Aziz Allah C.C.
Aziz Allah C.C.
Mustafa SUİÇMEZ/ÇANAKKALE, (DHA) -ÇANAKKALE'de Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Şubesi tarafından, Yrd. Doç. Dr. Abdullah Akın'ın ÇOMÜ TV ve Radyosu'ndaki sözlerine tepki için düzenlenen basın açıklamasında konuşan Çanakkale Belediye Başkanı CHP'li Ülgür Gökhan, "Çanakkale'den defolup gitmelidir" dedi. ADD Çanakkale Şube Başkanı Necmi Akyalçın ise "Çanakkale'mizin sabrını daha fazla zorlamayın. Haddinizi bilin" diye konuştu.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdullah Akın'ın, ÇOMÜ TV ve Radyosu'nda geçen 20 Şubat'ta Sultan 2'nci Abdülhamit'in vefatının 100'üncü yıl dönümü nedeniyle gerçekleştirilen programda söylediği, "1924'te Çanakkale ve Bursa'da genelev olarak, ahır olarak kullanılan camiler var" sözlerini protesto için ADD Çanakkale Şubesi'nce Cumhuriyet Meydanı'nda basın açıklaması düzenlendi.
Basın açıklamasına, Çanakkale Belediye Başkanı CHP'li Ülgür Gökhan, CHP İl Başkanı İsmet Güneşhan, CHP Merkez İlçe Başkanı Ali Uyanık, İYİ Parti Merkez İlçe Başkanı İsmet Balkan, sivil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Çanakkale ADD Şubesi üyeleri ile çok sayıda vatandaş ellerinde, 'Çanakkale'den defol', 'Gençliğin yumruğu tepene inecek', 'Barışın kentine dokunma', 'Karanlığa geçit yok, aydınlık Çanakkale', 'Abdullah Akın istifa, saat 19.00'da Twitter'da' ve 'Abdullah Akın'a soruyoruz; hangi cami ahır, hangi cami genelev yapılmış?' yazılı döviz ve pankartlarla meydana geldi. Meydanda, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Abdullah Akın'ı okuldan atın" sloganları atıldı.
Abdullah Akın’ın sözlerine tepki göstererek konuşmasına başlayan ADD Çanakkale Şube Başkanı Necmi Akyalçın, "Bu konuşmaları yapanları, bundan sonra da benzeri konuşmaları yapacakları, emperyalizmin ve bu türden kumpasları kuranları, buradan Cumhuriyet Meydanı'ndan uyarıyoruz ve lanetliyoruz. Çabalarınız boşunadır. Çanakkale ayakta. Sizi, sizleri uyarıyoruz. Çanakkale'mizin sabrını daha fazla zorlamayın. Haddinizi bilin" dedi.
Akın için Çanakkale halkının talebini ilettiğini belirten Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise "Çok hızlı bir biçimde, savcılık tarafından açılan soruşturma ve rektörlük tarafından açılan idari soruşturma sonuçlandırılmalıdır. Bunlar oluncaya kadar, bu kimliksiz kişi açığa alınmalıdır. O soruşturmanın sonunda gerekli yasal işlemler yapılırken, bunun bütün unvanları elinden alınmalıdır. Üniversiteden atılmalıdır ve Çanakkale'den defolup gitmelidir" diye konuştu.
Basın açıklaması, grubunun "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganlarıyla sona erdi.
#BarışınKentineDokunma
$ø clø$ε πø ʍᆆεƦ høω ŦαƦ ..
SORUN YOKTUR BAKIŞ AÇILARI VARDIR
Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikayet eden; Her gün hayatinin ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardı Hayat, ona göre, çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu.
Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına.
Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi.
Bir gün onu mutfağa götürdü.
Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu.
Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, Bir cezveye bir patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu Daha sonra kızına tek kelime etmeden, beklemeye başladı.
Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu.
Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı.Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi.
