yarısı ise fibrokistik değişimler veya "duct ectasia" dır.

    Granular hücre tümörleri

    Granular hücre tümörleri genellikle ağızda veya ciltte oluşmakla birlikte, nadir de olsa memede de görülebilirler. Çoğu granular hücre tümörü hareketli, düzgün ve 1.5 - 2.5 cm arasındaki kitleler olarak karşımıza çıkar. Granular hücre tümör teşhisi genelde ince iğne biyopsi veya "core needle biopsi" yöntemleri ile konulur ve devamında çevreleyen doku ile birlikte cerrahi müdahale ile alınırlar. Granular hücre tümörleri meme kanseri oluşum riskinin yüksek olduğunun göstergesi değidirler.

    Duct Ectasia

    Duct ectasia süt kanalının genişlemesi ve sertleşmesidir. Genel olarak 40 - 50 yaş grubundaki kadınlarda görülür ve meme ucundan gelen koyu yeşil veya siyah bir akıntı ile ortaya çıkar. Meme ucu ve etrafındaki doku kırmızı ve hassas olabilir. Duct ectasia iyi huylu bir durum olmakla beraber süt kanalının çevresinde katı bir kitle oluşması durumunda kanser ile karıştırılabilir. Berrak meme ucu akıntısı çoğu zaman duct ectasia veya kistin bir sonucudur.

    Duct ectasia için çoğu zaman herhangi bir tedavi yönteminin uygulanmasına ihtiyaç yoktur, fakat ısıtarak veya antibiotik uygulaması ile daha da iyileşirler. Nadir de olsa areola kenarındaki bir kesikten girilerek istenilen bölge cerrahi müdahale ile alınabilir.

    Yağ Nekrozu

    Yağ nekrozu yağlı memedokusunda şişkinlik oluşması ve hassas bir hal almasıyla oluşan bir durumdur. Yağ nekrozu herhangi bir zamanda oluşabileceği gibi, memedeki bir darbe veya yaralanma sonucu da oluşabilir. Vücut hasarlı meme dokusunu onarmaya çalışırken zarar gören bölgede "scar" olarak da adlandırılan bir doku oluşur. Yağ nekrozu bazen mamogramda kanser ile karıştırılabilir. Yağ nekrozu semptomları bir ay içinde azalır. Bölgeye uygulanacak biopsi yağ nekrozu tanısını kesinleştirir.

    American Cancer Society'ye göre yağ nekrozunun bazı bölümleri yaralanma ve darbelerde farklı davranabilirler. "Scar" doku üretileceği yerde yağ hücreleri ölür ve yağlı bir sıvı ile dolu yağ kistleri oluşur. Yağ kistleri ince iğne aspirasyon yöntemi ile teşhis edilebilirler, bu aynı zamanda bu kistlere uygulanan tedavi yöntemidir. Yağ nekrozunun kendisi kanser olmayan bir durum olarak tanımlanmakla birlikte, bu durumun ortaya çıkması bazen memenin farklı bir bölgesinde şüpheli bir duruma dikkat çekebilir.

    Memede iltihaplanma, Mastitis

    Diğer bir iyi huylu değişim olan mastitis en yaygın olarak kadınların emzirme dönemlerinde ortaya çıkar. Meme ucuna yakın bölgelerde oluşan çatlaklardan süt kanallarına bakteri geçmesiyle iltihaplanma oluşabilir. Mastitis olan memede genellikle şişkinlik olur, kırmızı bir renk alır ve dokunulduğunda ele sıcak gelir. Çoğu zaman mastitis antibiotik ile tedavi edilir. İrin birikmesi durumunda drenaj yoluyla birikmiş olan sıvıların çekilmesi gerekebilir.

    Sonuç

    Bu yazıda bazı iyi huylu meme değişimleri ve bunların tedavi yöntemleri anlatılmıştır. Kadınlar meme ile ilgili tüm sıkıntı ve şikayetlerini doktorlarına iletmelidirler. Tedavi yöntemleri spesifik duruma, aile geçmişine ve diğer faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterir.

    American Cancer Society asemptomatik (belirti olmayan) kadınlarda olası bir meme kanserinin erken teşhisi amacıyla aşağıdaki önerileri takip etmelerini tavsiye eder:
    20 ve üstü yaşındaki kadınlar her ay kendi kendilerini muayene etmelidirler;

    20 - 39 yaş aralığındaki kadınlar sağlık uzmanı tarafından en az üç yılda bir klinik meme muayenesinden geçirilmelidir. Aynı zamanda pap testi de yaptırmalıdır;

    20 - 39 yaş aralığındaki kadınlar aynı zamanda her ay kendi kendilerini muayene etmelidirler;

    40 yaş ve üstü kadınlar her yıl sağlık uzmanının yürüteceği klinik muayeneden geçmelidir. Söz konusu klinik muayene mamogram çektirme olarak da gerçekleştirilebilir. Ayrıca her ay kendi kendilerini muayene etmelidirler.

    Yüksek meme kanseri riski altındaki kadınlar (mesela ailelerinde meme kanseri olanlar) doktorlarına yıllık mamogram taramasının 40 yaş öncesinde başlanması gerekliliğni sorgulamalıdırlar. Bazı doktorlar örneğin annesi meme kanseri olan kadınların annede teşhis edilen yaşın 10 yaş öncesinde mamogram taramalarına başlanmasını
    Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum..Prof. Dr. Aziz Sancar

  6. #6
    Nartaneside - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Uzak duя huzuя veя!
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    19,824
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Meme kanseri tanı, takip ve tedavisi

    Meme Kanseri Nedir?

    Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, yukarıda tanımladığımız şekilde, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir.

    Meme Kanseri Risk Faktörleri Nedir?

    Bazı özellikleri taşıyan kadınlarda, meme kanserinin daha sık görüldüğünü biliyoruz. Bu özelliklere risk faktörleri diyoruz. Bu risk faktörlerini taşıyan kişilerin mutlaka meme kanserine yakalanacakları söylenemez. Sadece, bu faktörleri taşımayanlara göre, daha fazla meme kanserine yakalanma olasılıkları olduğunu biliyoruz. Bu faktörleri taşımayan kişiler de meme kanserine yakalanabilirler. Meme kanserine yakalanan kadınların yarısı, bu risk faktörlerini hiç taşımamaktadır. Bu nedenle, risk faktörlerinin taşımayan kişiler de olağan kontrollerini yaptırmalıdırlar.

    Meme kanserine yakalanma riskini artıran faktörleri kısaca şu şekilde sayabiliriz;

    Yaş: İleri yaş önemli bir risk faktörüdür. Yeni meme kanseri tanısı konan kadınların % 70'i, 50 yaş üzerindedir. Diğer bir deyimle, yaşı 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, yaşı 50 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazladır. Bu nedenle, 50 yaş üzerindeki her kadın, mutlaka yılda bir defa hekime baş vurarak muayene olmalı ve mamografi dediğimiz meme filmini çektirmelidir.


    Kişisel meme kanseri hikayesi: Daha önce meme kanseri geçirmiş ve tedavi olmuş kadınlarda, diğer memede kansere gelişme olasılığı normal kadınlara göre 3-4 kat daha fazladır. Ailede meme kanseri hikayesi: Aile yakınları arasında meme kanserine yakalanmış kadınların, meme kanserine yakalanma olasılığı, diğer kadınlara göre daha fazladır. Örneğin, kız kardeşi veya annesi meme kanserine yakalanan bir kadının, meme kanserine yakalanma riski, diğer kadınlardan 2- 5 kat daha fazladır. Bu kadınlar daha sık ve dikkatli izlenmelidir. Bu şekilde sorunları olan kadınlar, meme kanseri genetik danışmanlığının yapıldığı kliniklere baş vurarak risklerini hesaplattırmaları gerekir. Eğer aile geçiş riski yüksek bulunursa, genetik testi yaptırmalıdırlar. Vakfımız polikliniğinde bu hizmet verilmektedir.


    Daha önce meme biopsisi yapılmış olması: Memede bir kitle nedeni ile biopsi yapılmış ve iyi huylu bir tümör saptanmış olabilir. Bazı kanser olmayan iyi huylu tümörlerin bulunması, kanser gelişme riskini değişik oranlarda artırabilmektedir. Bu, tümörün hücresel yapısına göre değişir. Örneğin, yapılan bir biopside, çıkartılan kitlenin patolojik incelemesi sonucu atipik hiperplazi tanısı konmuş kadınlarda ( bu tamamen iyi huylu bir tümördür), meme kanseri gelişme oranı normal kadınlara göre daha fazladır.


