Türk Havacılığının Doğuşu

Batılı ülkelerden kısa süre sonra 1909 yılında İstanbul semalarında da uçaklar uçmaya başlamıştı. Osmanlı Devleti havacılık alanında yaşanan gelişmeleri yakından takip etmiş ve birçok ülkeden önce havacılığı ordu teşkilatına dahil etmiştir. Bunun ne kadar zor şartlarda gerçekleştiğini ve Türk havacılığının nasıl bir idealist çizgi ile çağının şartlarıyla rekabete hazırlandığını anlamak için dönemin şartlarını bakmak gerekir. Uçakların uçmaya başladığı ilk yıllarda da öne çıkan en önemli risk, birgün uçakların kontrol edilemeyip ülkelerin derinliklerine gelmeleri halinde ne gibi tedbirlerin alınacağı hususuydu. Öngörülü ordular bu durumdan endişe duymuşlar ve kısa sürede havacılığı ordularının bir parçası haline getirmişlerdir. Her ne kadar 150 yıllık bir balon kültürü varsa da; uçak, sürat ve kontrolünün zor olacağı ayırt ediciliği ile gücünü ortaya koymuştur. Kısa sürede Avrupa’da ve Amerika’da havacılık alanında önemli gelişmeler olmuş, Avrupa’da onlarca uçak fabrikası kurulmuştur. 20 Aralık 1909 tarihinde kurulan Osmanlı askeri komisyonu, Osmanlı İmparatorluğunun da bu yeni gelişmelerden uzak durmamasını önermiştir. 1910 yılı Türk havacılık tarihinde oldukça önemlidir. Türk Havacılığının kurulmasına yönelik zihinsel hazırlıklar yoğun olarak bu yıl içinde şekillenmiştir. 1910 yılında Trakya Karıştıran Mevkiinde yapılan tatbikat, Mustafa Kemal’in de aralarında bulunduğu Osmanlı Gözlemci Heyeti’nin katıldığı Picardie Manevraları havacılığın gerekliliğini bir kere daha ortaya koymuştur. Dönemin Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa havacılığın yakın zamanda önemli hale geleceğini öngörmüş, havacılıktaki gelişmelere yakinen ilgi göstermiş ve bir takım seri kararlar almıştır.

Hava Okulu Kurulması

Havacılıkla ilgilenmesi için Mahmut Şevket Paşa tarafından, görevlendirilen ve takiben Tayyare Komisyonu Başkanı olan Yb.Süreyya Bey, yurtdışı pilotaj eğitiminin oldukça pahalı olduğunu ve sonuçta birkaç pilottan başka kazancı olmadığını görür. Pilot yetiştirildiğine göre, her halukarda uçak almak gerekeceğinden, öncelikle bir hava okulunun kurulmasına ihtiyaç olduğunu değerlendirmiştir. Karar vericilere, bir Hava Okulu ve Havacılık Merkezi kurulmasını önermiş ve önerisi kabul edilmiştir. Mahmut Şevket Paşa; Hava Okulunun Üsküdar tarafında kurulmasını arzu ediyordu. Ancak en uygun yer olarak Yeşilköy belirlenmiştir. Yeşilköy’ün seçilmesinde; rüzgarın esiş yönü, arazinin durumu ve demiryoluna yakınlığı belirleyici olmuştur. Okulun açılması ile burada pilot, takip eden dönemde rasıt ve makinist yetiştirilmeye başlanmıştır. Personel, malzeme ve techizatın tamamlanması ile öncelikle ordulara, takiben kolordulara birer tayyare bölüğü verilmesi hedeflenmiştir. Yeşilköy Hava Okulu 3 Temmuz 1912’de resmen faaliyete başlamıştır. Okul Müdürlüğü; Komutan ve yazıcı onbaşı dâhil 24 kadroya sahipti. Planlamaya göre her yıl 3 devre kurs açılacak ve her devrede 15-20 pilot yetiştirilecekti. Ortalama yıllık 50 pilotun yetişmesi hedeflenmiştir.