Yirmi dakika sonra, adam cezvelerin altındaki ateşi kapattı.
Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa koydu.
İkincisinden yumurtayı çıkardı.
Daha sonra son cezvedeki kahveyi bir fincana boşalttı.
Kızına dönerek sordu: – “Ne görüyorsun ?”
“Patates, yumurta ve kahve” diye alaylı bir cevap verdi kızı.
“Daha yakından bak bir de” dedi baba , “patatese dokun.”
Kız denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi.
“Ayni şekilde, yumurtayı da incele”. Kız, kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü.
En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını söyledi.
Söylenileni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı.
Ama yine de bütün bunlardan bir şey anlamamıştı “Bütün bunlar ne anlama geliyor baba? ”
Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de ayni sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı.
Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı farklı tepkiler vermişlerdi.
Patates daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü.
Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu.
Ama kaynar suda kalınca, yumurta sertleşmiş katılaşmıştı.
Ancak kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca, kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni bir şey çıkmıştı.
“Sen hangisisin” diye sordu kızına.
“Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin?”
“Patates gibi yumuşayıp ezilecek misin? ”
“Yumurta gibi, kalbini mi katılaştıracakcaksın? ”
“Yoksa, Kahve çekirdekleri gibi, başına gelen her olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi vereceksin ”
Siz Hangisisiniz………?
$ø clø$ε πø ʍᆆεƦ høω ŦαƦ ..
Çoban Yıldız'ım hep benle kal...
Yanımda uyu isterim bir tek, son nefesimi verene kadar hiç bir şey yapmadan senin uyuyuşunu seyredebilirim kömür gözlüm.
Sen uyduğunda saçlarınla oynarım mesela, yüzünü okşarım. Gözlerinin altından öperim seni ve hiç bıkmam.
O an dünyada seni seyretmekten daha şahane daha önemli hiçbir şey yokmuş gibi. Nefes alıp verişini dinlerim.
Öyle huzurlu uyurum ki; mutluluktan kalbim duracak şeklinde olur. Sen göğsümde uyurken izlenen filmlerin hepsi güzel mesela.
Arka fonda senin nefesini dinleyerek film izlemek, sonra o huzurun içinde uyumak.
Hep söylerim sana nefesin bana rahatlık veriyor diye aşkım.
Bir tek bir ömür yanımda uyumanı istiyorum. Yanımda uyu ki o rahat nefesini dinleyebileyim. Yanımda uyu ki seni öperek uyandırabileyim. Yalnız yanımda uyu bir ömür...
$ø clø$ε πø ʍᆆεƦ høω ŦαƦ ..
DÜŞÜNDÜM DE…
Düşündüm de ;
Hayata bir kadın olarak bakmak ne güzel !...
Belim artık bir çay bardağı inceliğinde değil belki ama incecik zevklerim oluştu dünden bugüne.
Güzel bir kitap,yemek,manzara ve müzik hayatımın en keyifli anlarını sunuyor bir süredir.
Eski kilomda değilim tamam ama tüm fazlalıkları da attım hayatımdan. Buna rağmen kendimi dolu dolu ve zengin hissediyorum.
Okuma gözlüğümü henüz boynumda taşımamakta inat etsem de sürekli çantamda artık. Gözlerimin eskisi kadar iyi gördüğü söylenemez ama tüm yaşanmışlıkları arşiv gibi taşıyorum gözlerimde .
Öyle yüksek sesle müzik dinlemek , bağırtılı çağırtılı kalabalık yerler eskisi kadar ilgimi çekmiyor. Hafifi bir müziğin eşlik ettiği sakin bir ortamdaki sohbetlerin tadı hiçbir şeyde yok.
Deli gibi alışveriş yapmıyorum artık. Öyle çok güzel görünme çabam da azalmış. Elbette üstüme başıma dikkat ediyorum ama artık son moda kıyafetler, kozmetikler ve takılar ilgimi eskisi kadar çekmiyor artık. Bir mağaza ya da kuaförde geçirdiğim uzun zamanlar sıkıyor. Yakışanın da yakışmayanın da farkındayım. Başkalarının takdir etmesi güzel ama en çok da kendime güzel görünmeyi seviyorum.