    Fertil çağ süresi: Adet görmeye erken başlanması, menepoza geç girilmesi, fertil çağı uzatmaktadır. Bu sırada kadın daha uzun süre östrojen hormonu etkisi altında kalmakta, meme kanseri gelişme riski artmaktadır. Erken menopoza giren kadınlarda hormon tedavisi yapılmıyor ise, meme kanseri riski önemli ölçüde azalmaktadır. Elli yaşından sonra adet görmeye devam eden kadınlarda, meme kanserine yakalanma riski az da olsa artmaktadır.


    Doğurganlık hikayesi: İlk çocuğu doğurma yaşı önemlidir. İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat fazladır. Hiç çocuk doğurmayan kadınlarda risk hafif yükselmektedir


    Sosyoekonomik seviyenin yüksekliği: Varlıklı, sosyoekonomik düzeyi yüksek olan kadınlarda, meme kanseri görülme oranı daha fazladır. Bu ailelerin kızları daha iyi beslendikleri için daha erken gelişmekte ve erken yaşta adet görmeye başlamaktadır. Ayrıca bu çocuklar büyüdükleri zaman eğitim ve iş nedeni ile daha geç evlenmekte ve daha geç çocuk sahibi olmaktadırlar. Bu nedenlere bağlı olarak fertil çağın erken başlaması, geç doğurma gibi nedenler sebep olarak sayılabilir. Ayrıca bunların dışında başka faktörler de rol almaktadır.


    Östrojen hormonu tedavisi görenler: Menopoz nedeni ile uzun süre östrojen tedavisi ( 10 yıldan fazla) gören kadınlarda, meme kanseri oranı artmaktadır. Fakat, hormon tedavisi almayan kadınlarda da, kalp hastalıklarında ve osteoporoz gibi sorunlarda artış ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, menopoz yakınmalarının azaltılması amacı ile, östrojen verilmesi önerilebilir fakat, mutlaka bir hekim kontrolü altında yapılmalıdır.


    Doğum kontrol hapı kullanılması: Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte hafif bir risk artışı olduğu ileri sürülmektedir. On yıl önce doğum kontrol hapını bırakmış olan kadınlarda ise, bu risk tamamen ortadan kalkmaktadır.


    Alkol kullanılması: Fazla alkol alan kadınlarda, almayan kadınlara göre risk nispeten artmaktadır. Günde 3 bardak yüksek dereceli alkol içen bir kadının meme kanserine yakalanma riski, hiç içmeyen kadına göre 2 kat daha fazladır. Alkol alımının günde bir kadeh ile sınırlandırılması önerilmektedir.


    Sigara: Sigaranın kesin bir etkisi gösterilememiştir. Fakat, genel sağlığı etkilediğinden dolayı bırakılması önerilmektedir.


    Şişmanlık ve yağlı beslenme: Bazı çalışmalarda şişmanlığın, özellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda meme kanserine yakalanma riskini artırdığı gözlenmiştir. Özellikle, doymuş yağların fazla bulunduğu yağlı et gibi yemekler ve yağlı süt ürünlerinin fazla alınmasının bu riski artırdığı ileri sürülmüştür.


    Meme Kanseri Riski Azaltılabilir Mi?

    Egzersiz: Yoğun egzersiz ve jimnastik yapan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle, tüm kadınlara önerilmektedir.


    Beslenme: Meme kanseri ile beslenmenin önemli ilişkisi vardır. Sebze ve meyveden zengin beslenme, ağır yağlı yiyeceklerden uzak durulması önerilmektedir. Günlük gıda alımına C vitamini, betakaroten gibi antioksidanların eklenmesinin koruyucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir.


    Kısaca, şişmanlığın azaltılması, alkol alınıyorsa bırakılması. Hafif egzersiz yapılması(haftada 4 saat tempolu yürüyüş), Sebze ve meyvenin bol tüketilmesi, gibi basit önlemler ile meme kanseri riski % 30-40 oranında azaltılabilmektedir.


    Meme Kanseri Önlenebilir Mi?

    Henüz meme kanserini kesin önleyen bir yöntem henüz yoktur. Günümüzde bilinen tek yöntem, erken tanıdır. Erken tanı sayesinde, meme kanserinin getirdiği sorunlar büyük oranda çözülebilmektedir. Bu sayede hastalığın toplumda yaptığı hasar en aza indirilebilir, yaşam süresi ve kalitesi önemli ölçüde arttırılabilir.

    Erken teşhis için bilinen en iyi ve etkili çözüm, kadınların risk durumlarına göre belirlenmiş olan muayene ve tetkik protokollarının uygulamasıdır.

    Meme Kanseri Nasıl Erken Tespit Edilebilir?

    Meme kanserinde erken teşhis yöntemleri, hastanın taşıdığı risk faktörlerine göre değişmektedir. Bu risk faktörlerinin arasında en başta yaş gelmektedir. Daha genç yaşlarda ortaya çıkabilmesine rağmen, ilerleyen yaş gruplarında bu risk artmaktadır. Bu nedenle ilerleyen yaş gruplarında erken teşhis için alınması gereken önlemler, daha erken yaş gruplarına göre farklılık göstermektedir. Yirmi yaş üzerindeki kadınlar, her ayın belirli bir döneminde kendi kendilerini muayene etmelidirler. Bu muayene sırasında meme dokusunda farklılık olup olmadığı araştırılır. Eğer bir değişiklik tespit edilirse derhal bir hekime baş vurulmalıdır. Bir değişiklik saptanmasa bile, üç yılda bir kez hekim tarafından muayene edilmelidirler.

    Kırk yaşına gelen kadınların, kendi yaptıkları periyodik muayeneye ek olarak her yıl bir kez hekim tarafından muayene edilmeleri gereklidir. Ayrıca her yıl veya iki yıl ara ile mamografi çektirmeleri gereklidir.

    Elli yaşından sonra, kadınlar kendilerinin periyodik muayenelerine ve her yıl bir defa hekim muayenesine devam etmeli ve mamografi dediğimiz meme filmini her yıl çektirmelidir.

    Kadınlar Kendilerini Nasıl Muayene Etmelidir?

    Erken teşhis için her kadının ayın belirli bir günü kendisini muayene etmesi gerekir. Her ay kendisini düzenli olarak kendisini muayene eden bir kadın, memesinde ortaya çıkan bir kitleyi çok daha erken fark eder. Kadınlara kendilerini muayene etmesini öğreten çeşitli kitap ve broşürler var. Fakat bu çoğunlukla yetersiz kalmaktadır. Meme muayenesini öğreten silikon meme kiti ve video filmleri de bulunmaktadır.

    Aşağıda değişiklikler fark edildiğinde, gecikmeden bir hekime baş vurulmalıdır:
    Memede iki haftadan uzun süre ele gelen sertlik veya kitle,

    Meme derisinde kalınlaşma, şişme, renk değişikliği,

    Meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması,

    Memede veya meme başında içeri doğru çekinti olması,

    Memenin şeklinde değişiklik,

    Meme başlarının pozisyonlarında değişiklik,

    Meme başında ortaya çıkan akıntı.



    Mamografi Nedir?

    Mamografi, düşük dozda çekilen bir meme röntgen filmidir. Memede, muayene ile saptanamayacak kadar küçük anormalliklerin tespit edilmesi amacı ile çekilir. Mamografinin gerçek değeri budur. Çünkü, bu sayede, hastalık muayene ile tespit edilebilecek safhadan önce saptanır. Bu nedenle kesin hayat kurtarıcıdır. Kırk yaşını geçen kadınlar her yıl veya iki yılda bir mamografi çektirmeli ve her yıl uzman bir hekime meme muayenesi olmalıdır. Elli yaşını geçen kadınlar ise her yıl mamografi çektirmeli ve hekime muayene olmalıdır.

    Mamografi Ne Zaman Çektirilir?

    Mamografi çekilirken meme, iki tabaka arasında birkaç saniye hafifçe sıkıştırılır. Bu nedenle memelerin en az hassas olduğu zamanda mamografi çekilmesi, özellikle memeleri hassas kadınlara önerilmektedir. Adet bitimini takip eden hafta, memelerin hassasiyetinin en az olduğu zamandır. Ayrıca adet bitimini takip eden hafta, hormonal nedenlerle memelerin şişliği en alt düzeydedir ve bu sırada daha iyi sonuçlar alınmaktadır. Bu sebeplerden dolayı herhangi özel bir durum olmadıkça, mamografi çekiminin, adetin bitimini takip eden haftada yapılması önerilmektedir.