Osmanlı Devleti’nin Son Savaşlarında Hava Okulu


1Okul açıldığı zaman Trablusgarp Savaşı devam etmekteydi. Şüphesiz, İtalyanların 28 uçak ve 4 balon kullandığı Trablusgarp Savaşı’nda, uçaklar Osmanlı için de hayati öneme haizdir. Balkan Savaşlarının ilk safhasında görev alan yabancı personelden beklenen performans elde edilemediğinden, savaşın ikinci safhasında; Türk havacılar görev yapmaya başlamıştır. Bu safhada; düşman cephesi üzerinde bomba bırakma ve keşif yapma gibi önemli görevler icra etmişlerdir. Balkan Savaşları sonrasında bu yıl 100’üncü yılını kutladığımız “İstanbul Kahire-Seferi” olarak tanımlanan “kıtalararası hava seferi” her zorluğa rağmen karalılıkla tamamlanmıştır. Hemen sonrasında havacılığın kendini toparlamasına imkân bulamadan Birinci Dünya Savaşı çıkmıştır. 3 Aralık 1914’de Hava Okulu’nda; 31 subay ile 417 astsubay, sanatkâr ve er görev yapmaktadır. Alman Bnb. Serno, Osmanlı havacılığının en yetkili sorumlusu olarak 3 Şubat 1915’de İstanbul’da göreve başlar. Serno 4 yıl bu görevini sürdürmüştür. 1916 yılında Yeşilköy Hava Okulu eğitiminde en önemli yenilik, çift kişilik eğitim uçakların gelmiş olmasıydı. Yeşilköy Hava Okulu, Onarım ve Üretim Merkezi olarak da yapılanmasına rağmen yetersiz kalmaktaydı. Birliklere uçakların karadan gönderilmesi, bu yetersizliğin sonuçlarındandı. Hava Okulu pilot yetiştirme dışında; birliklere gönderilecek hava birliklerinin teşkili, hazırlanması, imalat, onarım, merkezi depolama ve dağıtım görevleri de yaptığından, 12 Ekim 1916’da “Tayyare İstasyonu” haline getirilmiştir.

Mütareke Dönemi Havacılık


Yeşilköy Hava İstasyonu, İtilaf güçlerince işgal edilmiş ve arşiv belgelerinde de açıkça belirtildiği üzere, hava kuvvetlerine ait malzemeler yağmalanmış veya gasp edilmiştir. Burası 1 Mart 1919’da İngilizlerin boşaltma talebi karşısında zor şartlarda boşaltılmış ve havacılar Maltepe’ye taşınmıştır.

Milli Mücadele Yıllarında Hava Okulu


Ankara yönetimi; 13 Haziran 1920’de; Harbiye Dairesine bağlı bir Hava Kuvvetleri Şubesi ile tayyare bölükleri teşkil ederken, Eskişehir’de ise “Hava Okulu” kurmuştur. Milli Mücadele yıllarında Hava Kuvvetleri teşkilat yapısının değişimi, Hava Okulunu da etkilemiştir. Hava Okulu; Fransızların Adana’yı boşaltması ile Adana’ya, takiben Konya’ya taşınırken, 8 Ağustos 1922 tarihinde yeniden Adana’ya taşınmıştır. İzmir’in kurtarılması ile 17 Eylül 1922 tarihli emirle Hava Okulu İzmir’e taşınmıştır.

Atatürk Döneminde Hava Okulu


Cumhuriyetin ilanı sonrasında, Türkiye yeniden yapılandırılırken havacılık da ayrı ve mühim bir başlık olarak her zaman gündemde olmuştur. Atatürk, yapmış olduğu bir değerlendirmede; havanın yalnız nefes almak için değil, havada egemenlik kurmak için önemli olduğunu söylemiştir. 1925 yılında tayyare bölükleri Eskişehir’e intikal ederken, Hava Okulu da 1925’de Eskişehir’de yeniden teşkilandırılmıştır. 1929 yılında pilotluk eğitimi, kurs olmaktan çıkarılarak 2 yıl eğitim veren bir okula dönüştürülmüştür. Birinci sınıfta; nazari bilgiler, ikinci sınıfta ise uygulamalı uçuş eğitimi verilmekteydi. 1930’lu yıllarda bir pilotun harbe hazır hale gelmesi için lise sonrası aldığı eğitim süresi 6 yıldır. Bu süreç kıtalarda 6 ay görevle başlar, Harp okulu eğitimi, kıt’a stajı, diğer eğitimleri takiben hava okulunda verilen rasıt ve pilotaj eğitimi ile tamamlanırdı.

