Irak Sınırı Meselesi - Musul Sorunu ve Çözümü
İçin Çalışmalar Lozan Barış Antlaşması’nda çözüme kavuşturulamayan sorunlardan biri de Misakı millî sınırları içinde yer alan Musul Meselesidir. Lozan Konferansı’nda Türk-Irak sınırı görüşülürken, Türkiye Musul halkının çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu ve Misakımillî sınırları içinde bulunduğunu ileri sürerek bölgenin kendisine verilmesini istedi.İngiltere ise, bölgenin zengin petrol yataklarına sahip olması ve ekonomik çıkarları dolayısıyla Musul’u kaybetmek istemiyordu. Bu nedenle buranın Irak Hükûmetine ait olduğunu ileri sürerek Türkiye’nin isteğine karşı çıktı. Konferansa katılan diğer devletlerin de İngiltere’yi desteklemeleri ile sorunun çözümü ve Irak sınırının belirlenmesi sonraya bırakıldı. Lozan Antlaşması’nda, Türkiye ile Irak arasındaki sınır sorunu dokuz ay içindeTürkiye ile İngiltere arasında yapılacak görüşmelere bırakılmıştı. Eğer bu görüşmelerde de sorun halledilmezse Milletler Cemiyetine götürülecekti.
Lozan Antlaşması kararına uygun olarak Türkiye ile İngiltere arasındaki Musul’un durumuyla ilgili görüşmeler, 19 Mayıs 1924 tarihinde İstanbul’da başladı. Türkiye nüfus açısından, siyasi, tarihi ve coğrafi nedenlere dayalı olarak Musul’un kendisine bırakılmasını haklı gerekçelerle öne sürdü. İngiltere ise Musul’u kendi mandası altındaki Irak’a bırakılması konusunda ısrarını sürdürmüş ve hatta Türkiye’den Hakkari’ye kadar uzanan toprakları istemiştir. İngiltere kasıtlı olarak görüşmelerden bir sonucun çıkmamasına çalışarak konunun Milletler Cemiyetine götürülmesine çalışıyordu. Bu sebeple görüşmelerden dokuz ay içerisinde herhangi bir sonuç alınamadı ve Musul Meselesi Milletler Cemiyetine götürüldü.
İngiltere Milletler Cemiyet inin en güçlü ve en etkili üyesi idi. Dolayısı ile Cemiyet İngiltere’nin kontrolü altındaydı. İşte bu nedenle Musul konusunun Milletler Cemiyetine götürülmesine çalışmıştır. Çünkü kendi etkisi altında olan Milletler Cemiyetinden Türkiye’nin lehine bir karar çıkmayacak ve bu yolla Musul Irak’a bırakılmış olacaktı.Konu 20 Eylül 1924 tarihinden itibaren Milletler Cemiyetinde görüşülmeye başlandı.Görüşmeler sırasında Türkiye, Musul’da bir halk oylaması yapılması ve Musul’un geleceğiyle ilgili kararı kendi halkının vermesi hususunda ısrar etti. Fakat Milletler Cemiyeti içinde güçlü bir konuma sahip olan İngiltere bu görüşü kabul etmedi. Çünkü halkı Türk ve Müslüman olan Musul’un, yapılacak halk oylaması ile Türkiye’ye bağlanma kararının çıkacağını çok iyi biliyordu. Milletler Cemiyeti Musul Meselesi’ni çözüme kavuşturmak için çalışmalarına başladı. Bu çerçevede Musul Meselesi hakkında araştırma yapmak üzere bir komisyon kurdu.
İngiltere’nin etkisinde kalan komisyon hazırladığı raporu Eylül 1925’te Milletler Cemiyeti’ne sundu. Rapor Musulun Irak’a bırakılmasını tavsiye ediyordu. Türkiye’nin üyesi bile olmadığı Milletler Cemiyetine İngiltere hakim olduğundan Cemiyet komisyon raporunu aynen kabul etti. 16 Aralık 1925 tarihinde yaptığı toplantıda Musul’u Irak’a bıraktı. Milletler Cemiyetinin bu kararına Türkiye büyük bir tepki gösterdi. Türkiye ile İngiltere arasında savaş havası esmeye başladı. Türkiye savaş hazırlıklarına başladığı sırada doğuda fieyh Sait İsyanı’nın çıkması ve içeride değişik alanlarda inkılaplar yapılıyor olması sebebiyle bir askeri harekette bulunamadı. Ayrıca Türkiye’nin çözüm bekleyen birçok ekonomik ve sosyal sorunları vardı. Savaştan daha yeni çıkmış olduğundan tekrar savaşması kolay değildi.
fieyh Sait İsyanı’nın çıkmasında Musul’u Türkiye’ye vermek istemeyen İngilizlerin isyancıları destekleyerek bölgede bir Kürt meselesi çıkarmak istemelerinin de payı vardır. Böylece İngilizler Türk Hükûmeti’ni zayışatarak Musul Meselesi’ni kendi lehine çözümlemek istemişlerdir. İşte bu nedenlerle Türkiye, Musul konusunda Misakımillî sınırlarından taviz vererek geri adım atmak zorunda kalmıştır. 5 Haziran 1926 tarihinde Türkiye, İngiltere ve Irak arasında bölgenin geleceği ile ilgili olarak Ankara’da bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşma ile Musul İngiliz mandası altındaki Irak’a bırakıldı. Buna karşılıklı Türkiye Musul petrollerinden 25 yıl süre ile % 10 pay alacaktı. Türkiye yapılan yeni bir düzenleme ile bu paydan 500.000 İngiliz Lirası karşılığında vazgeçmişti. Böylece Musul sorunu sona ermiştir.