    Mamografi Çektirmeye Giderken Nelere Dikkat Etmeli?

    Mamografi çekilirken belden yukarısı çıplaktır. Bu nedenle çekime gelirken iki parça elbise giyilmesi önerilir. Bu sayede çekim sırasında belden üstü kolaylıkla çıkartılabilir. Filmi etkileyebileceğinden, koltuk altlarına deodorant, talk pudrası, losyon gibi şeyler sürülmemelidir.

    Memede Bir Kitle Tespit Edildiğinde Ne Yapılmalı?

    Memede bir kitle tespit edilince bunun kanser mi, yoksa başka bir hastalık mı olduğu araştırılmalıdır. Şunu önemle vurgulamak gerekir ki, memede saptanan her kitle kanser değildir. Bu nedenle, memede şüpheli bir kitle saptanınca, hemen korkup telaşlanmaya ve paniğe kapılmaya gerek yoktur. Memede bir kitle saptandığında, bir hekime başvurarak daha ileri tetkiklerin yapılması gereklidir.

    Meme Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?

    Son yıllarda meme kanseri tedavisinde oldukça önemli gelişmeler olmuştur. Bir çok tedavi olanakları ortaya çıkmıştır. Bu olanaklar, önemli ölçüde, hastalığın saptandığı safhaya göre değişir. Hastalık ne kadar erken safhada saptanırsa tedavi olanağı ve seçeneği o kadar fazla olmaktadır.

    Meme kanseri tedavisi, günümüzde, uzmanlardan oluşan ekiplerce yapılmaktadır. Böyle bir ekip içinde cerrah, onkolog, radyasyon onkoloğu, radyolog, patolog, psikolog, plastik cerrah, fizyoterapist gibi, tıbbın değişik dallarından bir araya gelmiş ve özellikle çalışma alanları meme kanseri üzerinde yoğunlaşmış hekimler bulunur.

    Meme Ameliyatları Nelerdir?

    Günümüzde meme kanserinin tedavisinde, cerrahi girişimin birkaç farklı uygulaması vardır. Bu uygulamalar temel olarak, memenin alınmadan korunmasına yönelik olanlar ve memenin tümünün çıkartılmasına yönelik olanlar olarak iki ana gruba ayrılmaktadır. Bunlara ek olarak da, alınan memenin yerine, plastik cerrahi teknikler ile yeniden meme rekonstrüksiyonu yapılması ameliyatları vardır

    Kemoterapi Nedir?

    Kanser hücrelerini öldürücü ilaçlarla yapılan tedavidir. Bu ilaçlar ağızdan veya damardan verildikten sonra tüm vücuda yayılır. Genellikle, aynı anda birkaç ilaç birlikte verildiğinde daha etkili olduklarından, değişik kombinasyonlar halinde verilirler. Kemoterapi, belirli bir süre verilir ve sonra ara verilir. Bu aralarda hastanın kendisini toparlaması sağlanır. Daha sonra tekrar bir süre ilaç verildikten sonra ara verilir. Bazı olgularda lokal olarak yapılan cerrahi tedaviye ek olarak, ilaç tedavisi de eklemek gerekebilir. Hastalarda cerrahi tedavi sonrası yapılan tetkiklerde, herhangi bir bölgede kanser kalmamış olsa bile, koruyucu önlem olarak bir süre ilaç tedavisi yapılabilir. Bu tedaviye adjuan kemoterapi denir.

    Hormon Tedavisi Nedir?

    Bazı meme kanseri hücreleri, içerdikleri hormon reseptörleri (algılayıcıları) aracılığı ile dişilik hormonu olan östrojene duyarlı olabilir. Yani, östrojen hormonu bu kanser hücrelerinin büyümelerine ve artmalarına neden olabilir. Hormon tedavisinde amaç, bu şekilde östrojen reseptörü içeren ve bu hormona duyarlı olan kanser tiplerinde, östrojen etkisinin ortadan kaldırarak kanserin gelişmesinin önlenmesidir. Bu amaçla günümüzde kullanılan ilaç, tamoxifendir. Tamoxifen tedavisi, genellikle en az iki yıl ve en fazla beş yıl sürmektedir.

    Işın Tedavisi (Radyoterapi) Nedir?

    Işın tedavisi, meme bölgesine ve koltuk altına uygulanarak, cerrahi girişimden sonra kalma olasılığı olan kanser hücrelerinin öldürülmesini sağlamak amacı ile yapılır. Bu tedavinin de, diğer tedaviler gibi bazı yan etkileri vardır. Bu tedaviyi gören kadınların çoğu halsizlikten yakınırlar. Memede şişme ve ağırlık hissi ortaya çıkabilir. Bu yan etki yaklaşık bir yılda kendiliğinden kaybolur. Tedavi edilen bölgedeki deri, güneş yanığı rengini alabilir. Bu da yaklaşık bir yıl içinde azalır.

    Erkeklerde Meme Kanseri Görülür Mü?

    Kadınlara kıyasla daha az görülmekle birlikte, erkeklerde de meme kanseri görülebilir. Her 100 meme kanserinden birisi erkeklerde görülür. 1993-1997 yılları arasında, erkeklerde görülen meme kanseri oranı % 50 artış göstermiştir. Bu nedenle erkeklerin de bu konuda duyarlı olmaları gereklidir.

    Dünyada Meme Kanseri Görülme Sıklığı Nedir?

    Meme kanseri bir çok ülkede, kadınların en korkulu sağlık sorunu olma özelliğini taşımaktadır. Günümüzde ABD' de, sekiz kadından birisi meme kanserine yakalanmaktadır. Bu oran Avrupa ülkelerinde on kadında birdir. Meme kanseri ile ilgili sayıları şu şekilde sıralayabiliriz;

    1950-1970 yılları arasında ABD' de, 1milyon kadın meme kanseri nedeni ile hayatını kaybetti. Bu sayı ABD'nin 2. Dünya savaşı, Kore ve Vietnam savaşlarında kaybettiği insan sayısından fazladır. 1998 yılında Avrupa'da 1 milyon kadın, meme kanserin nedeni ile tedavi görmektedir. 2000 yılında dünyada 1 milyon kadına, yeni meme kanseri tanısı konacaktır. Dünyada her 11 dakikada 1 kadın, meme kanseri nedeni ile hayatını kaybediyor. Dünyada her 3 dakikada 1 kadına, yeni meme kanseri tanısı konuyor.

    Türkiye'de Meme Kanseri Görülme Sıklığı Nedir?

    Türkiye' de sağlıklı bir istatistik bulunmuyor. Gerek beslenme, gerekse iklim açısından, ülkemiz şartlarına yakın sayabileceğimiz bir Akdeniz ülkesi olan İtalya istatistiklerini ülkemize uyguladığımızda, Türkiye' de her yıl 30 bin kadın meme kanserine yakalanmaktadır.

    Sayılar soyut kavramlar oldukları için fazla bir anlam taşımayabilir. Fakat bir an durup düşünürsek, yakın çevremizde, akraba ve dostlarımız arasında, bu sorun ile karşılaşmış birkaç tanıdığımızı, mutlaka anımsayacağız. Sorunun hiç de sandığımız kadar bizden uzak olmadığını, güç de olsa kabul etmeliyiz.

    Dünyada Meme Kanseri Artış Gösteriyor Mu?

    Hastalığın diğer bir özelliği de, görülme sıklığının artıyor olmasıdır. Kırk yıl önce 1960 yıllarında, ABD' de yirmi kadından birisinde meme kanseri görülürken, günümüzde sekiz kadından birisinde meme kanseri görülmektedir. Hastalığın gösterdiği bu artış, tüm gelişmiş batı ülkelerinde izlenmektedir. Meme kanseri görülme oranı artış göstermekle birlikte, teknolojik gelişme ve erken tanı olanaklarının artmasına bağlı olarak, meme kanseri ölüm oranı aynı kalmıştır, artmamıştır.

    Meme Kanserinden Ölüm Oranı Yükseliyor Mu?

    Batı ülkelerinde sivil toplum örgütlerinin çalışmaları ve hükümetlerin sağlık politikaları sonucu, meme kanseri ile ilgili toplum bilinci oldukça yüksek seviyede gelişmiştir. Bunun sonucu erken tanı olanakları yaygın olarak kullanıldığı için, meme kanserine bağlı ölüm oranı düşük kalmaktadır.

