Oscar töreninde Türkler yok, mönüde kebap var: Gurur mu duyalım?
Merakla beklenen 4 Mart'taki Oscar töreninin yemeklerini hazırlayacak dünyaca ünlü şef Wolfgang Puck, mönüsüne üç farklı Türk lezzeti eklemiş: Adana kebap, içli köfte ve kabak tatlısı... Gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanan bu haberin özeti: Ağlanacak halimize gülüyoruz!
Her yılın kasım-aralık aylarında tüm dünyada başlayan Oscar heyecanı, yenilgilere doyamayan ülkemizin sinema sektöründe de hissediliyor. Hangi film gönderilecek? Hangi film gönderilmeli?
'Aday adayı'olmaktan çıkıp
'aday' olmayı başarabilir miyiz?
Ve her sene, sinema sayfalarından Türkiye'ye, olağanüstü bir umut dalgası yayılıyor:
"O SENE BU SENE Mİ?" soruları gazete sütunlarında başlıyor,
"Ay galiba Oscar'ı alıyoruz" çocuksuluğu Twitter'a kayıyor, Oscar'a gönderilen film izlenme rekorları kırıyor vs.
Uluslararası lobiye ihtiyaç duyulan her türlü yarışmayı, maçı, rekabeti aşırı ciddiye alan Türk insanı, Oscar'ı da masum bir 'film yarışı' zannediyor. Sanki hakikaten
'en iyi' olan film Oscar'ı alıyormuş gibi... Sanki hakikaten
'en iyi şarkı' Eurovision'u kazanıyormuş gibi... Arkadaşlar, öyle bir şey yok.
19 yıl boyunca Oscar ödül törenlerini Los Angeles’te izleyen gazeteci Reha Erus, bakın ne diyor:
"Oscar'a gönderilen 'aday adayı' filmleri jüri üyeleri oturup izlemez. Güvendikleri danışmanlara izlettirirler. Bu bakımdan filmin ön tanıtımı çok ama çok önemlidir. Önce Amerika'da yerel lobi faaliyetlerine girmek gerekir. Oscar’ı kazanan yabancı filmler o heykelciğe ulaşmak için tanıtıma büyük paralar harcıyorlar. Yapıtlarını, doğru yönlendirici danışmanlık şirketlerine emanet ediyorlar."
Amerika'daki yerel lobi faaliyetlerine, yönlendirici danışmanlık şirketlerine, tanıtımlara para harcayacak kadar zengin ve güçlü bir yapım şirketi yok Türkiye'de. Dolayısıyla Oscar kazanmak Türkiye için çok uzak bir hayal...
Her yıl büyük umutlarla 'aday adayı' olarak gönderdiğimiz filmin gittiği gibi geri gelmesine alışmalıyız. Her seferinde gururu kırılan Türk insanının ve sinema sektörünün hali beni çok üzüyor. Neye bu kadar güveniyordunuz da hayalkırıklığı yaşadınız? Evet, Ayla şahane bir Türk filmi olabilir ama Oscar kazanmak için 'şahane' olmak yetmez! Bunu aklımızın bir köşesinde tutalım.
Züğürt tesellisi: 'Sinemada yarışamıyoruz ama mutfağa girdik'
Dünyanın en önemli sinema ödülüne hiçbir film ile katılamayıp, mutfağına Adana kebapla, içli köfteyle girdiğimize sevinenlere ne demeli? Mevzu
'yemek yarışması' olsa tamam, sevinelim. Ama bunda gurur duyulacak bir şey görmüyorum ben.