Sakarya Savaşı'ndan sonra tereddütleri ortadan kalkan Fransa, iktisadi ve kültürel konularda ayrıcalık isteklerinden de vazgeçerek, 20 Ekim 1921'de Ankara'da bir Antlaşma imzalamıştır. Bu Antlaşma ile Türkiye - Fransa arasında silahlı çatışma son buluyor, güney sınırımız da tespit ediliyordu.
Moskova Antlaşması ile doğu meselesini çözüldüğü gibi, Ankara Antlaşmasıyla da güney meselesi çözülmüş oluyordu. Bu Antlaşma, silah, cephane ve malzeme sağlanması yolunda güney sınırımızdan yararlanma imkanı verdiği gibi, batıda Yunan saldırısına rahatlıkla karşı koymak fırsatını da veriyordu.
Ankara Antlaşması ile, iki devlet arasında savaş hali sona ermiştir. İki devlet arasında bütün esirlerin değişimi yapılacaktır. Boşaltılan topraklarda genel af ilan edilecektir. İskenderun bölgesinde özel bir yönetim (idari rejim) uygulanacaktır. Türk ırkından olan bu bölgenin sakinleri, kültürlerinin gelişmesi için her türlü kolaylıktan yararlanacaklardır. Türkçe resmi dil olacaktır.
Antlaşmada, Türkiye ile Suriye arasında yeni bir sınır belirlenmekteydi. Bu sınırla, Kilikya bölgesinin önemli bir bölümü ve Bağdat demiryolunun büyük bir kısmı Türkiye sınırları içinde kalmaktaydı. Sınır, İskenderun Körfezi üzerinden Payas mevkiinin hemen güneyinden başlayarak, Meydanı Ekber'e kadar uzamaktaydı. Suriye ile aramızda çizilen bu sınır, Lozan Barış Antlaşması ile sadece teyit edilmiştir.
Ankara Antlaşması ile, I.Dünya Savaşı'nın galiplerinden biri, Misak-ı Milli'yi tanımış ve Ankara Hükümeti ile Fransa arasında olumlu ilişkiler başlatılmış oluyordu.