Sâmiye Cahid Hanım, döneminin çok ötesinde bir kadındı. Gelin, hikayesine birlikte bakalım...
Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’da otomobili ilk kullanan kişi Züheyrzâde Ahmed Paşa’ydı.
Bu ilkin ardından İstanbul sokakları zengin ailelerin aldığı otomobillere dolmaya başladı.
Otomobil sayısı arttıkça, bu araçların kullanılabilmesi için o dönem şehadetname denilen ehliyetleri veren kurumlar da birbiri ardına açıldı.
Tam bu senelerde, otomobil kullanmaya heves eden Sâmiye Cahid Hanım şehadetnamesini aldı ve gazeteci ve yazar olan eşi Burhan Cahid Bey’in otomobiliyle İstanbul sokaklarında gezmeye başladı.
Silivrikapı'daki Yedi Emirler Dergahı’nın son şeyhi Seyyid İbrahim Şuâeddin Efendi'nin kızı olan Sâmiye Cahid Hanım, Yedikule Alman Mektebi’nden mezun oldu, Tanburî Cemil Bey'den kemençe öğrendi ve hatta 1920'den itibaren devrin konservatuvarı Darülelhân'da hocalık yaptı.
Yıl 1922’yi gösterdiğinde, hız tutkunu Sâmiye Cahid Hanım üyesi olduğu Turing Kulüp'ün her sene düzenlediği geleneksel otomobil yarışlarına katılmaya başladı.
Sâmiye Cahid Hanım, iki senede bir otomobilini yeniliyor ve Buick, Ford, Cadillac, Fiat, Nash gibi döneminin iyi otomobillerini sürüyordu. İlk defa katıldığı yarışlarda dereceye girerek herkesi şaşırttı elbette ama ilk ödül 1932’de geldi.
İstinye Köprüsü ile Zincirlikuyu arasındaki yaklaşık 10 kilometrelik parkurda düzenlenen rallide birinci oldu ve kupasını dönemin vali ve belediye reisi Muhiddin Üstündağ’dan aldı.
Ertesi gün tüm gazetelerde Sâmiye Cahid Hanım vardı. Akrabaları tarafından “Ben kadının kullandığı arabaya binmem” denilerek hor görülen ilk ehliyetli kadın şoförümüz karma kategoride erkekleri geride bırakarak birinci olmuştu.
Ama tabii ki o kadar kolay değildi… Birinciliğinin ardından ikinci olan Vehbi Bey sonuca itiraz ederek yarışın iptal edilmesini istedi, çünkü Sâmiye Cahid Hanım bir kadındı!
Vehbi Bey, ikinci olmasının ardından yarışın sonucuna itiraz etti ve iptal edilmesini istedi. Gerekçe olarak birinci olan Sâmiye Cahid Hanım’ın kadın olmasını gösteren Vehbi Bey’in itirazına Sultanahmet Sulh Hukuk Mahkemesi, "Bir kadın da otomobil yarışlarına katılabilir ve birinci gelebilir” kararını verdi.
Ertesi yıl Turing tarafından düzenlenen yarışlarda tekrar birinci olan Sâmiye Cahid Hanım, 1934 yılındaki yarışlarda aynı parkurda kaza yaptı ve ağır yaralandı.
Takla atarak parçalanan otomobilinden ağır yaralı kurtarıldı. Sol kolu parçalandığı için bir dizi ameliyat geçirse de sol elini bir daha hiç kullanamadı. Dönemin müzisyenleri tarafından kemençede tek olarak gösterilen bu cesur kadın enstrümanını bir daha eline alamadı.
Sâmiye Cahid Hanım hiçbir zaman araba sevdasından vazgeçmedi ve 1972 yılında hayatını kaybedene kadar otomobil sürdü.
Tutkusundan hiçbir zaman vazgeçmeyen ve insanların sözlerine kulak asmadan hayatına devam eden Sâmiye Cahid Hanım'ı bugünün kadınlarına ışık tuttuğu için ayakta alkışlıyoruz!