Sebe' Suresi
Hakkında
Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sûre, adını 15. âyette geçen “Sebe’ ” kelimesinden almıştır. Sûre de başlıca müşriklerin ahireti inkâr etmeleri, Davûd ve Süleyman Peygamberlerin kıssaları ve müşriklerin Hz. Muhammed’in peygamberliğihakkındaki bazı şüpheleri konu edilmektedir.
Nuzül
Mushaftaki sıralamada otuz dördüncü, iniş sırasına göre elli sekizinci sûredir. Lokman sûresinden sonra, Zümer sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 6. âyetinin Medine’de nâzil olduğuna dair bir rivayet de vardır.
Konusu
Hamdin dünyada da âhirette de yalnız Allah’a mahsus olduğu belirtilerek başlayan sûrede, Cenâb-ı Hakk’ın kudretinin üstünlüğü ve ilminin kuşatıcılığı fikri işlenmekte, Allah’ın mutlak kemali, ilmi, hikmeti, rahmeti, bağışlaması gibi sıfatları hatırlatıldıktan sonra kıyamet vaktinin geleceğini ve insanların tekrar hayata kavuşturulup hesaba çekileceklerini kabul etmeyenlerin tutarsızlıklarına dikkat çekilmekte, böylelerinin Hz. Peygamber’i Allah hakkında asılsız sözler uydurmakla itham etmeleri veya onun aklını yitirdiğini iddiaya kalkışmaları üzerinde durulmakta, iman edip iyi işler yapanlarla Allah’a âsi olanların âkıbetleri karşılaştırılmakta, iki iyi örnek olarak Hz. Dâvûd ve Hz. Süleyman hakkında bazı bilgiler verilmekte, ardından kötü bir örnek olarak da Sebe’ ahalisinin başına gelenlere değinilmekte, şeytana uyanların ve şirk batağına saplananların âhiretteki halleri tasvir edilmektedir.
Sebe' Suresi 1. Ayet Tefsiri
Ayet
- اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَلَهُ الْحَمْدُ فِي الْاٰخِرَةِۜ وَهُوَ الْحَك۪يمُ الْخَب۪يرُ ﴿١﴾
Meal (Kur'an Yolu)
﴾1﴿
Hamd göklerde ve yerde ne varsa hepsinin sahibi olan Allah’a mahsustur; âhirette de hamd yalnız O’na özgüdür. Hikmetle yöneten, her şeyden haberdar olan O’dur.
Tefsir (Kur'an Yolu)
Dilimizdeki “övme” ve “teşekkür etme” kelimeleriyle bir ölçüde karşılanabilen hamd, evrendeki bütün varlıkların yegâne yaratıcısı ve sahibi olan yüce Allah’a mahsustur (bu iki kelimeyle hamd arasındaki farklar için bk. Fâtiha 1/2). Burada âhirette de hamdin Allah’a mahsus olduğu belirtilerek dünya hayatındaki sınavın sona ermesinden sonra da, O’na hamd etmenin en büyük huzur kaynağı olmaya devam edeceğine ve orada müminlerin şükür anlamında hamdi de sürdüreceklerine işaret edilmiştir. Nitekim Kur’an’da müminlerin cennetteki hayatı tasvir edilirken, Allah’a hamd ifadesini dillerinden düşürmeyecekleri (A‘râf-7/43; Fâtır 35/34; Zümer 39/74) ve dualarını da hep “El-hamdü lillâhi rabbi’l-âlemîn” şeklinde bitirecekleri (Yûnus 10/10) belirtilmiştir. Yine birçok âyetten, mahşer günü yapılacak değerlendirmede kişinin dünya hayatındaki davranışlarının esas alınacağı, ama oradaki nimetlerin sırf kulun kendi kazancı gibi düşünülmemesi ve Allah’ın lutfunun sonucu olarak görülmesi gerektiği anlaşılmaktadır (Râzî’nin Kur’an’da “elhamdü lillâh” diye başlayan beş sûre bulunmasından hareketle yaptığı bir yorum için bk. XXV, 238-239).