Devlet Yönetimi

İlkçağlarda Türkiye’de kurulan devletler krallıkla yönetilmiştir. Bütün yetkiyi elinde bulunduran krallar, aynı zamanda başkomutan, baş yargıç ve baş rahiptir.

Bu durum kralların siyasi askeri ve dini yetkileri kendilerdinde topladıklarını ve güçlerini arttırdıklarını göstermektedir

Başlangıçta Hitit Krallığı, feodal beyliklerden oluşuyordu. Daha sonraları bu beylikler kaldırılarak yerlerine merkezden valiler atanmıştır. Böyle bir değişiklikle Hititler merkezi otoriteyi güçlendirmeyi amaçlamışlardır.
Hititlerin ilk zamanlarında kralın yetkileri soylulardan oluşan Pankuş Meclisi tarafından sınırlandırılmıştır. Ancak imparatorluk döneminde Pankuş Meclisi’nin yetkileri azalırken kralın yetkileri artmıştır.

Dolayısıyla soylular yönetimden uzaklaştırılmıştır. Devlet yönetiminde kraldan sonra en yetkili kişi Tavananna adı verilen kraliçeydi. Tavananna, dini törenlere ve bayramlara başkanlık yapar, kral savaşa gittiğinde ülkeyi yönetirdi. Hatta Kadeş Antlaşması’nda Hitit kralının yanında kraliçenin de imzası yer almıştır. Bu durum Hititlerde kadınların devlet idaresinde etkili olduğunu göstermektedir.


Hititlerde Pankuş Meclisi‘nin bulunması meşrutiyete benzeyen bir yönetim varlığını ve kralların yetkilerinin bir dönem kısıtlandığını göstermektedir.

Ordu

Türkiye; topraklarının verimli olması ve ticaret yolları üzerinde bulunması sebebiyle sık sık istilalara uğramıştır. Bu durum Anadolu’da kurulan devletleri askerliğe önem vermeye zorlamıştır.

Ticaret faaliyetleriyle zenginleşen Lidyalılar, Anadolu’ da ücretli askerlik sistemini kurmuşlardır. Ancak bu askerler arasında dil ve taktik birliği olmadığı gibi vatan – millet sevgisi de yoktu. Sadece para için savaşan ücretli askerlerin başarı kazanmasını zorlaştırmıştır. Bu durum Lidyalıların yıkılmasında etkili olmuştur.

Hukuk

Anadolu’da İlkçağ hukuku, komşu medeniyetlere göre yumuşak bir karakter taşımaktadır. Anadolu’da yapılan kanunlarda komşu medeniyetlerin önemli etkisi ve katkısı olmuştur.

Hititler, kanunlarını Mezopotamya’dan almakla beraber, ilaveler ve düzeltmelerle Anadolu’da ilk kanunları yapmışlardır. Medeni hukuk ve ceza hukuku büyük gelişme göstermiştir. Hitit kanunları, hür vatandaşlara olduğu kadar kölelere de mülkiyet hakkı tanıyordu.

İlkçağ devletlerinin temel geçim kaynağı tarım ve hayvanlılık olduğu için tarım ve hayvanlığı korumaya yönelik ağır cezalar içeren kanunlar yapmışlardır.Örneğin;Frigyalılarda öküz kesene ölüm cezası verilmiştirHititlerde krallın buyruklarına karşı gelmek develete baş kaldırmak büyük suç sayılmış ve ölümle cezalandırılmıştır Bu da Hititlerin merkezi otoriteye önem verdiklerini göstermektedir

Din ve İnanış

İlkçağlarda Türkiye’de çok tanrılı bir din anlayışı hakimdi. Bu nedenle Anadolu için “Bin Tanrı İli” denilmiştir. Anadolu’nun batısında kurulan medeniyetler Yunan tanrılarından, doğuda kurulan medeniyetler ise, Mezopotamya tanrılarından etkilenmişlerdir. Bu durum, Türkiye’nin coğrafi konumundan doğan tabii bir sonuçtur.

