MEDYUM VE MUSKACI
Dava dosyasına göre, çevresinde medyumluk ve muska yazarak hayatını kazandığı bilinen baba H.E.’nin biri üvey olmak üzere 4 kızı ve bir erkek çocuğu vardı. Evdeki ilk taciz 1996’da başladı. Babalarının cinsel istismarına uğrayan 15 ve 9 yaşlarındaki iki kızı 2002’de şikâyetçi oldu. H.E. hakkında başlatılan soruşturma, delil yetersizliği gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlandı. H.E. çocuklarına cinsel istismara devam etti. Kızlarını, yaşadıklarını anlatmaması için, “Seni, kardeşlerini ve annenizi öldürürüm” diye tehdit etti.
KURTULUŞ EVLİLİĞİ
Babalarından kurtulmak için 3 kız erken yaşta evlendi. İfadelerine göre, küçük kız kardeş ile 11 yaşındaki erkek kardeşlerinin benzer davranışlara uğrayacağı akıllarına gelmedi. 2007’de H.E.’nin yeğeni S.K. dayısının sosyal medyada bir kadınla cinsel içerikli sohbet ederken küçük kızından bahsettiğine tanık oldu. S.K. dayısının ifadelerini küçük kızın ablalarıyla paylaştı. Bunun üzerine ablalar savcılığa suç duyurusunda bulundu. Dosyası yeniden açılan soruşturmada bu kez baba tutuklandı. 11 yaşındaki oğlunu da istismar ettiği belirlenen H.E. hakkında Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “Çocuğa cinsel saldırı” suçundan dava açıldı.

12 YIL 3 AY HAPİS
Mahkeme, H.E.’ye, erkek çocuğuna yönelik eylemleri nedeniyle “çocuğun cinsel istismarı” suçundan 12 yıl, en küçük kızına yönelik ifadeleri nedeniyle “Aile hukukundan kaynaklanan yükümlüğünün ihlali” suçundan 3 ay hapis cezası verdi. Mahkeme, mağdur 3 kıza yönelik eylemleri zaman aşımı kapsamında değerlendirip babaya başka ceza vermedi. Gerekçeli kararda, olayın 2002’de yüzeysel bir soruşturma ile geçiştirildiği, bunu fırsat bilen sanığın çocuklarını istismar etmeye devam ettiği belirtildi. Kararda, sanığın öz ve üvey tüm çocuklarına karşı 1996’dan itibaren cinsel istismarda bulunduğu vurgulandı.
9 YAŞINDAYDIM
Babasının cinsel istismarına maruz kalan genç kız, annesiyle yaşadıkları dramı Hürriyet’e anlattı. Genç kız, şunları söyledi: “2002’de şikâyetçi olduğumda 9 yaşındaydım. Baskılar nedeniyle ifademi geri çektim. Herkes beni suçladı. ‘Söylersen anneni öldürürüm. Seni kaçırırım, seni karı yaparım’ diye tehdit ediyordu. Hayatımı mahvetti. Buradan gitmek için mecburiyetten evlendim. Küçük kız kardeşime sürekli, ‘Sana zorla dokunan olursa bana söyle. En yakının bile olsa beni ara’ diyordum. Ona yaptıklarını duyunca bu sefer susmadım. Olay açığa çıkınca eşimle aram bozuldu. Cinsel saldırıya maruz kaldığım bu eve geri dönmek zorunda kaldım.
LİSEYİ OKUYAMADIM
Bu salonda bana defalarca saldırdı. En çok tacize uğradığım yer, kiler olarak kullanılan çatıydı. O kadar nefret ediyorum ki bu evden. Bu olaylardan dolayı lise okuyamadım. Elimde ekmeğim yok. Özellikle annelere bir çağrıda bulunmak istiyorum: Eğer bu işi yapan evdeki babaları ise anneler gözünü açsın biraz. Bir çocuğu, anne anlamazsa hiç kimse anlamaz. Tek isteğim benim gibi yaşayanlar varsa, korkmasınlar cesaretli olsunlar. Mahkeme bana yaptıklarından dolayı ceza vermedi. Benim bozulan psikolojim de zaman aşımına giriyor mu? Bu nasıl zaman aşımı oluyor? Ben şimdi nasıl eskisi gibi olurum ki?”
ANNE: AYNI EVDE OTURMAK ZORUNDAYDIK
ÇOCUKLARIN annesi de ekonomik sıkıntılar nedeniyle aynı evde oturmak zorunda olduklarını belirterek, “Benim gibi o kadar çok kişi vardır ki. Gerçekleri ortaya dökmeyen, üstlerini kapatan bir sürü insan var. Dökmemekte de haklılar. O kadar zor ve ağır bir süreç ki. Tek başınasınız, annesiniz, ayakta durmak zorundasınız” dedi. Mağdur çocukların avukatı Şahin Antakyalıoğlu ise olay özelinde hukuksal sorunları şöyle anlattı: “TCK’nın 66. maddesinin 6. fıkrasına göre zaman aşımı, çocuklara karşı üst soy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda, 18 yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar. Bu suçlar yönünden zaman aşımı 15 yıl uygulanmaktadır. Bize göre bu suçlar yönünden zaman aşımı 25 yıl olmalı. Etkili bir soruşturma yürütülmemesi ve takipsizlik kararı da adalet anlayışıyla bağdaşmıyor. Bu süre zaman aşımı süresine eklenmeli. Aile bireylerine yönelik cinsel taciz olması halinde ise şikâyet aranmamalıdır ve re’sen soruşturulmalıdır.”