    Türkiye' de ise, bu konudaki toplum bilinci yeterince gelişmemiştir. Erken tanı olanakları yetersizdir. Bu olumsuzlukların sonucu, Türk kadını meme kanseri konusunda çağdaş erken tanı olanaklarından mahrum olduğu için, tanı çok geç konulmaktadır. Hastaların büyük bir çoğunda, ilk tanı sırasında çok geç kalındığı için,uygulanacak tedavi seçenekleri fazla olmamaktadır.

    Meme Kanseri Toplu Taraması Nasıl Yapılır?

    Mamografi, memenin röntgen filminin çekilerek, kanserin erken dönemde saptanmasına yardımcı olan bir yöntemdir. Bu yöntem ile, toplumda belirli bir yaşın üstündeki tüm kadınların meme filmi çekilerek, meme kanseri erken safhada yakalanmaya çalışılır. Bu şekilde toplumda meme kanseri taramasının yapılabildiği mamografiye, tarama mamografisi denir.

    Tarama mamografisi, dünyada en yaygın kullanılan meme kanseri erken tanı yöntemidir. Amerikan Kanser Enstitüsü, 40 yaş üzerindeki her kadının, yılda bir defa mamografi çektirmesini ve uzman bir hekim tarafından muayene edilmesini önermektedir. Türkiye'de gelişmiş teknolojik donanımlı mamografi merkezlerinin sayısı sınırlıdır. Bu aygıtların kalibrasyonu düzenli olarak yapılmamaktadır. Filmi çeken teknisyenlerin eğitim düzeyleri yeterli değildir. Bu filmi okuyup değerlendiren bir radyoloji uzmanın deneyimli olabilmesi için, yılda en az 8 bin mamografi filmini değerlendiriyor olması gereklidir. Türkiye'de tüm bu özellikleri taşıyan tanı merkezi sayısı oldukça azdır.

    Meme Kanseri Tedavisini Kim Yapar?

    Meme kanserinin tedavisi, günümüzde multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Hastanın ilk ameliyatını yapan cerrah, ilaç tedavisini uygulayan onkolog, ışın tedavisini uygulayan radyasyon onkoloğu, teshisin konulmasında kilit rol alan patolog ve plastik cerrah mutlaka bir ekip çalışması içinde birlikte hastayı ele almalı ve hastanın tedavisini birlikte planlamalıdır. Bu hekimler meme kanseri konusunda yeterince bilgili ve uzmanlaşmış olmalıdır. Alınan memenin yerine, rekonstrüksiyon yapılarak hastaların bedensel kayıplarının en aza indirilmesi, çağdaş meme kanseri tedavisinin ayrılmaz parçasıdır. Bu nedenle plastik ve rekonstrüktif cerrahi, bu ekip içinde yerini almalıdır. Ameliyat sonrası erken dönemde kol ve omuz hareketlerinin kazanılmasında, geç dönemde kolun şişmesi şeklinde seyreden lenfödem tedavisinin yapılmasında, fizik tedavi ve rehabilitasyonun önemi çok büyüktür. Meme kanseri sadece hastayı değil, çevresindeki insanları da psikolojik olarak önemli ölçüde etkileyen bir sosyal bir sorundur. Böyle bir ekip içinde psikolojik desteği sağlayan psikoloğun bulunması, mutlaka gereklidir. Hastaların hemen tümü büyük bir bilgi açlığı içindedir. Özellikle beslenme konusunda kendileri yeterince bilgilendirilmemektedir. Ekip içinde bulunan bir diyet ve beslenme uzmanı, bu açığı kapatacaktır. Bu ekiplerin birlikte çalıştığı meme poliklinikleri, gelişmiş ülkelerin çoğunda vardır. Yapılan bilimsel araştırmalar, meme kanseri hastalarının, bu konuda uzmanlaşmış kliniklerde tedavi görmeleri ile, çok daha başarılı sonuçların alındığını göstermiştir.

    Meme Protezi Nedir?

    Meme ameliyatı olmuş ve plastik rekonstrüksiyon yapılmamış kadınlar, beden görümlerini korumak amacı ile protez meme kullanmaktadır. Batı ülkelerinde bu konuda eğitimli protez hemşireleri, hastanın ölçülerini almakta ve uygun protezin seçimine yardımcı olmaktadır. Bu hizmet, eğitim ve deneyim gerektirmektedir. Ülkemizde bu protezlerin satışı, sıradan satış elemanlarınca yapılmakta ve ülke alım gücünün çok üzerinde ücret istenmektedir. Uygun bir organizasyonla, bu sorun çözülebilir ve ücret üçte bire düşürülebilir. Bu sayede hizmet toplumun tüm kesimlerine yayılabilir.

    Meme kanserine yakalanma riskleri
    Meme kanserinde erken tanı
    Histolojik derecelendirme
    Meme kanseri evreleri
    Meme kanserinde tedavi
    Meme kanseri ve menopoz
    Meme kanseri sonrası gebelik
    Meme kanseri hakkında sık sorulanlar
    Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum..Prof. Dr. Aziz Sancar

  7. #7
    Nartaneside - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Uzak duя huzuя veя!
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    19,824
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Meme kanserine yakalanma riskleri

    Pek çok faktör kadınların meme kanserine yakalanma riskini etkileyebilir, ancak bu faktörlerden bir yada bir kaçına sahip olmak, o kadının meme kanseri olacağı olacağı anlamına da gelmez. Meme kanseri risklerinden birini yada bir kaçını taşıyan kadınların bir kısmı hiç kanser gelişimi göstermezken, meme kanserine yakalanan kadınların çoğunluğu görünürde hiç bir risk faktörünü taşımamaktadır. Bu risk faktörlerinden birini taşıyan kadının hastalanması durumunda o risk faktörünün meme kanserinin gerçek sebebi olduğunu ispat etmenin de bir yolu yoktur.

    Meme kanseri risk faktörleri genetik ve yaş gibi değiştirilemeyen ve yaşam tarzı gibi değiştirilebilen öğeleri kapsar.

    Kadınlar meme kanseri için risk taşıyıp taşımadıklarını nasıl belirleyebilirler?

    Aile tarihçesi, ırk, ilk adet yaşı, çocuk sayısı gibi pek çok faktör kadınların meme kanseri için yüksek risk taşıyıp taşımadığını belirler. Aşağıdaki sorulara verilen cevaplar meme kanseri riskinin belirlenmesine yardımcı olabilir.


    İlk adetinizi 12 yaşından önce mi gördünüz?

    İlk çocuğunuza 30 yaşından önce mi sahip oldunuz?

    Anneniz veya varsa kız kardeşiniz meme kanseri hastası mı?

    Meme kanseri olmuş kızınız var mı?

    Daha önce hiç göğüs biopsisi yaptırdınız mı?

    Bu biopsilerinizin sonucunda kanser öncesi hücrelere rastlandı mı?

    Bu biopsilerinizin sonucunda erken (yayılmamış) kansere rastlandı mı?


    Yaş:

    Kadınlar yaşlandıkça meme kanserine yakalanma riskleri artar. Yaklaşık olarak meme kanserine yakalanmış kadınların %77 si tanı konma aşamasında 50 yaşın üzerindedir. 20 ila 29 yaşları arasında meme kanserine yakalanmış kadınlar toplam meme kanseri hastalarının yanlızca binde 3 ü nü oluştururlar.

    30 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski 2,212 de 1
    40 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski 235 de 1
    50 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski 54 de 1
    60 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski 23 de 1
    70 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski 14 de 1
    80 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski 10 de 1
    Hayatı boyunca meme kanserine yakalanma riski 8 de 1


    Yukarıda verilen risk modeli toplum genelinde yapılmış olan istatistiklerden üretilmiştir. Her kadının meme kanserine yakalanma riski yukarıda verilenlerden daha aşağıda yada yukarıda olabillir. Bu farklılaşım aile de başka kanser hastalarının olup olmaması, genetik, adet görmeye başlama yaşı gibi bilinen ve şu ana kadar henüz tespit edilememiş olan pek çok faktörden etkilenir.

