Peygamberimiz, güler yüzlü, yumuşak huylu ve son derece nazik idi Kaba ve kırıcı değildi Ağzından kırıcı bir söz çıkmazdı O, ömründe hiç kimseye kötü söz söylememiş, kırıcı bir davranışta bulunmamış ve kimseyi azarlamamıştır


On yıl Peygamberimizin hizmetinde bulunan Enes (ra) diyor ki: «Peygamberimiz bana hiçbir gün “öf” bile demedi Yaptığım bir şey için bunu niye yaptın, yapmadığım bir iş için de niye yapmadın diye beni azarlamadı»


Gördüğü kusurları kimsenin yüzüne vurmazdı Arzu edilmeyen yanlış bir davranış gördüğü zaman, «Bazıları şöyle yapıyor, şöyle söylüyor, halbuki bunlar doğru değildir» gibi umumi sözlerle nasihat eder ve böylece kimseyi utandırmadan kusur ve hataları düzeltirdi Kendisine bir şey ikram edilse az da olsa onu küçümsemez, ona değer verirdi Yapılan iyiliğe karşılık verir, iyilik yapanları hayırla anardı


Peygamberimiz çok vefakâr idi Kendisine iyilik yapanları hiç unutmaz, onları daima hayırla anardı İslâmı ilk kabul eden saygıdeğer eşi Hz Hatice idi Peygamberimiz ahlâk ve fazilet örneği hanımını ölümünden sonra da unutmamıştır O’nu daima hayırla anar, koyun kestiğinde etinden Hz Hatice’nin yakınlarına da gönderirdi


Peygamberimiz, sütannesi ve süt kardeşlerine de saygı duyar, yakından ilgilenirdi Sütannesi Halime, kendisini ziyarete geldiği zaman O’nu «anacığım, anacığım» diye karşılamış, altına elbisesini yayarak oturtup saygı göstermişti


O, çok bağışlayıcı idi Uhut savaşında düşmanlar, Peygamberimize ok atmışlar, üzerine taş yağdırmışlar ve O’nun mübarek dişini kırıp yüzünü yaralamışlardı Onların bu davarnışlarına karşılık Peygamberimiz kötü söz söylememiş, onlara beddua etmemiştir O, yüzündeki kanları silerken şöyle demiştir:


«Allahım! Milletimi bağışla! Onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar»


Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:


«Sen af yolunu tut, bağışla, uygun olanı emret ve bilgisizlere aldırış etme»


Peygamberimiz kendisine karşı yapılan kötülükleri bağışlamış, eline fırsat geçtiği halde kimseden intikam almamıştır Ancak başkalarının haksızlığa uğramasına ve zarar görmesine razı olmamış, hak ve adaletin yerini bulmasına özen göstermiştir Şüphesiz şahsımıza karşı işlenen kusurları, yapılan haksızlıkları bağışlayabilmek yüksek bir duygudur