Ebû Hâtim’in listesindeki rakamlar muammerûna dair makul bir yaşortalaması çıkarımını imkansız hâle getirmektedir. 111 kişilik listede yaşıbelirtilmemiş 18 kişi sayım dışı bırakılmak şartıyla yani 93 kişi üzerindenhesap yapıldığında 54 kişinin yaşı 200 yıl ve üstü olarak gösterilmiştir. Yaşı150 ve üstü olanların sayısı ise 77’dir. Yaşı 150 ve altı olanların sayısı ise21’dir.

Uzun ömürlü insanların sayıldığı listede sayıların yüksek olması doğalolarak beklenmelidir. Ancak İslâm’dan sonra takip edilebilen dönem vebölgelerde yaş ortalamasının en iyimser ihtimal ile 60-70 olduğu varsayılırsalistedeki yüksek rakamlar makul ölçülerin çok fevkinde çıkar.

Her hâlükârdalistenin 200 yıl ve üstü kısmının yani yarısının çok abartılı olduğu açıktır.İbn Hamdûn’un muammerûn sadedinde söz konusu yüksek rakamlaradair bir açıklama yapma gereği duyması muhtemelen olası tenkitlere dairöngörüsüne binaendir. Bu rakamların o dönemlerde fiilî olarak bir takım itirazlara maruz kalmış olması da tahmin edilebilir.

İbn Hamdûn muammerûnbahsinde Ebû Hâtim’e dayanarak tespit ettiği rakamların makul karşılanmamaihtimalini önceki nesillerde insan ömrünün çok uzun olmasıyla açıklamayaçalışmıştır. Buna kanıt olarak da Kur’an, Tevrat ve başka tarihsel kitaplardaHz.Nûh’un ömrüne dair delillere dikkat çekmiştir. İbn Hamdûn ayrıca Vehbb. Munebbih’e isnad edilen bir rivayete de yer vermiştir.

Buna göre Vehb b.Munebbih dahi Hazreti Adem’in en küçük yaşta ölen oğlunun ömrünün ikiyüz yıl olduğunu; böylesi küçük yaşta öldüğü için insanların ve cinlerin onuniçin ağladığını ifade etmiştir. İbn Hamdûn’un bu çerçevede Abdullâh’a (?)nisbetle yer verdiği bir ifadede ise eski insanların seksenli yaşlarda ergenliğegirdiği belirtilmiştir.

16Her ne kadar İbn Hamdûn hiçbir bilgi bulunmadığı için meçhuldurumda olan önceki kadim nesillerin ömrüne dair bu izah ile listedeki yüksekrakamları açıklamaya çalışsa da listenin büyük bir kısmı tarihsel nesilleredeğil, İslâm’a yakın cahiliye dönemine aittir.

Hatta Ebû Hâtim ekseriyeti içinİslâm’a yetişmiştir notlaması yapmıştır. Bu itibarla İbn Hamdûn’un izahımakul olmadığı gibi mevcut yüksek rakamlara dair ikna edici bir açıklama dasunmamaktadır.el-İbşîhî ise uzun ömürlülerin yaşı konusundaki yüksek rakamlarıArapların 120 yıl ve üstü olan yaşları saydığını belirterek izah etmeyeçalışmıştır.

17 Bu açıklama aslında bir kişinin yaşının özellikle belirtilmeyedeğer bulunmasına dikkat çekmektedir. Yani toplumsal alışkanlık normalşartlarda yaş sayısına çok yüksek olmadıkça önem vermiyor demektir. Yoksa120 sonra sayılabilmesi için 120’ye kadar sayılmış olması zaten gereklidir.Sözü edilen sayım kişisel veya ailesel sayım olamaz, toplumsal hafıza olabilir.

Ebû Hâtim’in kitabında bazı kişilerin yaşına dair bir takım haricidelillerin kaydedildiği görülmektedir. Bu deliller ilgili kişiye ait olmak üzereiçinde yaşının belirtildiği şiir beyitleridir. Bu beyitlerin bazı abartılı rakamlariçin de söz konusu olduğu görülmektedir. Diğer taraftan doğal olarak o kişininmutlaka şiiri söylediği yaşta ölmüş olması gerekmiyor. Arap kültüründe şiirinbir bilgi kaynağı olduğu doğrudur.