    Genetik:

    Belirli genlerdeki değişiklikler (Mutasyonlar) bazı hücrelerin kanser hücrelerine dönüşmesine neden olabilir. Yakın zamanda yapılmış olan çalışmalar meme kanserlerinin %10 a varan bir kısmının kalıtımsal olduğunu göstermiştir. 1994 de, araştırmacılar BRCA1 (Breast Cancer Gene 1, Meme kanseri Geni 1) veya BRCA2 (Breast Cancer Gene 2, Meme Kanseri Geni 2) genlerinde mutasyon (değişim) bulunan kadınların bu mutasyonları olmayan kadınlara oranla göğüs yada yumurtalık kanserine yakalanma risklerinin daha fazla olduğunu belirlediler. Günümüzde, BRCA1 geninde mutasyon olan kadınlar toplam meme kanseri hastalarının %5 i ni oluşturmaktadırlar. Kuzeydoğu Avrupa kökenli yahudi kadınlarda BRCA1 geni mutasyonu görülmesi riski daha fazladır.

    HER2 (human epidermal growth factor receptor 2, İnsan epidermal büyüme faktörü algılayıcısı 2) bir başka gendir, hücrelerin yüzeyinde bulunur ve hücre büyümesinin kontrol edilmesinde anahtar bir rol oynar. HER2 geninin değiştirilmesi durumunda, fazladan HER2 algılayıcıları üretilebilinilir. HER2 nin böyle fazladan bulunması hücre büyümesinin ve çoğalmasının artmasına sebep olur, ve genellikle daha saldırgan tümör hücrelerine yol açar. HER2 proteininin fazla bulunması durumu meme kanseri hastalarının %25 ila 30 unu etkilemektedir. Birleşik devletler besin ve ilaç idaresi (U.S. Food and Drug Administration, FDA) yakın bir geçmişte Herceptin adlı ilacı HER2 anomalisi gösteren meme kanseri hastalarının bir kısmında kullanılmak üzere onayladı.

    p53 genindeki mutasyonlarda kadınların meme kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır. Yakın zamanda yapılan erken aşamadaki meme kanseri hastası kadınlara yönelik çalışmalar, p53 geni mutasyona uğramış olan kadınların bu mutasyonu göstermeyenlere oranla tedaviye daha az cevap verme eğilimini ortaya koymuştur.

    Kişisel tarihçe:

    Bir göğsünde daha önceden meme kanseri olan kadınların diğer göğüslerinde meme kanseri oluşma olasılığı hiç meme kanseri olmamış kadınlardan üç yada dört kat daha fazladır.

    Aile tarihçesi:

    Arasında kan bağı bulunan akrabalarından biri (anne yada baba tarafında) meme kanseri olmuş kadınlar meme kanseri için daha fazla risk taşırlar. Annesi, kardeşi, kızı gibi birinci derece akrabalardan biri kanser olmuş kadınlarda risk ikiye katlanabilir.

    Biopsi sonucu habis (kötü huylu) olmayan oluşumlar tespit edilmesi:

    Daha önce yapılan biopsilerinde habis olmayan oluşumlar tespit edilmiş kadınların meme kanserine yakalanma riski biraz daha fazla olabilir, çünkü bu oluşumların ortak karakteri göğüs hücresi sayısındaki keskin artıştır.

    Adet görmeye başlama yaşı:

    Adet görmeye erken yaşlarda başlayan kadınlarla (12 yaşından önce) menepoza 50 yaşından sonra giren kadınların meme kanserine yakalanma riskleri daha fazladır.

    Gecikmiş doğum:

    İlk çocuklarına 30 yaşından sonra sahip olan yada hiç çocuk sahibi olmamış kadınların meme kanserine yakalanma riskleri daha fazladır.

    Alkol:

    Pek çok sağlık kuruluşu günlük alkol kullanımının meme kanseri riskini arttırdığı konusunda görüş birliğindedir. Yakın zamanda meme kanseri ve alkol kullanımı konusunda yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre günde iki ila beş kadeh alkollü içki tüketen kadınların meme kanserine yakalanma riskleri alkol tüketmeyen kadınlardan %41 daha fazladır.

    Sigara:

    Sigara içmek kadınların pek çok meme kanseride dahil olmak üzere pek çok kanser türüne yakalanma riskini arttırır.

    Yemek alışkanlıkları:

    Yağ oranı yüksek yemeklerin yendiği bölgelerde (Birleşik Devletler gibi) meme kanseri oranları yağ oranı düşük yemeklerin yendiği bölgelerden (Japonya gibi) daha fazladır. Ancak, yemek alışkanlıkları ile meme kanseri riski arasındaki ilişki aslında daha karmaşıktır ve daha çok hangi tipte yağların tüketildiği ile ilgilidir. Zeytin yağı gibi tekdoymamış yağlar (Monounsaturated fats) genellikle daha düşük meme kanseri riski ile ilintili olarak kabul edilirken, mısır yağı ve margarin gibi çoklu doymamış yağlar ile etlerde bulunan doymuş yağların çok kullanıldığı diyetlerin daha yüksek meme kanseri riski ile bağlantılı olduğu kabul edilmektedir.

    Kilo:

    Kilo ile meme kanseri riski arasındaki ilişki halen tartışmaya açıktır. Yakın zamanda yapılmış olan yeni bir kaç çalışma göstermiştirki, aşırı kilolu kadınlardan bu kiloyu yetişkin olduğu dönemlerde kazananlar meme kanseri için daha yüksek risk taşırken, çocukluğundan beri çok kilolu olan kadınlarda önemli bir risk artışı gözlenmemiştir. Ayrıca, hormon değişim tedavisi gören fazla kilolu kadınların meme kanserine yakalanma riskleri de daha fazladır.

    Önceki radyoterapiler:

    Çocukluklarında göğüsleri radyoterapiden etkilenmiş kadınların, meme kanserine yakalanma riskleri daha fazladır, özellikle radyasyon Hodgkin hastalığının tedavisi için kullanılmışsa. Genel olarak, her ne kadar erken yaşta radyasyondan etkilenilirse, meme kanserine yakalanma riskide o kadar artar.

    Hormon değişim tedavisi (Hormone replacement therapy, HRT):

    Yapılan çalışmaların sonuçları arasında tutarsızlık olmasına rağmen, Estrojen değişim tedavisinin (Hormon değişim tedavisinin yalnız estrojen ile yapılan hali) tek başına meme kanseri riskini dikkate değer bir miktarda yükselmediğine dair bir görüş birliği oluştuğu gözlenmektedir. Bu özellikle beş yıldan daha az bir süre için günde 0.625 mg dan daha az estrojen alan kadınlar için doğru gibi görünmektedir. Beş yıldan daha uzun süreli hormon değişim tedavileri kadınların meme kanseri riskini yükseltmektedir, ancak bu risk artışının ne kadar olduğu hala belirsizdir. Uzun dönemli homon değişim tedavisi kalp hastalıklarının ve östroporosisin önüne geçmesi gibi kanıtlanmış yararları ile meme kanseri riskinin artması olasılığı arasında bir tercih yapılmasının gerektirir. Hormon değişim tedavisi almak isteyen kadınların, bu tedavinin yarar ve risklerini doktorları ile tartışmaları önerilir.
    Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum..Prof. Dr. Aziz Sancar

  8. #8
    Nartaneside - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Uzak duя huzuя veя!
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    19,824
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Meme kanserinde erken tanı

    Meme kanserinin en yaygın belirtisi ağrısız bir kitlelenin hissedilmesidir. Ancak, hastaların %10 kadarı, kitle olmaksızın ağrı hissetmektedir. Meme kanserinin daha seyrek gürülen belirtileri arasında, göğüste oluşan geçici olmayan değişimler, (örneğin kalınlaşma, şişlikler, deride tahriş yada bozulmalar, ve anlık akıntılar, aşınma, göğüs ucunun hassaslaşması yada içe dönmesi de dahil olmak üzere göğüs ucu belirtileri). Tedavisi en kolay olan erken aşamadaki meme kanseri tipik olarak hiç bir belirti göstermezler. Bu nedenle, kadınların meme kanserinin erken tanısı için önerilen kontrol programlarını uygulamaları çok önemlidir.

    Meme kanserine erken aşamada tanı konması, tedavi seçeneklerinin sayısını, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını önemli oranda arttırır. Erken tanı için temelde önerilen biri birini tamamlayıcı üç yöntem vardır;


    Kişisel (Kendi kendine yapılan) göğüs kontrolleri

    Klinik (Doktor tarafından yapılan) göğüs kontrolleri

    Mamogramlar


    Normal de doktorlar 20 yaşından sonra her ay kişisel göğüs kontrollerinin yapılmasını, kırk yaşından sonrada yılda bir kez olmak üzere klinik göğüs kontrollerini ve mamografiyi önermektedirler. Ancak daha sonraki mamogramlarınıza referans olması için otuzlu yaşlarınızda en azından bir mamogram çektirerek saklamanız önerilir. Burada verilen başlama yaşları, toplumun geneli için önerilmektedir, eğer yüksek risk grubunda olduğunuzu düşünüyorsanız kontrol programınızı doktorunuz ile konuşmalısınız. Kanserlerin küçük bir bölümü mamografi tarafından tanımlayamayacağı için, mamografiyi klinik göğüs kontrollerine alternatif olarak görmek yanlıştır.