İlkçağ insanlarında uğraş alanlarındaki gelişmeler inançları üzerinde etkili olmuştur.Örneğin tarım faaliyetlerine önem veren Frigyalılarda en büyük tanrı olarak bereket tanrısı Kibele’yi kapul etmeleri gibi
Sosyal ve İktisadî Hayat
Anadolu’da halk sosyal sınıflara ayrılmıştı. En üst sınıf olarak kabul edilen kral ve ailesi devletin yönetimini üstlenmiştir. Anadolu’da asillerden başka rahipler, sanatçılar, askerler, memurlar ve köleler gibi sınıflar da bulunuyordu.

Anadolu’da bu sınıfların bulunması Türkiye’de yaşayan insan topluluklarının arasında eşitsizliğin olduğunu göstermektedir.
Ticarete büyük önem veren Lidyalılar, bu amaçla Efes’ten başlayarak Mezopotamya’ya kadar uzanan Kral Yolu’nu yapmışlardır. Bu yolun yapılması sonucunda;

Lidyalılar zenginleşmiştir.
Doğu – Batı kültürleri arasında etkileşim artmıştır.
Takas usulünün gelişen ticareti karşılayamaması üzerine M.Ö. 700 yıllarında Lidyalılar ilk parayı kullanmışlardır.

Lidayalıların parayı bulmaları;alışverişi kolaylaştırmış ekonomik hayatı canlandırmış sermaye birikimine ve finans sektorünün oluşmasına ortam hazırlamıştır. Paranın kullanılmasına başlanmasından sonra değiş dokuş(takas) uygulaması ortadan kalkmıştır.
Denizci bir medeniyet olan İyonyalılar, Akdeniz ve Karadeniz’de koloniler kurarak ticaret faaliyetleriyle zenginleşmişlerdir.
Bir devletin ekonomik, siyasal ve sosyal nedenlerden dolayı, kendi sınırları dışında ele geçirip yönettiği ülkeye veya topraklara koloni denir. Kolonilerin kurulmasında;

Hammadde ihtiyaçlarının karşılanması
Üretim fazlası mallar için pazar bulunması
Askeri gücün artırılmak istenmesi
Diğer devletlere askeri, siyasal ve ekonomik alanlarda üstünlük sağlama düşüncesi etkili olmuştur.
Yazı ve Edebiyat

Anadolu’ya yazıyı Mezopotamya medeniyetlerinden Asurlular getirmiştir.

Hititler ve Urartular, Asurlulardan aldıkları çivi yazısını kullanmışlar, ayrıca Hititler kendi bılışları olan hiyeroglif yazısını da kullanmışlardır. Frigyalılar, Lidyalılar ve İyonyalılar Fenikelilerin alfabesini kullanmışlardır.

Hititlerden kalan en önemli yazılı eserler anal adı verilen yıllıklardır. Hititler anallarla (yıllıklar) Anadolu’da tarih yazıcılığını başlatmışlardır.

Hitit yıllıklarında kralların,zaferi kadar yenilgilerininde yıllıklara yazdırılması tarafsız bir tarih anlayışına sahip olduğunu göstermektedir.Bu yıllıklar ,İlkçağ Anadolu tahihinin aydınlanmasında önemli rol oynamışlardır.
Bilim ve Sanat
Anadolu medeniyetleri içinde her yönden en ileri olanı İyonyalılardır. İyonyalılar özgür düşüncenin ve pozitif bilimlerin öncüsü olmaları yönüyle önem taşırlar. Felsefe, matematik ve tıp bilimlerinin temeli İyonya’da atılmıştır.

Hitit sanatı, Mezopotamya sanatının etkisinde gelişmiştir. Heykelcilik ve kabartmacılık gelişen başlıca sanatlar olmuştur. Hititlerin en önemli kabartmaları Yazılıkaya ve İvriz kabartmalarıdır. Frigyalılarda dokumacılık, maden işçiliği, kaya mimarisi, Lidyalılar da dokumacılık, çömlekçilik, dericilik ve madencilik, Urartular da maden işlemeciliği, su mimarisi, İyonyalılarda ise, saray ve tapınak mimarisi gelişmiştir.