Ancak bu beyitlerin bizatihi kendileri birmevsukiyet sorununa muhatap olduğu için ikna edici olamamaktadır.“Muammerûn” sayılan kişilerin yaşlarına dair bu bilgiler, bütünüyleArap kültürünün otorite ismi Ebû Hâtim tarafından kayda geçirilmiştir. Dahasonra da bu bilgiler muhtelif alimler tarafından ona atfen tekrarlanmış veyakullanılmıştır.

Ancak bu iki hususa rağmen bizzat Ebû Hâtim’in Kitâbu’lMuammerîn’dekaydettiği bilgilerin doğruluğunu kabul ettiği ileri sürülemez.Öyle anlaşılıyor ki Ebû Hâtim, bu kitapta bu konuda sözel hafızada yaşamaktaolan bilgileri derleyip kayda geçirmeyi amaçlamıştır. Kitapta, derlenenbilgilerin tenkide tabi tutulduğuna dair hiçbir ize rastlanmıyor.

Bu konuda EbûHâtim bir bakıma İbn İshâk’ın siretini oluşturmadaki tutumuna benzer birtutum sergilemiş gibidir. Bu arada çeşitli saiklerle gerkçekten halk hafızasındamevcut bilgilere karışan bir takım suni ve kurmaca bilgilerin mevcudiyeti dekuvvetle muhtemel görünmektedir.

Her hâlükârda Ebû Hâtim kabileortamlarından bir derleme yapmıştır. Onun madde başı yaptığı kişilere dairbilgi kaynakları ise çoğunlukla ilgili kişinin kendi kabilesi olmuştur.Geçmişinde uzun yaşamış kişilerin bulunmasını kabile için bir meziyetaddeden kabilesel bilgi kaynakları abartılı veya bilinçli kurmaca rivayetlerlederlenen ve bir takım yapay şiir beyitleriyle desteklenen bilgininmevsûkiyetini etkilemişlerdir.

Arap kültüründe hemen hemen derlemeye konubütün başlıkların bu durumdan etkilendiği bir vakıadır. Herhangi bir kabileninbütünüyle bu tür faaliyetlere iştirak ettiğini düşünmek de yanıltıcıdır. Meseledaha ziyade kabile hakkında bilgi kaynağı hüviyeti üstlenen kişilerinsorumluluğundadır.Diğer taraftan cahiliye dönemi Arap tarihindeki uzun ömürlü kişilerinbunlardan ibaret olması da düşünülemez.

Çünkü çok geniş bir coğrafyadaasırlarca uzanan bir süreçte sayısız Arap kabilesi mevcuttur. Bunların içindeuzun ömür yaşamış kişilerin sayısının yüz civarında olması makul değildir.Öyleyse listede yer alan kişiler, Ebû Hâtim’in ulaştığı veya kayda değerbulduğu kabile kaynaklarının bildirdiği kişilerdir.

Sözgelimi el-Mustevgir’in bütünüyle Mudarlıların en uzun ömürlükişisi olarak kabul edildiğini belirten Ebu’l-Fidâ, es-Suheylî’nin 130 yaşınıgeçen muammerûn kişiler arasında Zuheyr b. Ebî Sulmâ, Abîd b. Şerye,Dagfel b. Hanzala, er-Rubey‘ b. Dabu‘ el-Fezârî, Zu’l-İsba‘ el-Advânî, Nasrb. Duhmân’ı saydığını kaydetmiştir.18 Bu kayıt büyük ölçüde kültürel birgerçekliği barındırmaktadır. Bu da Arap kültür ortamında 120-130 yaş çok uzun bir ömür kabul edildiğidir. Ayrıca bu kayıt geçmişinde uzun ömürlübireylerin varlığının kabileler arasında bir üstünlük aracı olarak telakkiedildiğine de işaret etmektedir.

Bu arada ünlü sahabi Selmân’ın 350 yıl yaşadığının belirtildiği ancak250 yıl yaşadığı bilgisinin kesin olduğuna dair rivayet genel bilgi hâlini almışve neredeyse bütün kaynaklarda tekrar edilmiştir.19 Selmâm’ın yaşıkonusunda 150 ile 553 arasında değişen muhtelif rakamlar sayılmıştır.