İkinci Dünya Savaşı ve Sonrasında Hava Okulu


İkinci Dünya Savaşı yıllarında hava gücüne tüm dünyada büyük önem verilmeye başlanmış ve hava gücü savaşlarda en etkili unsur haline gelmiştir. Bu süreçte, Türk askeri havacılığı da gelişmesini sürdürmüş ve müstakil bir hava kuvvetinin gerekliliği gündeme gelmiştir. Takiben, 1940’da hava subayları ilk defa generallliğe terfii ederken, Hava Kuvvetleri Komutanlığı 31 Ocak 1944 tarihinde müstakil bir kuvvet olarak yapılandırılmış Tümgeneral Zeki DOĞAN ilk komutan olarak yüksek tastikten geçmiştir. Havacılıkla ilgili birimleri bünyesinde toplamıştır. Bu kapsamda muharip birlikler yeniden yapılandırılmış, hava alaylarının sancakları verilmiş ve modernize edilmeye başlanmıştır. 1945’de; 1’inci Hv.Kv. Komutanı Tümgeneral Muzaffer GÖKSENİN hazırladığı raporda; bir Hava Harp Okulu kurulmasını öneriyordu. Takiben, 1948 yılında Bnb. Burhan GÖKSEL’e Hava Harp Okulunun kurulması görevi verilmiştir.

Hava Okulunun Hava Harp Okuluna Dönüşümü


Hava Harp Okulu 1 Ekim 1951 tarihinde Hava kuvvetlerinin önem verdiği ve büyük hazırlıklar sonucu icra edilen anlamlı bir törenle açılmıştır. Hava Harp Okulu, 2 yıl süreli eğitim verecek ve diğer Harp Okullarındaki standarda göre faaliyet gösterecekti. 30 Ağustos 1953 tarihinde 56 Asteğmen, kuvvetin kendi imkânları ile yetiştirdiği ilk hava subayları olarak Hava Kuvvetleri saflarına katılmıştır. 30 Ağustos 1953 tarihinde Hava Harp Okulu sancağı Cumhurbaşkanı adına, Hv.K.K. Vekili Korgeneral Fevzi UÇANER tarafından okul komutanına teslim edilmiştir. Hava Harp Okulu Eskişehir’de, 1’inci Hava Kuvveti bünyesine sığınmış bir haldeydi. Binalar ve ortam eğitim için yetersizdi. Yeterli öğretim görevlisi bulmak sorun oluyordu. Jet uçaklarının sesi eğitim için gerekli olan sükûnet ve sessizliğe müsaade etmiyordu. Bububla birlikte Eskişehir dönemi, uçuş okulundan akademik hava harp okuluna geçiş olmuştur. 1 Eylül 1954’de okulun yeni kadro ve teşkilatı kabul edilmiş ve 17 Eylül günü Hava Harp Okulu İzmir’e taşınmaya başlamıştır. Bu tarih 17 Eylül 1922’de İzmir’de toplanma emrinin yıldönümü olması sebebiyle ayrıca anlamlıdır.

Hava Okulunun İzmir Dönemi


Hava Harp Okulunun İzmir’de taşınmış olduğu yerde, İkinci Dünya Savaşı’nda deniz uçakları için yapılmış biri beton, diğeri saç iki büyük hangar ile tek katlı 3 küçük bina bulunmaktaydı. Bu yapılar Hava Kuvvetleri tarafından depo olarak kullanılmaktaydı. Harp Okulu, 14 Ekim 1954 tarihinden itibaren İzmir’de eğitime başlamıştır. Okulun İzmir’e taşınması ile birlikte harbiyeli sayısı artırılmıştır. 68 olan Harbiyeli sayısı 136’ya yükseltilirken, ihtiyacı karşılamak üzere mevcut binalara yeni sac barakalar eklenmiştir. 1959 yılına gelindiğinde ise; 18 dershaneli, ofisleri ve öğrenci gazinosu olan 5 katlı bir bina tamamlanmış. 650 Hava Harbiyeliye hizmet veren; yatakhane, yemekhane ve revir hizmete girmiştir. İzmir’de üniversiteler ile ilişkiler geliştirilmiş, ortak faaliyetler yapılmış, sosyal branşlar ile yüzme, kaçma-kurtulma gibi spor branşları oluşturulmuştur.. 1955’de ilk defa bayan öğrenci öğrenim görmeye hak kazanmıştır. Yine aynı yıl 2 Libyalı öğrenci, Hava Harp Okulunda öğrenim görmeye başlamıştır.

