Hunlar daha sonraki Türk medeniyetinin temellerini atmışlardır. Türk tarihinin öncülüğü yapan Hunlar, daha da ilerleyerek düzen ve sistemlerini daha sonra gelen nesillere de aşılamışlardır. İlk Türk sanatının merkezi olarak Altay dağlarıdır. Özellikle Altay dağlarında bulunan kurganlar (mezarlar) bunun en önemli kanıtıdır. Bu mezarlara gömülen ölüler değerli eşyalarıyla birlikte gömülürlerdi. O zamana kadar kullanılan düz kılıçların aksine Türkler tarafından kullanılan eğri kılıçlara kurganlarda çok rastlandı.
Özellikle Türklerin yaygın inanışı olan Göktanrı inancında Hunlar doğuya kutsal görür ve dini ayinlerde doğuya dönerek yaparlardı. Özellikle altın kültürü gelişen Hunlar, Atlayın kuzeyinde bulunan aylın madenlerinden yararlanarak altın motifleri kullanmışlardır. Hunlar tarafından yapılan tarihi eserlerin çoğu, Orhun nehrinin yanındaki başkente taşınırdı. Hunlar dokuma şekli olarak sadece kendi şekillerini değil, aynı zamanda etkileşime geçtikleri diğer kültürler olan Çin ve İran dokumalarını da kullanırlardı. Özellikler altın süslemeli keçeler, değişik amaçlarla kullanılırdı. Süs resimlerinde ilk olarak av sahneleri anlatılırdı. Hunlardan sonra yapılan arkeolojik araştırmalarda Altay dağarlındaki Mazırık bölgesinde Doğu ve Batı kültürünün kaynaşma noktasıydı. Hunlar kültürlerinin yaratıcısı olarak tarih sahnesine çıkıyordu. Özellikle Büyük İskender ile birlikte Batı Türkistan’a gelen Yunanlıların motiflerini Hunlar alarak daha geliştirdiler. Hunlar yaptıkları keçelerde Yunan motifleriyle birlikte Çin motiflerini de kullandılar.
Hunların kültürünün her anında hayvanların hayatları ve savaşları anlatılırdı. Ve Hunlar, aklınıza gelebilecek her hayvanın heykelini yapmaya çalışmışlardır. Bu heykelleri yaparken bronz kullanmışlardır. Özellikle ruhları temsil etmek için yarısı geyik yarısı insan olan figürler kullanmışlardır. Altay dağları Türkler sayesinde ilk kültürün filizlerinin atıldığı yer olmuştur. Özellikle resimlerde Türklerin Göktanrı inancı nedeniyle gökyüzü motiflerine de sıkça yer verilirdi. Türkleri diğer toplumlardan ayıran özellik, onların göklerdeki yıldızları yön bulmak ve iklimsel değişiklikleri izlemesiyle alakalıdır. Türkler göğün her yeri kapladığını görünce göğü, tanrı olarak görmüşlerdi. Hunlara göre göğün tam ortasında kutup yıldızı bulunurdu ve bu yıldıza demir kazık ismini vermişlerdi. Onlara göre dünya kutup yıldızının etrafında döner ve bu demir kazık merkez sayılırdı.
Tanrı Dağları
Hunlarda Tanrı Dağları, Altay bölgesine oranla daha fakirdi. Fakat iki bölge birbirine çok yakındı ve Tanrı Dalarındaki bulutların Altaylardan az olması aslında Hunlar için bu durumu kanıtlar nitelikteydi. Altayların Hunlar için önemini anlatmak gerekirse, Altaylarda başlayan Demir Çağı hemen bütün bölgelere yayılırdı. Bu yüzden tarihçilerin genel kanısına göre, Altaylar, Hun kültürünün bütün özelliklerini taşıdığı için kültür merkezi niteliğindeydi.
Aynı zamanda Orhun nehri ve kıyısı, Hun kültürünün birçok izini taşımaktadır. Orhun ırmağı Türk kültür belgeleriyle doludur. Orta Asya Türk kültürünün ilk yaratıcısı olan Hunlar, aynı zamanda gittikleri bütün topraklara kültürlerini götürmüşlerdir.