Öyle çok insan tanıma hevesim de kalmadı. Samimi birkaç dost yetiyor da artıyor bile.
Yolunda gitmeyen işlere ,açılmayan kapılara eskisi kadar direnç göstermiyorum. Çünkü artık biliyorum ki kendimi paralasam da hayatın kendine ait bir öğretme biçimi var. Evrensel sistem olması gerekeni benden iyi biliyor ve kendi zamanını bekletiyor.
Ne mutsuzken mutlu olmaya ne de herşey kötü iken yolunda olduğuna inandırmaya çalışıyorum kendimi. Her ne yaşıyorsam o karanlığın içinden geçip oradaki öğretiyi anlamaya çalışıyorum ki; bir gün gün ışığına çıktığımda kıymetini bileyim ufak tefek şeyleri dert etmeyim.
Her ne yaşıyorsam bir benzerini hemen herkesin yaşadığını biliyorum artık. Bu yüzden yaşadıklarımı dramatize edip çok abartmadan ve kendime acımadan kabule geçiyorum. Sabır…nasıl da güzel bir kelimedir.
Böyle zamanlarımda önemli görüşmelerimi ya da işlerimi erteliyorum. Biliyorum ki düşük enerjiyle yola çıktığım hiçbir işten hayır gelmez. Hayatımı rölantiye aldığım dönemler bunlar. Boş viteste araba kullanmak gibi. Ne gaza basıyorum ne frene…Bu zamanlarımı kendi içime dönmek ve kendimi daha iyi tanımak için kullanıyorum.
Biliyorum ki kaybı ancak böyle kazanca çevirebilirim.
Biliyorum ki geçecek…bundan öncekiler gibi…
Herşey geçer…
Şikayeti çoktan bıraktım. Sürekli çözüme odaklanıyorum ki enerjim doğru yere kanalize olsun.
Huzurum ve mutluluğum haklı olmamdan çok daha önemli artık.
Kin ve intikam duygularımı çoktan hayatımdan çıkardım. İster kader deyin ister ilahi adalet adı önemli değil ama sistem olması gerekeni bir şekilde yerine getiriyor nasıl olsa.
Bana iyi gelen insanlarla görüşüyorum. Hayallerimi, umutlarımı desteklemeyen ve şikayet odaklı insanlara yer yok artık hayatımda.
Listemin en tepesinde sağlık var artık. Kalanların hepsine çizik attım.
Zamanın usul usul yaklaşan adımlarını seviyorum.
Çünkü onun ortaya çıkardığı bu kadını seviyor ve zamanla kime dönüşeceğini merak ediyorum.
Daha yaşlı belki ama daha farkında ve duyarlı.
O yüzden çok daha güzel…
Serpil Ciritci
$ø clø$ε πø ʍᆆεƦ høω ŦαƦ ..
Düşündüm de ne güzel anlatmış beni :)
Sürekli en yüksekten düşüp, kendimizi tekrar toparlamaya çalışmaktansa;
kurtulun korkudan ve umuttan, kesip atın bütün bağlarınızı iyi ile ve kötü ile...
İyi ve kötü arasındaki farkı azaltın, iyi sizi sevindirmesin, kötü de sizi üzemesin...
Her gün başlar ve biter, başlayıp bitmiş olan bütün boş ve anlamsız, gereksiz ve saçma diğer günler gibi...
Bırakın karınca davranışlarınızı...
En büyük çoğunluğun tiksinti uyandıran mutluluğuna sahip olmaktansa;
"olmayın" daha iyi...
$ø clø$ε πø ʍᆆεƦ høω ŦαƦ ..
