Vahim olayı duymuşsunuz*dur:
Olayın “kahramanı”; TBMM Başkanı İsmail Kah*raman.
18 Mart Çanakkale Sa*vaşı'nın anlatıldığı tiyatro oyununda kadın oyuncula*rın sahneden çıkarılmasıyla ilgili bakın ne dedi:
– “Yapılacak iş sadece ve sadece Çanakkale Türkü*sü'nü söylemek. Söyleyenler içinde 16 tane hanım var. Toplamda 13 tane erkek var. Toplamda 29 kişi var. 9 tane askerimiz orada…”
Araya girmeme izin veriniz:
TBMM Başkanı İs*mail Bey, Mehmet*çik'ten “tane” diye bahsediyor! Sanırsınız zücca*ciye dükkanındaki ya da mal pazarındaki malları sayıyor! İnsanların böyle niteleneme*yeceğini bilmiyor!
Biri “kelle” der!
Diğeri “tane” der!
Bu daha ne ki….
Devam edelim İsmail Bey'in açıklamasına:
“Şehitlik ruhuna sahip olmayan, tarih duygusu*na sahip olmayan, Çanakka*le'nin duygusunu bilmeyen*ler, ‘Meclis Başkanı ne yaptı biliyor musunuz? Ne yaptı? Kadınları koymadı.' (…) Ruh, duygu, dürüstlük, şahsi*yet, haysiyet lazım. Müthiş bir faaliyet yaptık. Hiç ondan bahsetmek yok; Çanakkale ruhuymuş, Gazi Meclis'miş. (…) Seyit Onbaşı ruhu lazım. Her şeyi neden tutup da siyasi bir taraflara çekiyo*ruz? Neden bütünlüğümüzü sağlayıcı konularda bir arada bulunmuyoruz?”
Ne acı! TBMM Başka*nı İsmail Bey Çanakkale Savaşı'nı hiç bilmiyor!
Şöyle…

Kahraman kadınlarımız

Evet, Çanakkale destanında Seyit Onbaşı ruhu var.
Peki kadın kahramanları*mız yok mu?
TBMM Başkanı İsmail Bey yok sanıyor!
Çanakkale Savaşı'nda gösterdiği kahramanlıktan dolayı TBMM tarafından rütbe verilen Nezahat On*başı adını duymamış…
Çanakkale Savaşı'na Ko*sova'dan sekiz tabur katıldı; gönüllüler arasında sadece erkekler değil, kadınlar da vardı. Zeynep Mido Çavuş, savaşa katılan ve şehit dü*şen Dragaşlılardan biriydi. Demek TBMM Başkanı İsmail Bey Zeynep Mido Çavuş'un adını da duymamış…
Saçlarını sıfıra vurdurup “Ahmet” ismiyle savaşa katı*lan Mücahide Hatice adını da duymamış… Mücahi*de Hatice Hanım Zafer-i Milli gazetesine bakın ne dedi: “İzmir'in Kemalpaşa (Nif) kazasının Ahmetli köyünden Hacı Halilzâdeler'denim. Babam merhum Mehmet Efendi'dir. Çanakkale Anafar*talar 56. fırkada silahımla muharebelere iştirak ettim. Adım Ahmet idi. Benim kadın olduğumu kimse bilmiyor*du. Şarapnel ve kurşun*larla dokuz yerimden yaralandım. Milli muhare*belerimize de gönüllü iştirak ettim…” (20 Mart 1926)
Belli ki TBMM Başkanı İsmail Bey, yüzlerce gönüllü kadının başındaki baş hemşi*re Safiye Hüseyin Elbi adını bile duymamış…
Avusturyalı piyade er J.C.Davies, annesine yazdığı mektupta; keskin nişancı bir Türk kızının pek çok askeri vurduğunu, gün batma*dan kendisinin de bir Avustur*yalı tarafından vurulduğunu yazıyor. 19-21 yaşındaki genç kızın bedeninden, ölü olarak ele geçirildiğinde 51 kurşun çıkardıklarını belirtiyor.
TBMM Başkanı'nın sadece soyadı Kahraman!
Çanakkale Savaşı'ndaki kadın kahramanlarımızı bilmi*yor…

Bugün 100'üncü yılı

TBMM Başkanı İsmail Bey bizlere Çanakkale ruhu*nu öğretmeye kalkışıyor!
Neymiş; “Çanakkale ruhunu bilmeyenler kadınları neden sahneden indirdiğini bilemez*miş!”
Bu sözleri eden kişi sade*ce Seyit Onbaşı ruhundan haberdar.
Ama, oturduğu koltuk tarafından ödüllendirilen Nezahat Onbaşı ruhundan bihaber!
Sonra da akıl veriyor; “tarihi*nizi bilin” diye!
Sanırım bilinci ve ruhu “kadın ruhuna” kapalı; oku*ma yaparken tarih yazan ka*dın kahramanların sayfalarını atlamış!
Erkek egemen bir kül*türün sonucu budur; kadını sahneden indirmek!
Aslında… Mesele, Çanakkale Savaşı'ndaki kadınların olup ol*madığı değil; CIA dayatması Vehhabi/Selefi geleneğinde yetişen kimi politikacıların ka*dına tahammülünün olma*masıdır. Yoksa…
Bu topraklarda Abdülme*cit'in onayıyla 172 yıldır ti*yatro yapılıyor…
Bu topraklarda Abdülaziz'in onayıyla 149 yıldır Türkçe oyun oynanıyor…
Bu topraklarda (tam da bugün) 100 yıldır Türk ka*dınları/Afife Jaleler tiyatro sahnesine çıkıyor…
Bu topraklarda 95 yıl*dır Atatürk'ün teşvikiyle Türk kadınları/ Bedia Muvahhit*ler tiyatro sahnesindeler…
Öyle ki…
Tarih: 9 Mart 1930.
Ankara'ya turneye gelen İstanbul Şehir Tiyatroları sanat*çılarına Atatürk, Gazi Orman Çiftliği Marmara Köşkü'nde yemek daveti verdi. Yemek*ten sonra sanatçılar ayrılırken Atatürk'ün elini öpmek istedi. Bunun üzerine Atatürk tarihi sözünü etti:
“Biz hepimiz milletvekili olabiliriz, bakan olabiliriz, hatta cumhurbaşkanı olabiliriz. Ama hiçbirimiz sanatkar olamayız. Böyle olunca sanatkar el öp*mez, sanatkarın eli öpülür.”
Böyle bir liderimiz var…
Diğer yanda…
Tarih: 18 Mart 2018.
TBMM Başkanı İsmail Bey kadın oyuncuları “Çanakkale ruhunu uymuyor” diye sahne*den indiriyor!
Bakınız…
İsmail Bey kişi olarak tiyat*ro sahnesinde kadın görmek istemeyebilir. Kadınları sade*ce harem'de görmek salt kendini ilgilendirir.
Ve fakat:
TBMM'nin başkanlığı*nı yapan İsmail Kahraman “uyduruk sebeplerle” kadın oyuncuları sahneden indi*remez.
Bu tür tavırları ülkeyi geriyor; Türkiye'nin adını lekeliyor.
Maalesef İsmail Bey, Meclis başkanlığına yakış*mıyor!
TBMM Başkanlığı'nı, MTTB Başkanlığı ile karıştırıyor!

Soner Yalçın