Hava Harp Okulunun İstanbul’a Taşınması ve Eğitimde Dönüşüm


Hava Harp Okulu, İzmir’de birçok bakımdan güçlüklerle karşılaşmaktaydı. Öncelikle akademik olarak desteklenmesi gerekiyordu. İstanbul’da Harp Akademilerinin ve birçok köklü üniversitenin varlığı, İstanbul’un havacılığın doğduğu mekân olması ve Yeşilyurt’da inşaatı bitmek üzere olan Hava Lisesi yerleşkesinin sağlayacağı kolaylıklar taşınma düşüncesine güç katmıştır. Okulun şimdi bulunduğu alana taşınması 21 Temmuz 1967’de tamamlanmış, 31 Ağustos 1967 tarihinde Cumhurbaşkanı Cevdet SUNAY’ın katıldığı bir törenle resmen açılmıştır. 1962 yılında Yarbay Refik IŞITMAN başkanlığında HHA Akademisi öğrencileri ve akademisyenlerin de yer aldığı bir grup; “Hava Harp Okulu Reorganizasyonuna Ait Etüt” çalışması yapmıştır. Çalışma ile Harbiyelilerin; kuvvetli karakter, şuurlu disiplin, sağlam bilgi ve yüksek beden kabiliyeti ile techiz edilmeleri için; genel kültür, askerlik ve mesleki yönden yeterli hale getirilmeleri hedeflenmiştir.. Bu çalışmalar, Hava Harp Okulunun geliştirilmesine yönelik olarak yapılmış olmasına rağmen, takiben Deniz ve Kara Harp Okullarının iyileştirilmesine yönelik çalışmayla birleştirilmiş ve Yüksek Askeri Şura’da sunularak onay alınmıştır. Bu çalışmayla, harp okullarında eğitim süresinin 3 yıla yayılması kararı alınmıştır.. Kanuni düzenlemeye kadar, konunun Bakanlar Kurulu kararı ile işleme alınması daha süratli ve pratik bir çözüm olarak görülmüştür. Harp Okullarında verilen eğitimin dönemin standartlarına göre yapılandırılmasında, havacıların başlatmış olduğu bu çalışma temel teşkil etmiştir. Genelkurmay Başkanlığı; 24 Nisan 1970 tarihli direktifi ile Harp Okullarının 3 yıllık eğitim yapacak şekilde programlarını hazırlamaları emrini vermiştir. Buna göre Hava Harp Okulu’nda verilen eğitim konu kapsamları, bir hava subayının görevini yapabileceği; taktik, teknik, idari ve her türlü göreve uyum sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. 1972 yılında ilk defa 3 yıllık sisteme göre eğitim-öğretim yapan Hava Harbiyeliler, teğmen rütbesi ile mezun olmuşlardır. Harp Okullarının eğitim seviyesini daha ileri seviyelere yükseltmek ve çağın gereklerine göre yeniden yapılandırmak amacıyla başlatılan çalışmada önemli sonuçlar alınmıştır. 4 Ağustos 1971 tarih ve 1462 Sayılı Kanun, Genelkurmay Başkanlığına eğitim süresini 4 yıla çıkarma imkânı vermişti. Bu yetkiye dayanılarak, 1974-1975 Eğitim-Öğretim yılından itibaren 4 yıllık eğitimin uygulanması kararı verilmiştir. Bu gelişmelere bağlı olarak, Hava Harp Okulunda akademik alanda yapılan büyük değişim altyapıda da sürdürülmüş ve 1979 yılında modern spor tesisleri, yüzme havuzu ile Yeni Alay Binası hizmete girmiştir. 1983 yılında; 2. ve 3’üncü sınıflara T-41D uçakları ile “Uçuş Eğitimi” verilmeye başlanmıştır.

