Parapsikoloji Enstitüsü’nün Araştırma Başkanı, parapsikolojinin geleceği konusunda bazı fikirlerini sunuyor.
1. Gelecekten Haberler
New York- Önde gelen firmalardan Mind Matters Inc. (Zihinsel Konular A.Ş.) tarafından yakınlarda patenti alınan “psişik santrali”nin uygulamaya yönelik geliştirilmesi için, çok uluslu bir sağlık ekipman şirketi ile bir sözleşme müzakeresi yaptıkları konusunda söylentilerin yayılmasından sonra, Wall Street borsasının zihinsel teknoloji hisselerinde muazzam bir artış kaydedildi.
2. Gelecekten Haberler
Chicago- Bugün, Amerikan Bilimi Geliştirme Birliği’nin üyeleri arasında bulunan parapsikoloji derneğini üyelikten çıkarma kararından sonra bir dönemin sonu gelmiştir. Son on yıl içerisinde üye sayılarında büyük bir düşüş kaydeden PD’nin son kalan üyelerinden fazla itiraz gelmedi. Birliğin bir sözcüsü, oylama sonucunda alınan kararın, ülkede bilimsel eğitinim gelişmesini yansıttığını belirtti.
Geleceği Tahmin Etmek
Eğer parapsikologlar öngörüşlerinin düş güçleri tarafından yönlendirilmesine izin verirlerse, Birinci Geleceğin, parapsikologların geleceği olacağını tahmin edebilirler. Daha şüpheci arkadaşlarımız ise ikinci geleceğin, parapsikolojinin sonu demek olduğunu düşünebilir. Parapsikologların kendilerinin de geleceği tahmin etmede başkalarına kıyasla hiçbir farkları yoktur. Düş gücümüze güvenmek ise iyi dileklerimizi belirtmekten öteye gitmemektedir. Ve tabii ki, bir medyoma başvurmak da pek güvenilir bir yöntem olmaz. Dolayısıyla sıkıcı akademik bir tavır alıp, parapsikolojinin geleceğini bulunduğu mevcut durumdan değerlendirmem gerekir.
Bugünkü Parapsikoloji
Parapsikolojinin bugünkü durumu bazı garip çelişkiler içermektedir. Parapsikoloji'nin alt yapısı dediğimiz olanaklar (laboratuarları, eğitim programları ve finanse edilen araştırmaları) belki de son yirmi yıla göre en kötü durumdalar. ABD ve Avrupa’da bazı parapsikoloji laboratuarları finansman yetersizliğinden dolayı kapanmak, diğerleri ise programlarına kısıntı getirmek zorunda kaldılar. Bu kısmen ABD ve diğer ülkelerde bilimsel araştırmaların finansmanına getirilen kısıntıya bağlı olabileceği gibi, ABD’li CSICOP kuruluşunun güçlü propaganda kampanyasının etkisi olduğu da şüphe götürmez.
Ufak da olsa çelişkilerin biri de, Batı’da parapsikoloji gerilerken, eski Sovyetlerde ve Çin’de bilim adamları arasında parapsikolojiye yönelik bir patlama vardır. Her ne kadar, eski Sovyetlerde bu ilgi artışı büyük çapta yeni bir bilimsel hürriyet anlayışının gelişmesine borçlu ise de, finansal desteği de yoktur. Oysa Çin’de sessiz ama güçlü bir devlet desteğinin kanıtları ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Japonya’da bir ilgi artışı gözükmektedir. Ancak orada parapsikolojiye bulaşanların büyük şirketler olduğu da anlaşılmaktadır.
Şüphesiz parapsikolojideki mevcut durumun başlıca çelişkisi de, alt yapısının zayıf olmasına rağmen, parapsikolojinin araştırma verileri her zamankinden daha güçlü gözükmesidir. Eğer buna hayret ediyorsanız, bu konuda yalnız değilsiniz, çünkü birçok parapsikologda hayret etmektedir. Ancak son gelişmelerden etkilenenler sadece parapsikologlar değildir.
Ortak Olgu
Parapsikolojinin bugünkü verilerine güç katan ortak olgu meta-analizdir. Meta-analiz, bireysel deney bulgularının zayıf ve belirsiz olduğu yerlerde, araştırma alanlarının sayısal incelenmelerini sağlayan ve sosyal bilimlerde geliştirilen bir tekniktir. Bu konuda fazla söz edilmediği halde, genel psikolojinin birçok dalları zayıf buluşlar, aynı sonuçlar elde edememe ve hatta çelişkili buluşlarla doludur. Hatta bir gözlemci savına göre psikologların ve sosyologların parapsikolojiye karşı bu denli husumetli tepkilerinin sebebi de, bu konunun onlara kısmen kendi alanlarındaki yetersizliklerini hatırlatmasına dayanır.
1970’li yılların ortasında ihtilaflı konularda az çok objektif bir değerlendirme sağlamaya yönelik prosedürler geliştirildi. Meta-analizde nispeten direkt istatistik işlemlerin ve tek bir konuya yönelik değişik deneyleri ve araştırmaları birleştiren temel kuralların derlemesidir. Meta-analiz, araştırmacılara, araştırmanın gerçek bir etkiyi ele alıp almadığı konusunda daha açık bir yanıt vermekte, değişik deneylerin sonuçlarını daha objektif ve kantitatif sonuç verebilecek bir şekilde birleştirilmelerini sağlamaktadır.
Meta-analizin diğer önemli özelliği de, araştırmacıların dikkatlerini, araştırılan olayın etki alanı veya hacmi üzerine yoğunlaştırmasını sağlamasıdır. Psikologlar ve özellikle parapsikologlar “p değeri” konusuna veya sonucun rastlantı olabilmesinin olası dışı kalmasına önem vermeyi adet edinmişlerdir. Birçok deneyde amaç çok küçük bir “p değerini” elde etmekti, böylece sonuçlarının bir açıklaması olarak, basit bir rastlantı varyasyonu dışlanmış olacaktı. Ancak p değeri bir etkinin gücü konusunda çok az şey söylemektedir ve bu bilgi olmadan da belirli bir etkiyi tekrarlamak için gerektiği kadar akılcı bir karar alabilmek zordur. Dikkatlerini etki hacmi üzerine yoğunlaştıran araştırmacılar, inceledikleri fenomenlerin gücünü daha iyi değerlendirebilmekte ve oluşması zayıf fenomenleri yaratma olasılıkları artmaktadır.
İlk başta, meta-analiz itilaflı psikolojik buluşların bazı ikincil alanlarına uygulanmaktaydı, ancak son yıllarda bu teknik sosyal bilimlerde de büyük bir sıçrama kaydetmiştir. Tabii ki, meta-analiz herhangi bir araştırma işleminde olduğu gibi eksiksiz ve dikkatli bir şekilde yürütülmelidir. Yıllar boyunca, mesleki literatürde çeşitli meta-analiz işlemlerinin uygun kullanımı konusunda bol miktarda tartışma olmuştur. Ancak meta-analiz sosyal bilimlerde çok elverişli bir araç olduğu görüşü gittikçe yayılmaktadır.
O halde meta-analiz parapsikolojik araştırmalara uygulandığında neler olmaktadır? Sonuçları size şaşırtıcı gelebilir. Ben de dahil olmak üzere, birçok parapsikoloğun şaştığı da kesindir. Meta- analizin uygulandığı üç farklı Psi araştırma alanı vardır.