Van Gölü üzerinde bulunan 2. büyük ada olan Akdamar Adası; muhteşem doğası, tarihi ve hikayeleriyle, gezginlerin listesinde bulunan ve gidildiğinde yanına hayranlık dolu bir “tik” attıran rota. Akdamar, Van’ın Gevaş ilçesine bağlı. Kilisesi, günümüze kadar gelmiş efsaneleri, fotojenikliği ve estetiğiyle bilinen Akdamar, Van’da gidilecek yerler arasında en dikkat çeken nokta diyebiliriz.
Kışın dağların beyazıyla uyum sağlayan bu ada, ilkbahar ve yaz aylarında yeşilliklerle bizleri kendine hayran bırakıyor. Uçsuz bucaksız Van Gölü’nün üzerinde bir tarih yatması da burayı karşı konulmaz bir merkez haline getiriyor. Akdamar’ın tabii ki başrol oyuncusu Akdamar Kilisesi.

Ve Başrolde Akdamar Kilisesi



Akdamar Kilisesi hakkında bilgi vermek gerekirse, Kral I. Gagik’in talimatıyla 915-921 yılları arasında Mimar Manuel tarafından yaptırılmış. Orta Çağ Ermeni mimarisinin en iyi örneklerinden olan kilise, hala dimdik ayakta. Akdamar Kilisesi’nin kabartmaları çok meşhur. Kilise duvarlarında hayvan ve bitki motifleri ve rölyef süslemeleriyle dikkat çekiyor. Kilisenin figürleri bize birçok şey anlatıyor. İncil ve Tevrat’ta yer alan Yunus Peygamber’in denize atılması, Hz. Meryem ve kucağında İsa, Adem ile Havva’nın Cennet’ten kovulması, Samson Filistinli ikilisi, Aslan ininde Daniel sahnelerinden çeşitli kabartmalar da bulunuyor. Akdamar adası hakkında bilgi almak isteyenler önce onun efsanesini bilmeli. Burası hakkında bilinen efsanelerle konunun en derinine girmenizi isteriz. Hem tarihe tanıklığı hem mimarisi hem de hikayeleriyle bu yüzden bu kilise çok önemli.

Hüzünlü Bir Tarih Hikayesi: Akdamar Adası Efsanesi


Tarih sadece bir şeyin ne kadar eski olduğuna bağlı olarak değer kazanmaz. Tarih, yaşanan olaylarla, hissettirdikleriyle ve etkileriyle önemlidir. Akdamar efsanesinin de böyle bir etkisi var. Hüzünlü bir etki. Bir zamanlar Akdamar Adası’nda bir keşiş, kızı Tamara ile birlikte yaşarmış. Tamara, çevre köylerden birinde yaşayan bir çobana aşık olmuş ve bu çoban her gece Tamara’yı görmek için adaya yüzermiş. Tamara da ona fener tutarak yönünü bulmasına yardımcı olurmuş. Keşiş bunu öğrendiğinde, kızından feneri almış ve bir gece feneri sürekli farklı yerlere tutarak çobanın yüzerken yönünü bulamamasına ve yorulmasına neden olmuş. Uzun süre yüzen ve gücü tükenen çoban, sonunda yorulmuş ve “Ah Tamara, Ah Tamara” diyerek boğulmuş. Sonrasında bu ada, “Ah Tamara” diye anılmaya başlanmış ve zamanla bu söylem, “Akdamar”a dönüşmüş. Yılların hüzünlü hikayesini sahiplenen bu adanın masum ve hüzünlü duruşu bu hikayenin gerçek olduğuna bize inandırmıyor değil.

Akdamar Adasına Nasıl Gidilir?



Geldik bu büyülü adaya nasıl kavuşacağımıza. Akdamar Adası, Van’a 52 kilometre uzaklıkta. İlk olarak Van’dan Gevaş’a geçmeniz gerekiyor. Gevaş’tan ise sandal ya da teknelere binerek Akdamar Adası’na ulaşıyorsunuz. Kışın tekne seferleri çok sık yapılmıyor. Teknenin hareket etmesi için dolmasını bekleyebilirsiniz.