KURT COBAIN
Daha çocukça şikayetleri olan, tükenmiş, deneyimli bir ahmağın ağzından konuşuyor olmak. Bu bayağı kolay anlaşılabilir bir not olmalı. Yıllar boyunca,diyelim ki, cemiyetimizin serbestliği ve benimsemesi ile ilgili ahlak punk rock 101 derslerinden alınan öğütlerin ne kadar doğru olduğunu kanıtlamıştır. Çok uzun yıllardır okuyup yazmakla birlikte dinlemekten, yaratmaktan da olduğu gibi heyecan almadım. Bunlar için kelimelerle anlatılamayacak bir suçluluk duyuyorum. Mesela sahne arkasındayken ve ışıklar sönüp kalabalığın çılgın tezahüratı karşısında, beni hayran olduğum ve kıskandığım Freddy Mercury'e olduğu gibi etkilemedi. Gerçek şu ki sizi aptal yerine koyamam. Hiçbirinizi. Bu basitçe ne sizin ne de benim için adil değil. Aklıma gelen en kötü suç, insanlara karşı sahtekarlık yapıp %100 eğleniyormuşum gibi görünerek dolap çevirmek. Bazen sahneye çıkmadan önce saati yumruklamak, zamanı durdurmak geçiyor içimden. Kulisteyken, ışıklar söndüğünde duyduğum çığlıklar da etkilemiyor beni. Gücümün yettiğince değer vermek için her şeyi denedim ve deniyorum. Tanrım, inan bana deniyorum, ama bu yeterli olmuyor. Benim ve bizim birçok insanı etkilediğimiz ve eğlendirdiğimiz gerçeğine saygı duyuyorum. Elden kaybolduktan sonra kıymet veren biri, o narsistlerden biri olur. Ben çok hassasım. Bir zamanlar bir çocukken sahip olduğum hevesi yeniden kazanmak için biraz uyuşmaya ihtiyacım var. Son üç turumuzda şahsen tanıdıklarıma ve müziğimizin hayranı olan tüm insanlara daha çok değer verdim, ama hâlâ herkes için beslediğim asabiyet, suçluluk ve anlayışı aşamadım. Hepinizin içinde iyilik var ve sanırım insanları çok fazla seviyorum. Öyle çok ki, bu beni mutsuz hissettiriyor. Üzgün, küçük, hassas, değer vermeyen balık burcu. İsa oğlum! Neden tadını çıkarmıyorsunuz? Bilmiyorum!İhtiras ve anlayış yemini eden cazibeli bir karım var ve bana eski halimi çok fazla hatırlatan bir kızım. Sevgi ve neşe dolu, her gördüğü insanı öpüyor çünkü herkes çok iyidir ve ona kimse zarar vermez! Frances' in üzgün, kendine zarar veren, ölü bir rock'çı olduğumu düşünecek olmasına dayanamıyorum. İyi yapıyorum, çok iyi. Ve minnettarım, ama yedi yaşından beri insanlara karşı genel bir nefret duydum... Sırf insanlara iyi geçinmek ve anlayış sahibi olmak çok kolay görünüyor diye. Anlayış! Sanırım sadece insanları çok sevdiğim ve onlara çok üzüldüğüm için. Geçen yıllar boyunca mektuplarınız ve ilginiz için alevler içindeki mide ağrısı cehenneminden hepinize teşekkür ediyorum. Ben çok kararsızım, ümitsizim! Artık eski tutkum yok, ve şunu hatırla, sönüp gitmektense yanmak daha iyidir. Barış, sevgi ve hoşgörü dileğiyleFrances ve Courtney sunaginizda olacagim.lutfen devam et Courtney.Frances icin hayati cok daha mutlu olacak bensiz...Sizi seviyorum, sizi seviyorum..
KURT COBAIN =(
$ø clø$ε πø ʍᆆεƦ høω ŦαƦ ..
Şuraya bir aşk bırakalım...
Şu anda 7 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 7 misafir)