Oysamesela DİA maddesi yine ez-Zehebî’deki bir kayda istinaden Selmân’ınömrünü yaklaşık seksen yıl olarak kabul etmiştir.20Diğer bir husus da herhangi bir uzun ömürlü kişinin yaşı ile ilgilibilgilerin çeşitliliğidir. Sözgelimi Ebû Hâtim’in listesinde 330 yıl yaşayanlarkategorisinde yer alan Eksem b. Sayfî’nin yaşı hakkında farklı kaynaklarda90, 130, 190, 200, 300, 330, 360 gibi farklı rivayetler mevcuttur. Dolayısıylaherhangi kaynakta yer alan bir rakamın toplamsal hafıza tarafından kabuledildiği de tenkit edilmeden ileri sürülmemelidir.

Her hâlükârda Ebû Hâtim’in dermesindeki yaş bilgilerinden hareketlecahiliye dönemi muammerûn kavramı için kat‘î bir yaş ortalamasının tespitimümkün olmayabilir. Ancak yine de bazı çıkarsamalar büyük ölçüde iknaedici sonuçlar verebilir. Esasen Ebû Hâtim’in listesinin alt sınırı dikkatçekicidir. Listenin sayısal veriler içinde 90 olarak tespit ettiği alt sınır birbulgu olarak değerlendirilebilir. Yaş tayini yapılmadan uzun ömür yaşadığıbelirtilen kişiler de dikkate alınarak ihtiyat ile belki daha da aşağıyaçekilebilir. Öyleyse yaklaşık 80-90 yaşın eski Arap kültüründe uzunca birömür olarak sayıldığı düşünülebilir. Buna göre de 80-90 yaş ortalamasındamuammerûn kavramı söz konusu olur. Bu anlamda üst sınır zaten önemliolmaz. Çünkü hepsi kavramın kapsamına dahil olacaktır. Listenin 120-130’lurakamları da yaklaşık olarak bir gerçekliğe tekabül edebilir. Mesela Lebîd b.Rebîa ve Zuheyr b. Ebî Sulmâ gibi bazı kişilerin 120 yaşında öldüğü genelolarak kabul edilmektedir.

En azından üst sınırda istisnalar mümkün olmaklaberaber muammerûn kavramının 80-90 ile 120-130 arası bir yaş ortalaması ile izahı makul görünmektedir. Bu mesele açısından sahabe nesline bakıldığızaman ez-Zehebî’nin uzun ömürlü sahabilerle ilgili eserinde 100 yıldan fazlayaşamış 126 sahabi, İbn Mende’nin eserinde 120 yıldan fazla yaşamış on dörtsahabi sayılmaktadır.

21 Buna göre bu rakamlar bir gerçekliğin karşılığıdır vesayıları son derece azdır. Böylece Ebû Hâtim’in listesinin coğrafî ve kabileçevresinin sınırlı kaldığı, popüler kabile bilgisinin etkisinde olduğu, bundandolayı listenin kısa, ömürlerin çok uzun olduğu görülmektedir. Oysa meselaİbn Mende ve ez-Zehebî’nin listeleri ve benzeri gerçekliği sabit bilgilerdenhareketle Ebû Hâtim’in listesinin uzun, yaş haddinin düşük olması beklenirdi.Listenin popüler kabile kültürünün etkisinde olduğunun açık bir kanıtı dalistede hiçbir kadın ismine yer verilmemiş olmasıdır. Bu ayrıca bir meseleolarak incelenmeye değer.

Her halükarda sözünü ettiğimiz bu ortalama birkaçistisna ile günümüzde en yaşlı kişi dünya ortalaması ile de uyumludur.Muammerûn Kavramının İslâm Kültürüne Yönelik KullanımıCahiliye dönemi Arap kültürü sadedinde muammerûn kavramı genelbir durumu ifade etmektedir ve bu şekilde kullanılmıştır. Bu kavram İslamkültürü sahasında da kullanılmıştır. Ancak İslâm sonrası döneme yönelikkullanıldığında bu kavramın cahiliye dönemindeki tarihsel abartılı anlamınarastlanmıyor.22İslâm kültür sahasında bu kavramın belirli kesimlerde hususî anlamlaryüklenerek kullanıldığı anlaşılıyor. Sözgelimi kültür tarihinde “muammerûnhalifeler” terkibi kültür tarihi kaynaklarında yer almış bulunmaktadır.

