1. Dünya Savaşı yenilgisi, Osmanlı İmparatorluğuna pahalıya mal olmuştu. Ordu mevcudu 50.000'e indirilmiş, silahları da elinden alınmıştı. 1920 yılında, Türk Kara Kuvvetleri'nin mevcudu, sekiz kolordu halinde yirmi piyade tümeninden ibaretti. Ayrıca bir süvari tümeni ile iki süvari grubu ve bir süvari tugayı mevcuttu. Bu kuvvetler, o günkü durum gereği, üç cepheye ve bu cephe komutanlıkları dışında bazı bağımsız kolordulara ayrılmıştı.

1 Ağustos 1922'de, Büyük Taarruz'dan önce, Batı Cephesi Kuvvetleri iki ordu halinde kuruldu. Bunun dışında Doğuda 15. Kolordu ile Güneydoğuda askeri birlikler mevcuttu. Büyük Zaferin kazanılmasından ve Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasından sonra, Türk Kara Kuvvetleri yeniden düzenlenmiştir. İlk kuruluş, ikişer tümenli dokuz kolordu ile üç süvari tümeninden ve bir çok müstahkem mevkiden oluşan kuvvetlerle, üç ordu halinde idi.

Milli Mücadeleden sonra en önemli sorun, Kara Kuvvetlerimizi teknik bakımdan güçlendirmek, eğitim, harekat ve istihbarat konularında hizmet görecek, nitelikli kuruluşlar haline getirmekti. 1927'de Renault tanklarının alınması ile kurulan motorize birlikler, daha sonraki yıllarda da çağın ihtiyacına cevap verecek duruma getirilmiştir.