Türkiye’de okulların önemle vurguladığı, ileride herkesin bilmesi gerektiğini söylediği, dil kurslarının açıldığı, YDS, TOEFL, IELTS, CELTA, DELTA gibi sınavları olan İngilizce, maalesef okullarda yeterince ilgiyi ve önemi görmediği için hâlâ istenilen düzeye ulaşamadık.
Bir İngilizce Öğretmeni olarak farklı farklı metotların olduğunu biliyorum. Güncel haberler, yeni yaklaşımlar, yapılan araştırmalar, uluslararası sınavlar derken belki de sebze çorbası kıvamına gelmiş dil öğreniminde bir sonuca varamadık. Dili alıp geceden suya yatır, kabuklarını ince soy, aman kısık ateşte haşla, demlenmesi için on dakika bekle… Yemek tarifinden hallice, epey de komikçe hallere girdiğimiz doğrudur. Yok dil, çeviri ile öğrenilir, yok tekrarla öğrenilir, yok asıl önemli olan kelime, aslında her şey yalan en iyisi yabancı film izleme diyen herkes kendince bir yöntem bulmuş ama bir İngiliz veya Amerikan gibi konuşmayı başaramamış.
Sahi, onlar gibi konuşmak zorunda mıyız? Bir İngilizin Türkçe konuşurken -r sesini çıkaramaması bizde sorun olmazken onlar da neden sorun olsun ki diye düşünüyorum. Bazı yaklaşımlar var demiştik. Güncel, yeni, hatta her kültüre ayrı ama gayesi bir olan güzel, sıcak çıkmış yöntemler mevcut: Flower method, Ko Ko method, Communicative Language method… Elbette işe yarayan kısımları vardır ama ortalama öğrenci gruplarında işe yaradığını söyleyemem.
Derste öğrencilerime bunu sorduğumda aldığım cevaplar aşağı yukarı aynı. Dinleyerek, kelime öğrenerek, ezberleyerek, yazarak, konuşarak, yurt dışına giderek, yabancı arkadaş edinerek, dil kursuna giderek, özel ders alarak, internetten dil öğrenim sitelerine kaydolarak… Fakat hiçbiri “dil okulda öğrenilir” demedi. Bu arada belirteyim özel bir okulda çalışıyorum. İmkânları fazla olan öğrenciler okulda yabancı dil dersine pek sıcak bakmıyorlar. Peki dersi mi kaldıralım? Tabii ki hayır, dersleri verimli yapmak gerekir. Bu fikirlerin hepsi doğru ama aynı zamanda hepsi eksik. Dil kurslarına gidip dünyanın parasını verip bir kağıt parçasından yapılmış sertifika sizin dil bilginizi ölçmez. Sınavda on beş dakikalığına speaking de sizin ömrünüzün geri kalanında akılcı ve akıcı konuşabileceğiniz anlamına gelmez. Dinleme, yazma, konuşma, okuma, kelime öğrenimi dil öğreniminin parçaları ama okulda da dersi içinde bunlar veriliyorsa neden gençler “hello, how are you?”dan öteye gidemiyor? “How is it going on?” dediğimde bana bakan boş gözlerde çok derin sorgulamalar var, biliyorum. Şimdi bu hoca ne dedi, küfür mü ediyor yoksa iyi bir şey mi dedi? Dil öğreniminde fikirlerini sorduğumda aldığım cevaplardan sonra bana yönelen soru karşısında bu kez ben cevapsız kalıyorum. Peki, biz bunları derste niye yapamıyoruz?!
İşte asıl soru bu: Bunları derste neden yapamıyoruz?
1- sınav kaygısı ile dil öğrenilmez.
2- okuldan öğrenemiyorsanız kendiniz çözüm bulmalısınız.
3- önce nasıl öğrenemediğini bul, neyi yanlış yapıyorsun?
4- sonra kendine doğru yöntemi bul bu da denemekten geçiyor.
5-dilin hangi kısmını öğrenmek istiyorsun, günlük dil mi meslek İngilizcesi mi edebiyatı mı ona karar ver.
6- hata yap ve hata yaptığında gül çünkü sen utandığın zaman kaygı başlar ve kaygı varsa öğrenme yok!
7- son olarak düzenli çalışman gerek, haftada beş saat günde beş saat sana kalmış.
8- dili kullanacağın bir alan bul, meslek İngilizcesi öğreneceksen onunla ilgili yazılar bulup okuyabilirsin, yabancı meslektaşlar tanıyabilirsin. Günlük dili öğreneceksen yabancı arkadaş fikri çok iyi, mümkünse yurt dışına git iki kay kal, göreceksin farkı çünkü dil kültür ile beraber canlı bir varlıktır, ayrılamazlar.
9- öğrendiğin kelimeleri, cümleleri günlük hayatta karşılaştığın durumlar için kullan, o dilde günlük tut, Türkçe bir yazıyı otur İngilizceye çevir, evde kendi başınayken bile İngilizce bir şeyler söyle.
Sonuç olarak dil öğrenimi gerçekten de kişide bitiyor, ön yargılarını kaldır, yanlışı bul, doğrusunu uygula, bir hedefin olsun ve çalış!!!
Son soruyu sormadan edemeyeceğim, sence dil nasıl öğrenilir?
Aklına bir fikir geliyorsa, tebrikler hemen başlayabilirsin..:)