    Eğer bu testlerden birinde normal olmayan bir belirtiye rastlanırsa, durumu açıklığa kavuşturmak için belirleyici testler yapılacaktır. Unutmayın ki, göğüs kontrollerinde bulunan kitlelerin büyük bir kısmı kanser olmayan gelişimlerdir.

    Kontroller sonrası şüphelerin giderilemediği durumlarda, kesin tanının konması amacıyla biyopsi yapılır. Kitlenin büyüklüğüne, yerine, doktorun yada hastanın tercihine bağlı olarak biyopsi lokal anestezi altında iğnelerle yapılabileceği gibi, ameliyatla kitlenin çıkarılmasıyla da yapılabilir.





    Kendi kendine meme muayenesi
    Mamografi (meme filmi)
    Meme biyopsisi
    Tanıda yeni teknikler
    Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum..Prof. Dr. Aziz Sancar

  9. #9
    Nartaneside - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Uzak duя huzuя veя!
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    19,824
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Kendi kendine meme muayenesi

    Dikkat: Kendi kendine meme muayenesi usulüne uygun uygulanmadığında meme(leri)nizde bir sorun varmış izlenimi edinmenize ve böylece gereksiz yere kaygı duymanıza neden olabilir. Bu nedenle aşağıdaki açıklamaları dikkatlice okuduktan ve anlatılan muayene usulünü iyice kavradığınıza emin olduktan sonra muayeneye başlamanız önerilir. Gerekli durumlarda ve özellikle de muayeneniz sırasında normal dışı olduğunu düşündüğünüz bir bulguya rastladığınızda doktorunuza mutlaka danışmalısınız.

    Bu muayene önemlidir...
    Her bilinçli kadın kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenmeli ve bu muayeneyi düzenli olarak yapmayı alışkanlık haline getirmelidir. Memedeki kitlelerin %80'i, bu kitleler iyi huylu olsun, kötü huylu olsun, kadınların kendisi tarafından ya tesadüfen, ya da kendi kendine meme muayenesinde keşfedilmektedir. Tesadüfen keşfedilen kitleler genellikle çok büyük kitleler olmakta, aksine, usulüne uygun olarak yapılan bir kendi kendine meme muayenesinde daha ufak çaptaki kitleleri ve ek olarak meme kanserine işaret edebilecek bazı bulguları keşfetme imkanı doğmaktadır.

    Erken tanı daha etkili tedavi ve çoğu durumda tam şifa anlamına gelir. Yıllık olağan muayenelerinizde doktorunuzun yaptığı meme muayenesi ve belli bir yaştan sonra muayeneye ek olarak yapılan mamografi / meme ultrasonografisi meme kanseri erken tanısının doktorunuza düşen kısmıdır. Siz ise Kendi Kendine Meme Muayenesi usulünü kavrayarak aylık olarak uyguladığınızda, ender görülen ancak erken tanındığında tedavi şansı yüksek olan bu kanser türüyle başa çıkmak için size düşen görevi yerine getirmiş olacaksınız.

    Kendi kendine meme muayenesi ne zaman yapılmalıdır?

    Kendi kendine meme muayenesi ideal olarak adet döngüsünün 5.-7. günleri arasında, ayda bir kez yapılmalıdır.

    Adet kanamasının başlamasıyla birlikte kanda östrojen ve progesteron hormonlarının etkinlikleri nispeten azalır ve meme dokusunu incelemek kolaylaşır. Yukarıda belirtilen günler dışında ve özellikle de adet kanamasına yakın yapılan meme muayenelerinde bu hormonların etkisiyle memeler dolgun ve bastırmakla ağrılı olurlar. Bu da kendi kendine muayenenin etkinliğini önemli derecede azaltır.

    Menopoz döneminde olan ve adet görmeyen kadınlar ise her ayın kendi belirledikleri bir gününde bu muayeneyi yapabilirler. Menopoz döneminde kullandıkları hormon ilaçları nedeniyle düzenli olarak adet görmeye devam eden kadınlar da yine bu muayeneyi adet döngüsünün 5.-7. günleri arasında yapmalıdırlar.

    Kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılmalıdır?

    Kendi kendine meme muayenesinin üç ayrı aşaması vardır

    Gözle değerlendirme,

    Yatar pozisyonda elle değerlendirme,

    Ayakta elle değerlendirme.


    Her bir aşama meme dokusu hakkında çok değerli bilgiler verir ve mutlaka uygulanmalıdır.

    Memelerin gözle değerlendirilmesi


    Kendi kendine meme muayenesinin ilk basamağı memelerin gözle değerlendirilmesidir. İyi aydınlatılmış bir odada üstünüzü çıkarıp ayna karşısına geçerek meme muayenenize başlayın:

    Şekil 1: Kendi kendine meme muayenesinde memelerin eller kalçalardayken gözlemlenmesi

    Elleriniz kalçalarınızdayken (yukarıdaki resim), avuçlarınızı önde sıkarken, kollarınız yanlarda serbest sallanır durumdayken, elleriniz havadayken (aşağıdaki resim) ve vücut öne serbestçe eğilmiş durumdayken, toplam beş ayrı pozisyonda her iki memenizi aynada iyice inceleyin.

    Şekil 2: Kendi kendine meme muayenesinde memelerin eller havadayken gözlemlenmesi

    Bu incelemenin toplam beş ayrı pozisyonda yapılmasının amacı meme dokusunun arkasında kalan kasların çeşitli pozisyonlarda farklı şekilde kasılmasının ve böylece meme dokusundaki muhtemel habis oluşumların gözle görülebilir hale gelmesinin sağlanmasıdır. Memedeki habis kitleler çoğu durumda memeye sabit bir duruş kazandıran Cooper bağlarının ve meme arkasındaki kasların işlevlerini bozar ve bu durum memeye çeşitli pozisyonlar verilerek belirgin hale getirilebilir.

    Nelere dikkat etmelisiniz?

    Gözle değerlendirmede memelerinizde belirgin şişlik, meme cildinde içe doğru çekilme alanları, renk değişiklikleri, kızarıklık, yüzeysel damarlarda önceden varolmayan bir belirginleşme hali, ciltte "portakal kabuğu" manzarası (cilt yüzeyinde lenf kanalı tıkanıklıklarına bağlı olarak portakal kabuğu görünümünü andıran değişiklikler) gibi bulgular arayın. Özellikle bir pozisyondan diğerine geçişte bazı değişiklikler belirginleşebilir.

    Aynada memelerinizden birinin diğerine göre daha farklı bir boyutta olduğunu fark ederseniz endişeye kapılmayın. Başka bir bulgunun yokluğunda bu, yapısal normal bir durum olarak kabul edilir.

    Meme ucunun içe doğru çekilmesi, tümüyle içe gömülmesi, meme başında şekil ve renk değişiklikleri aramanız gereken diğer bulgulardır. Meme uçlarınız önceden beri içe dönükse bu yapısal bir durumdur, önemli olan böyle bir değişikliğin yeni ortaya çıkmış olup olmamasıdır. Bir pozisyondan diğerine geçişte içe gömülen veya dışarı taşan meme başı normal dışı bir durumun habercisi olabilir.

    Yukarıdaki görsel değişikliklerin varlığı memelerinizde normal dışı bir durumun varlığını göstermemekle beraber, doktora başvurulmasını gerektiren durumlardır.

    Meme uçları sıkılmalı mı?

    Kendi kendine yapılan meme muayenesinde meme uçlarının sıkılarak buradan sıvı gelip gelmediğinin araştırılmasının gerekli olup olmadığı henüz tartışmalıdır.

    Genel görüş, doktor tarafından yıllık gerçekleştirilen olağan meme muayenesinde meme uçlarının sıkılarak sıvı akışı olup olmadığının araştırılmasının ve kadının meme uçlarından kendiliğinden gelen sıvı akışını doktoruna haber vermesinin yeterli olduğu yönündedir. Bu konuda doktorunuzun önerilerine uymalısınız.

    Memelerin gözle değerlendirilmesi sonrasında sıra elle değerlendirmeye gelir. Bu aşamada öncelikle hem yatar pozisyonda hem de ayaktayken uygulayacağınız elle değerlendirmede kullanacağınız muayene usulleri konusunda bilgi sahibi olmalısınız.