Bu,“muammerun” kavramının halifeler kategorisine uygulandığı anlamınagelmektedir. Buna göre halifeler bir kategori olarak muammerûn kavramıaçısından tasnif edilmiştir. Bu tasnifte kavramın yaygın genel anlamıyla yaniuzun ömürlü olmak anlamında kullanılmadığı ilk bakışta fark edilmektedir.İbnu’l-Cevzî, Ebû Bekr es-Sûlî’ye (ö. 335/946) dayanarak muammerûnolan halifeleri Muâviye, Abdulmelik, Hişâm, el-Mansûr, er-Reşîd, el-Memûn,el-Mutemid şeklinde saymıştır.23Oysa bu sayılanlar arasında en uzun ömre sahip olan Muâviye, 78 yılyaşamıştır. Yine Emevîlerden Abdulmelik 60 yıl, Hişâm 52 yıl; Abbâsî halifelerinden el-Mansûr 61 yıl, Hârûn er-Reşîd 46 yıl, el-Memûn 47-48 yılve el-Mutemid 48 yıl yaşamıştır. Bu rakamların yüksek olmadığı, hattaMuâviye hariç bu halifelerin genel olarak orta yaşta vefat ettiği görülmektedir.

Öyleyse bunların muammerûndan sayılması yaşları ile ilgili değildir.Konuya başka açılardan mesela hilafet süreleri noktasından bakılabilir.Bu halifelerden Muaviye 19, Abdulmelik 20, Hişâm 19, el-Mansûr 21, Hârûn23, el-Memûn 20, el-Mutemid 22 yıl halifelik yapmıştır. Buna göre buhalifelerin ortak noktası hilafet sürelerindeki ortalamadır. Bu süreyebakıldığında ise ortalaması 20 yıl civarında çıkmaktadır. Buna göre ortalamayirmi yıl halifelik yapmış olan halifeler muammerûndan sayılmıştır.Emevî halifelerinden 62 yıl yaşadığı hâlde 9 ay halifelik yapmış olanMervân bu kapsama dahil edilmemiştir.
39 yıl yaşayıp 10 yıl halifelik yapmışolan Mehdî de kapsam dışı bırakılmıştır. Sözü edilen hilafet süresi ölçütünegöre bu durum anlaşılabilmektedir.Diğer taraftan bu listede 37 yıl yaşayıp 19 yıl halifelik yapan elMuktedî,64 yıl yaşayıp 26 yıl halifelik yapan el-Muktefî ayrıca 67 yıllıkömrünün 45 yılını halifelik yaparak tarihin en uzun süre halifelik yapan ismien-Nâsır’ın bu listede yer almamış olması, Ebû Bekr es-Sûlî’nin vefat tarihiile açıklanabilir. Tek isim ondan önce vefat etmiş olan el-Mutemid’dir. esSûlî’ninölçütü halifelik süresi olursa el-Mutemid’in de muammerûndansayılması gerekir. Bu durumda es-Sûlî’nin doğum tarihi olan 255/869 yılıdikkate alınarak onun bu görüşünün el-Mutemid’in hilafetinin nihayetindenönceye ait olması düşünülebilir.

Nitekim daha sonra ez-Zehebî bu listeyedeğinmeksizin el-Muktefî billâh Cafer b. Muhammed b. Cafer’imuammerûndan saymıştır.24 Bu çıkarım doğru olursa buna göre muammerûnkavramının burada yaşın kendisine değil uzun süreli halifelik görevine karşılıkgeldiği sonucu ortaya çıkar. Bu takdirde sonraki dönemlerde muammerûnkavramına kullanıldığı alana göre farklı anlamlar yüklendiği ortaya çıkar.

Diğer taraftan İbn Kesîr’in ifade ettiği üzere 88 yaşında ölen hadis alimiAhmed b. Şeybân b. Taglib eş-Şeybânî,25 yine 89 yaşında ölen hadis alimiAhmed b. Muhammed el-Bezzâz muammerûndan sayılmıştır.26 ez-Zehebî’ninkaydına göre 100 yıl yaşamış olan Ziyâd b. Alâka b. Mâlik es-Sa‘lebî de muammerûndan sayılmıştır.27 es-Sem‘ânî’nin Ebû Sa‘d el-Bagdâdî’dennakline göre 100 yıl yaşamış olan Muhammed b. Ahmed b. Alî demuammerûndan sayılmıştır.28 Bunların da ortak noktası hadis alimiolmalarıdır.