Cin ve şeytan çarpmasının bariz belirtisi, kişinin hareketlerinde gözle görülür bir bozulma ve rahat yürüyememesi gelir. Adımlarında ve konuşmalarında dengesizlik olur. Söyleyeceklerini birbirine bağlamada güçlük çeker. Sözlerinin arasında mantıklı bir anlam ilişkisi kuramaz. Çarpılma, insanın yapmak istediği ya da düşündüğü bir hususu sağlıklı bir şekilde idrak edememesidir. Bunların bazıları başka hastalıklarla benzer belirtiler gösterebileceği gibi bazıları da kendine özgü çok farklı belirtiler gösterir. Cinlerin insanları çarparak sara nöbetine sokmaları, çoğunlukla öfke ve cezalandırma gayesiyle olur. İnsanlardan bazıları cinlere eziyet edebilir ya da cinler, onların kasten eziyet ettiklerini düşünürler. Kişi, farkında olmadan cinlerin üzerine küçük su dökebilir ya da kaynar su boşaltabilir. Ya da farkında olmadan cini öldürebilir. Bu da bilmeden cinin bulunduğu yere ağır eşya koymak, taş koymak ya da yüksekten düşmek gibi nedenlerle olur. Özellikle kırlarda deliklere tuvalet yapmamak, özellikle tuvalete, hamama ve benzeri yerlere girerken besmele çekmek, yılan, akrep, siyah kedi ve köpeğe zarar vermemek gerekir. Yılan, akrep, siyah köpek öldürülebilir; ancak yaralı bırakılmamalıdır. Büyüklerimiz, bu tür olayların yaşandığını bildikleri için çöplük kenarından geçerken, açığa tuvalet yaparken, sıcak kül ve sıcak su dökerken "Destur" denmesini hep tembih ederlerdi.

YAŞANMIŞ BİR ÖRNEK

Şeyh Ebu Bekir Cabir'in anlattığı yaşanmış bir olay:



“Şadiye isminde bir ablam vardı. Çocukluğumuzda bir gün evin alt tarafından çatıya, ucunda sepet takılı iple eşya taşıyorduk. Sepeti yukarıya çekerken ablam da çekmek istedi. Fakat ağırlığına dayanamayıp çatıdan düştü. Düştüğü yerde bir cin bulunuyormuş. Cinin canı yanmış. Cin, ablamdan intikam almaya başladı. Her hafta 2-3 kez uykuda geliyor ve onun boğazını sıkıyordu. Zavallı ablam bu acıya dayanamayıp havalara zıplıyordu. Cin, ancak ölü gibi nefessiz kaldığında bırakıyordu. Bir keresinde ablamın ağzından bu işkenceyi ablamın canını yaktığı için yaptığını söylüyordu. Cin sadece uykuda geliyordu. Yıllar geçiyor ve cin ablamın yakasını bir turlu bırakmıyordu. Zavallı ablam, bu acıları yaşayarak 10 yıl sonra yine cinin boğazını daha fazla sıkmasıyla çırpınarak son nefesini verdi. Bu olayı bizzat gözlerimle görerek yaşadım.”


CİNİN GELİŞİ NASIL ANLAŞILIR?

Cin eğer hastanın içinde ise şu alametler zuhur eder: Cin bağırmaya başlar, sızlanır, çığlık atar, acı çeker ve kişinin ağzından konuşur. Hasta sağa-sola sert bir şekilde bakmaya başlar ya da ellerini gözlerine kapatır. Bakışları donar ya da şiddetli bir şekilde açıp-kapar. Vücudu titremeye başlar, sağa sola döner. Hasta bayılır ve cin hastanın dilinden konuşur. Bazen de cin adını söyler.

CİNİN ÇIKIŞINDA GÖZETİLMESİ GEREKENLER NELERDİR?

Cin el ya da ayak parmağından, ağızdan ya da burundan çıkmalıdır. Göz, karın ve benzeri noktalardan çıkmasına izin verilmez. Bedenden çıkmadan önce "Esselamu Aleykum" demesi talep edilir. Hasta okunan ayetlerden etkilenir, sağa sola titrerse cinin hala bedende olduğu bilinmelidir.

CİN BEDENDEN ÇIKMAKTA DİRETİRSE NE YAPMALIDIR?

Ayetel Kursi, Yasin Suresi, Saffat Suresi, Duhan Suresi, Cin Suresi, Humeze Suresi, A'la Suresi, Kafirun Suresi, gibi cinleri rahatsız ettiği bilinen Kurân Sureleri okunur.