    Elle değerlendirme usulleri

    Elle değerlendirmede meme dokusunda normalde varolan meme dokusu ile olmaması gereken bir dokunun ayrımı önemlidir. Elle değerlendirmede meme dokusu asla baş ve işaret parmağı arasında sıkılmamalı, elin baş ve serçe parmakları dışında kalan üç parmağı meme dokusu üzerine yerleştirilerek tarama parmakların hassas olan iç yüzeyleriyle dokuyu hissederek yapılmalıdır (şekil 3).

    Şekil 3: Elle muayenede elin üç parmağının iç yüzeyleri kullanılarak tarama yapılır. Şekilde yukarıdan aşağı-aşağıdan yukarı tarama usulü gözlenmektedir.

    Meme dokusunun tümüyle taranması, memenin koltukaltından göğüs kemiğine, köprücük kemiğinden memenin alt sınırına kadar tüm alanların dikkatlice hissedilerek taranması demektir. Bu amaca yönelik olarak aşağıdaki şekilde gördüğünüz gibi parmak uçlarınızı meme üzerinden kaldırmadan memenin tamamını ya daireler çizerek, ya yukarıdan aşağı-aşağıdan yukarı tarayarak ya da merkezden dışa tarayarak değerlendirebilirsiniz. Çoğu kadına yukarıdan aşağı-aşağıdan yukarı tarama daha kolay gelir. Siz de deneyerek kendiniz hangi yöntemin daha kolay geldiğini bulabilirsiniz.

    Muayeneyi yaparken parmaklarınızı yalnızca cilt üzerinde kaydırmanız bulgu vermez. Her memede her taramayı toplam üç kez hafif, orta ve şiddetlice bastırarak tekrarlayın.

    Şekil 4: Elle muayenede meme dokusu yukarıda görülen şekillerde taranabilir. Kendinize hangi usul daha rahat geliyorsa onu benimseyin.

    Karmaşık gibi gelse de usulüne uygun yaptığınız iki-üç muayene sonunda ellerinizin otomatikleştiğini göreceksiniz.

    Şekil 5: Yandaki şekilde elle muayenede memenin yukarıdan aşağı-aşağıdan yukarı taranması gösterilmiştir.

    Elinize gelenlerin anlamı nedir?

    Meme dokunuzu baş parmak ve işaret parmaklarınız arasında sıkıştırarak incelemeyi denediğinizde elinize büyükçe kitleler gelecektir. Bu "kitleler" normal meme dokunuzdur. Kendi kendine meme muayenesinde amaç bu kitleler arasında yer alan normal dışı tümöral yapıların saptanmasıdır. Meme muayenesini yukarıda anlatıldığı şekilde yaptığınızda normal meme dokusu arasındaki muhtemel normal dışı kitleleri saptama şansınız yüksektir.

    Bu ön bilgiler sonrasında artık elle muayeneye geçebilirsiniz

    Memelerin yatar pozisyonda elle değerlendirilmesi


    Memelerinizi yatar pozisyonda elle değerlendirmek için sırtüstü yatın. Sağ omzunuzun altına bir yastık veya katlanmış bir havlu yerleştirdikten sonra sağ elinizi başınızın altına koyun. Bu aşamada meme dokunuz bir yana doğru kaymamalı ortada durmalıdır.

    Şekil 6: Yatar pozisyonda elle muayenede sağ memenin değerlendirilmesi

    Daha sonra sol el parmaklarınızla memenizi yukarıda anlatıldığı şekilde tümüyle tarayın.

    Sağ memenizin değerlendirmesini tamamladıktan sonra şimdi de aynı işlemleri sol memenizde gerçekleştirin.

    Yatar pozisyonda elle muayenede kayganlığı artırmak için pudra kullanmanız faydalı olabilir.

    Memelerin ayakta elle değerlendirilmesi


    Bu muayene ideal olarak duş altındayken sabunlu elle yapılır. Zira suyun ve sabunun etkisiyle meme dokusundaki muhtemel kitleler çok daha kolay ulaşılır hale gelirler.

    Şekil 7: Memelerin ayakta elle değerlendirilmesi

    Ayakta muayenede şekilde görüldüğü gibi önce sağ elinizi ensenize yerleştirin ve yatar pozisyonda elle değerlendirmede yaptığınız işlemleri önce sağ memeniz için sonra da sol memeniz için tekrarlayın.

    Ayakta yapılan muayene özellikle üst dış kadrandaki kitlelerin daha iyi fark edilmesini sağlar. Meme kanserlerinin %60-70'i meme dokusunun en yoğun olduğu bu bölgede görülür.

    Hangi durumlarda doktorunuza haber vermelisiniz?

    Öncelikle unutmamanız gereken şudur: Memede ele gelen bir kitlenin habis olma olasılığı düşüktür. Ancak her kitle mutlaka doktor tarafından ileri incelemelerle değerlendirilmesi gerekir.

    Gözleme aşamasında bir sorun olduğunu düşündüğünüzde, sıkmayla sıvı geldiğinde ve/veya elinize kitle geldiğini fark ettiğinizde gecikmeden doktora başvurmalısınız.

    Tekrarlamakta fayda var

    Memedeki kitlelerin %80'i kadın tarafından yapılan bu aylık muayenede saptanır.
    Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum..Prof. Dr. Aziz Sancar

  10. #10
    Nartaneside - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Uzak duя huzuя veя!
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    19,824
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Mamografi (meme filmi)

    Mamografi göğsün dataylı görüntüsünün düşük dozajlı özel bir x ışını (Röntgen Işını) yardımı ile çıkarılmasıdır. Mamografide düşük dozajlı x ışını, yüksek kontrastlı ve yüksek yoğunluklu filmler ve özel olarak dizayn edilmiş röntgen cihazları kullanılır. Meme kanseri tedavisinin başarıya ulaşmasında erken teşhis çok önemlidir. Mamografi erken meme kanseri teşhisinde önemli bir rol oynar. Birleşik Devletler Gıda ve İlaç İdaresi (US Food and Drug Administration) 50 yaşın üzerindeki kadınlarda bulunan kitlelerin %85 ila %90'ının hissedilebilir büyüklüğe ulaşmasından 2 yıl kadar önce mamografi ile belirlenebileceğini tahmin etmektedir. Mamografinin yararları, potansiyel riskleri ve verdiği rahatsızlıktan çok daha fazladır.

    Mamografi göğüs içerisinde ki değişiklikleri kadının kendisi yada doktoru tarafından hissedilemeyecek haldeyken bile görüntüleyebilir. Kitlenin bulunmasının sonrasında, mamografi bunun kanser olup olmadığının belirlenmesinde kullanılabilir. Biopsi, kuşkulu dokunun alınarak labratuvar şartları altında kanser olup olmadığının belirlenmesi işlemidir. Bir anormalliğin bulunması durumunda, özel bir mamografi türü (Stereotactic Mammography) eşliğinde yada ultrasound yardımı ile yapılan biopsi teşhisinin doğrulanması amacı ile kullanılabilinir.

    Mamografinin Çeşitleri

    Kontrol ve tanı amaçlı olmak üzere mamografiler ikiye ayrılabilir.


    Kontrol amaçlı mamografi, hiç bir şikayeti olmayan kadınlarda olası meme kanserlerini erken aşamada teşhis etmek için kullanılır. Kontrol amaçlı mamografi düzenli olarak yapıldığında erken tanı olasığını arttırarak tedavinin başarıya ulaşma şansını önemli bir ölçüde arttırır. 40 yaşını aşkın her kadının yılda bir kez kontrol amaçlı mamografi yaptırması önerilmektedir. Göreceli olarak daha yüksek risk taşıdığı var sayılan kadınlar doktor önerisi ile daha erken yaşlarada bu uygulamaya başlayabilirler.


    Tanı amaçlı mamografi kitle bulunması yada göğüs akıntısı gibi göğsü ile ilgili şikayeti olan kadınlar ile kontrol amaçlı mamografisinde normal olmayan oluşumlar bulunan kadınlar için uygulanan bir yöntemdir. Tanı amaçlı mamografi daha detaylı bir işlemdir ve bu nedenle kontrol amaçlı mamografiden daha uzun zaman alır. Tanı amaçlı mamografi kuşkulu dokunun tam yerini, boyutunu belirlemek ve çevre dokuyla lenf bezlerini görüntülemek amacı ile yapılır. Tanı amaçlı bir mamografide göğüs kontrol amaçlı mamografide olduğundan daha fazla açıdan görüntülenir. Bu nedenlede tanı amaçlı mamografi kontrol amaçlı mamografiden daha pahalıdır. Daha önceden meme kanseri geçirmiş kadınlar ve göğüslerinde protez bulunan (Slikon vb.) kadınlar tanı mamografisi yaptırırken daha fazla açıdan görüntülenmelidirler.