Hava Okulu’nda Mühendislik Eğitimine Geçiş


1990 yılında;”seçtikleri bilim dallarına göre, müfredat programlarının incelenerek, harp okulu eğitimini lisansüstü eğitim için herhangi bir üniversiteden lisans tamamlama eğitimine ihtiyaç duymayacak şekilde yeniden düzenlenmesi” yönünde çalışma başlatılmıştır. TBMM’ye kanun teklifi verilmiş ve uzun süre yasalaşması mümkün olmamıştır. Yeni program 1991 yılından itibaren uygulanmaya başlamıştır. Uygulama başlamış olmasına rağmen, kanun teklifinin henüz Meclis’ten geçmemesi, tartışmalı ve tereddütlü bir durumu ortaya çıkarmıştır. Hava Harp Okulu, 11 Mayıs 2000 tarihinde kabul edilen 4566 Sayılı Kanunla ile lisans seviyesinde eğitim veren bir statüye kavuşturulmuş ve diğer lisans seviyesi eğitim veren üniversitelerle arasında eşitlik sağlanmıştır. Öğretim başkanlığı dekanlık olarak yeniden yapılandırılmış, mezunlara mühendislik diplomaları verilmeye başlanmıştır. 4566 sayılı Harp Okulları kanunun sonucu olarak, 2001-2002 yılında Havacılık ve Uzay Teknolojileri Enstitüsü Müdürlüğü (HUTEN) faaliyete geçirilmiştir. Hava Harp Okulu 31 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 669 sayılı KHK ile Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde kurulan Milli Savunma Üniversitesi'ne bağlanmıştır.

Sonuç


Hava Harp Okulunun, mevcut durumuna gelmesine kadar olan süreç, uzun ve yoğun bir mücadele sonucunda gerçekleşmiştir. Hava Okulu geçmişi ile birlikte 102 yıl, Hava Harp Okulu’nun açılışı sonrası esas alındığında 63 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Bu süre içerisinde; ilk 55 yılda 7 farklı yerde faaliyet gösteren okul, son 47 yıldır şimdi bulunduğu alanda eğitim-öğretim faaliyetini yürütmektedir. Kuruluşundan günümüze 16.000 civarında mezun veren Hava Harp Okulu, sürekli bir değişim ve yükseliş yaşamıştır. Hava Harp Okulu tarihi sürecinde aynı zamanda kadınların da erkeklerle birlikte askerlik mesleğini yapabileceğini gösterme fırsatı bulduğu bir ortam olmuştur. Hava Harp Okulu akademik ve askeri eğitimi ile kuruluşundan günümüze gelişimini ürekli artırmıştır. Asker öğretim görevlilerinden oluşan 1 profesör, 6 doçent, 13 yardımcı doçent, 3 doktoralı subay personeli, her dönem ortalama 45-50 civarında üniversitelerden ders veren öğretim üyesi ile eğitim vermektedir. Bilimsel faaliyet kapsamında; ulusal ve uluslararası Konferans ve paneller, sempozyumlar, Bilim Şenliği ve Proje Yarışmaları düzenlenmektedir. Son yıllarda bilimsel alanda yapılan çalışmalarda dikkate değer bir artış olmuştur. Tübitak Projeleri, ERAMUS Hareketliliği artarak devam etmektedir. Son bir yılda ulusal ve uluslararası 72 makale ve bildiri hazırlanmış, bir kitap basımı gerçekleştirilmiştir. Geleceğin belirsizliklerle dolu harekât ortamında dış tehditlere karşı, harekât alanına ilk giren ve en son çekilen kuvvet olan hava kuvvetlerinin lider ile komutanları burada yetişmeye devam edecektir. Geçmiş 100 yılını özetlemeye çalıştığımız bu kurum, şu ana kadar milletine karşı görevini lâyıkı ile yapmış ve yapmaya devam edecektir.