Kafamızda keşke bir çekmece olsa da onu ara sıra dışarı çıkarıp, içini temizleyip, tekrar yerleştirsek. Belki bilerek temizleyemiyoruz ama öyle bir donanımla yapılmışız ki, arada bir virüs temizliği yaparak bilgisayarımızı temizlediğimiz gibi, depoladıklarımızı da temizliyoruz ki yeni kayıtlara yer açılsın. Bazen de otomatik devreye giren virüssavar programlar gibi, savunma mekanizmaları yardımıyla beyin yaşananlarını zihnin derinliklerine itiyor ve olmamış gibi yaşamamızı sağlıyor.
Ta ki bir koku, bir ses, geçmişten gelen tanıdık bir yüz, bir melodi veya rüyalarımızın ipuçları kapımızı çalana kadar. Tekrar yüzleşmek zorunda kalıyoruz unuttuklarımızla, hatırlamak istemediklerimizle. Unutmak acıyı hafifletir.
Günü katlanır kılar! Geçmişi temizlemek gerek. Affetmek, yeni bir şans vermek, olumlu yaşantıyla yer değiştirmek ve geçmişi kabul edip günümüze çekerek tekrar değerlendirmek, geçmişten dersler çıkarıp yeniye uyarlamak. Bazen de en güzel anılar, en sevilen dostların yüzleri silinir belleklerden. Geçmiş çok derinlerde yeni açık kapılar bulup çıkmak ister.
Unutmalıyım diye kendimize söylediklerimiz ters komutla bir türlü unutulmazlar.
Bazen olaylar unutulur ama geriye değersizlik, pişmanlık, suçluluk, kandırılmışlık, öfke ve kin gibi duygular kalır Geçmişe takılmak, bugünü, anı yaşama arzusunu da alır götürür içimizden.
Oysa bugünü geçmişin nasıl etkilediği de çok önemlidir.
Anılar derin izleri ile bugünkü farkındalığımızı oluşturur aslında. "Keşke yaşamasaydım, iyi ki yaşamışım ve bugünümü oluşturmuşum"la değiştiği an olgunluk merdivenleri çıkılmaya başlanmış olur…
Geçmişin izleri; iyi, kötü, acı ya da tatlı, utanç verici veya onurlu duyguları çağıran ne olursa olsun bizim geçmişimiz. Geçmişte aranan bugünün başarısızlıkları, bizim gerçekle olan bağımızı sorgular, günün şartlarıyla değerlendirilir. Aşırı geçmişi sorgulamak ve kabul edilemeyeni unutmak bozucu etkili bir savunma mekanizmasının çarkını oluşturmuştur.
Girdap bizi içine çektikçe çeker. Ne düşünürsek öyle hissederiz, ne yaşarsak öyle hissederiz.
Düşünce silahın mermisi gibidir. Duygular ise geçmiş, bugün ve gelecek için en önemli ateşleyicilerdir. Biz geçmişin, bugününün ve geleceğinin bir bütünüyüz. Geçmişi bilinçli bir şekilde silmeye çalışmak yerine, yeniden bugün için inşa etmek belki de en geçerli çözüm.
Geçmişi unutamamak yorucudur. Şu an geçmişe dönüp acılarla yüzleşirsek belki zorlanırız ama geçmişi bugün halledip rafına koyup çekmeceyi boşaltmış oluruz. Eğer geçmişe dönüp bakmaktan bugün kaçarsak, ömür boyu çekmecemiz dolu kalır ve yeni anılar sığamaz akıp gider…
KEŞKELER YERİNE HAYATIMIZI İYİ Kİ'LERİN DOLDURMASI DİLEĞİYLE…