    Mamografi Nasıl Yapılır?

    Mamografi çekilirken, uzman hastayı gerekli konuma getirerek her bir göğsü ayrı ayrı görüntüler. Her göğsün çekiminde, göğüs fotgrafik bir filmin üstüne dikkatlice konumlandırılır ve nazikçe iki levha arasında bastırılır. Bu levhalar genellikle şeffaf cam elyafından yada başka şeffaf plastiklerden yapılmışlardır. Bu sıkıştırma göğsün düzleşmesine neden olur, bu da en fazla dokunun görüntülenmesini ve incelenmesini olası kılar.

    Bazı mamografi merkezlerinde, uzmalar mamografi öncesi göğüs derisi üzerine yapışkan yer belirleyiciler koyabilirler. Bu işaretlemenin amacı, yaralar gibi kanser ile ilişiği olmayan ancak yanlış değerlendirmelere yol verebilecek oluşumları belirlemek olabileceği gibi, mamografi yapılmasına neden olan bulunmuş kitle gibi potansiyel alanları işaretlemek te olabilir. Bazı mamografi merkezlerinde, herzaman göğüs ucuna konan bir işaretleyici konulur ve radyolojistler bu işaretleyiciyi bulgularının yerlerini belirlemek amacı ile kullanırlar.

    Mamogram çekilirken, bir x ışını kaynağı çalıştırılır ve oluşan x ışınları sıkıştırılmış olan göğsün üzerinden geçerek, göğsün altındaki fotoğraf filmi kartuşuna ulaşırlar. Film kartuşu içinde bulunan özel bir fosfor tabakası, üzerine düşen x ışınları oranında parlar ve bu parlaklık fotoğraf filmi tarafından kaydedilir. X ışınları farklı yoğunluktaki ve tipteki dokulardan farklı oranlarda geçtiği için, göğsün iç yapısı görüntülenmiş olur. Bu iki aşamalı görüntüleme yöntemi, duyarlılığı yüksek fotoğraf filmleri ve özel x ışınları kullanılarak yapıldığı için göğsün çok detaylı görüntüsünü olası olan en az radyasyon miktarı ile üretir. Mamografi filminin işlenmesi normal fotoğraf filminin işlenmesinden pek farklı değildir. İşlenmiş mamografi filmleri radyolojistler tarafından değerlendirilirler. Radyologlar değerlendirmelerinde her iki göğsün mamografını ve yeni mamogramları eskileri ile karşılaştırırlar. Değerlendirmede radyologlar gölgelere ve göğüs dokusu yoğunluğunun dağılımına bakarlar.

    Mamogram parmak izi gibidir, kadından kadına oldukça fazla farklılık gösterir aslında hiç bir mamogram diğer bir mamgrama benzemez. Bu nedenle, kontrollere giderken daha önceki kontrollerin yanlızca raporlarını değil bu kontrollerde çekilmiş mamogram filmlerininde götürülmesi büyük önem taşır. Daha önce çekilmiş mamogramlar ile yeni çekilen arasındaki küçük farklar kansere erken aşamada tanı konmasını sağlayabilir.

    Göğüsler yağ, lif dokusu ve salgı bezlerinden oluşmuşlardır. İyi huylu ve kanser olan lezyonlarda dahil olmak üzre, göğüs kitleleri mamogram filmi üzerinde beyaz bölgeler olarak görünürler. Yağ mamogram filmi üzerinde siyah olarak olarak görünür. Bunun dışında ki herşey (salgı bezleri, bağ dokusu, tümörler, mikrokalsifikasyon gibi diğer önemli anormaliteler) mamogram filmi üzerinde değişik düzeyde beyaz olarak görünür.

    Mamografi Yapılırken Göğsün Sıkıştırılması

    Mamografi çekilirken maximum oranda dokunun görüntülenebilmesi için göğsün bir miktar sıkıştırılarak yassılaştırılması gerekir. Göğsün sıkıştırılması bir miktar rahatsızlık yaratsa da, bu yanlız ca mamografinin çekilmesi için gerekli olan kısa bir süre içinde sona erecektir. Mamografi çekilirken sert bir sıkıştırılma ve basınç hissedebilirsiniz ama bu size acı verecek düzeyde olmamalıdır. Eğer acı duyarsanız, mamografi teknisyenini durumdan haberdar etmelisiniz. Göğsün mamografi çekilirken sıkıştırılmasının nedenleri arasında;


    Göğsün sıkıştırılarak daha az miktarda dokunun üst üste gelmesini önlemek ve dolayısı ile göğsün anatomisi ve olası anormalliklerin daha iyi görüntülenebilmesini sağlamak. Örneğin, yetersiz oranda yapılan sıkıştırma mikrokalsifikasyonların kötü görüntülenmesine yol açar, mikrokalsifikasyonlar minik kalsiyum birikmeleridir ve genellik le meme kanserinin erken işaretlerindendir.


    Normal de yanlızca gölge olarak görünecek olan bölgelerin üst üste gelerek, şüpheli bir görüntü oluşturması.


    Daha ince bir duku incelenecek olduğu için daha az oranda x-ışınına gereksinim olması.


    Göğsün hareket etmesine engel olarak, net olmayan görüntüler alınmasına engel olmak.


    X-ışının kalın doku içinde dağılarak, görüntü kalitesini düşürmesine engel olmak.


    Mamografi Yapılırken Alınan Görüntüler

    Kontrol amaçlı mamografi yapılırken, göğüsler birer birer görüntülenir. Bu işlem sırasında;

    Tipik olarak yukarıdan (cranial-caudal görüntü, CC)

    ve, bir açıyla, eğimli olarak (mediolateral-oblique, MLO)


    görüntü alınır.



    Tanı amaçlı yapılan mamografide de göğüsler birer birer görüntülenir. Bu işlem sırasında kontrol amaçlı mamografide alınan görüntülere ek olarak, problem ile ilintili ek görüntüler alınır. Bunlar arasında;


    Dışarıdan içeriye doğru yandan alınan Lateromedial (LM) görüntüsü

    Göğsün ortasından dışarıya doğru alınan Mediolateral (ML) görüntüsü

    Büyütülerek yukarıdan alınan CC görüntüsü

    Problem görülen alan sıkıştırılarak alınan görüntüler


    vardır. Bunlara ek olarak bazen, her iki göğsün iç kısmını görüntülemek amacıyla alınan "vadi görüntüsü" alınır. Bu görüntü alınırken her iki göğüste görüntüleme yerine konur ve aralarındaki bölge ile içe bakan kısımları görüntülenir.

    Bu görüntüler de normal olmayan yoğunlukta dokular saptandığında, daha detaylı görüntüleme işlemlerine baş vurulur.
    Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum..Prof. Dr. Aziz Sancar

Sayfa 1 Toplam 3 Sayfadan 123 SonuncuSonuncu

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. Meme Kanserinde Yeni Teknikler, Meme Kanseri Tedavisi Nelerdir?
    Konu Sahibi Nartaneside Forum Genel Bilgiler
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 24.Aralık.2017, 12:26
  2. Cevap: 0
    Son Mesaj : 24.Kasım.2017, 15:16
  3. Gebelikte meme bakımı
    Konu Sahibi aRZuU Forum Erkek ve Kadın Hastalıkları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 16.Şubat.2014, 14:11
  4. Meme Kanserinden Korunun
    Konu Sahibi aRZuU Forum Erkek ve Kadın Hastalıkları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 12.Şubat.2014, 19:10
  5. Meme Kanserine Darbe
    Konu Sahibi CeMo Forum Erkek ve Kadın Hastalıkları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 05.Şubat.2014, 13:42

Bu Konu için Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
gaziantep escort bayan gaziantep escort sesli sohbet seks hikaye onwin venüsbet giriş tipobet365 sahabet karabük escort ordu escort kars escort kocaeli escort izmit escort edirne escort ısparta escort karabük escort manisa escort adana escort
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara çankaya escort kızılay escort kızılay escort ankara eskort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort kayseri escort istanbul escort avrupa yakası escort çapa escort şirinevler escort avcılar escort beylikdüzü escort