Sultan Veled, (d. 24 Nisan 1226, Karaman - ö. 11 Kasım 1312)
Mevlana'nın büyük oğlu olan Sultan Veled, 1226 yılında Lârende'de (=Karaman) doğmuştur. Çocukluğunun ilk yıllarını dedesi Bahâeddîn Veled ile birlikte geçiren Sultan Veled, ilk eğitimini babasından almıştır. Konya'da ve Şam'da çeşitli âlimlerden, özellikle babasından medrese ilimlerini öğrendiği gibi, Seyyid Burhâneddin Tirmizî, Şems-i Tebrizî, Hüsâmeddin Çelebi'ye kadar birçok büyük sûfîyle ve zamanın âlimleri ve şairleriyle sürekli münasebetlerde bulunarak ilim ve sülûk yönünden yükselmiştir. Onun yetişmesinde, inanış ve duyuş tarzı ile düşüncelerenin şekillenmesinde babasının büyük bir etkisi vardır.Sultan Veled, eserlerini Farsça yazmakla birlikte epeyce Türkçe şiirleri de bulunmaktadır. Bu açıdan O, Ahmed Fakih ile birlikte, Anadolu Türk edebiyatında bir öncü durumundadır.
Sultan Veled'in sistemli bir tarikat haline getirdiği Mevlevîlik, Anadolu Türklüğünün yetiştirilmesinde ve terbiye edilmesinde önemli rol oynamış, Mevlevî dergâhları bir okul gibi halkın aydınlatılmasında büyük hizmetler görmüştür. Tarikatın ilk şeyhi de Hüsâmeddin Çelebi olmuş, 1284 yılında vefat etmesi ile yerine Sultan Veled geçmiştir.
Mevlevilik zamanla yayılmış, Bursa ve Edirne başta olmak üzere, Osmanlı devleti içinde itibar görerek gelişmiş, hatta padişahların da ilgisini, yardımını ve desteğini görmüştür.1312 tarihinde vefat eden Sultan Veled, az da olsa, gerçek manada Türkçe gazel yazan ilk şairdir. İlk olması bakımından bazı aksaklıklar bulunsa da bu şiirler edebî yönden önemlidir. O gazellerinde daha ziyade babasının etkisi altında, topluma hitap eder.
Sultan Veled'in Eserleri
Sultan Veled'in Farsça yazdığı bilinen beş eseri bulunmaktadır. Divan'dan başka İbtidâ-nâme, Rebâb-nâme, İntihâ-nâme mesnevileri ile nesir olarak yazdığı Ma'ârif adlı eseri vardır.Manzum eserlerinin toplam beyit sayısı 30.000'e ulaşan Sultan Veled'in devrinde velûd (=çok eser veren) bir şair olduğu görülür.
1. Divan:Beyit sayısı yaklaşık 12700 olan, kaside , gazel, terci-bend ve rübai gibi çeşitli nazım şekilleri yer alan bu büyük eserde otuza yakın vezin kullanılmıştır. Divan'ın gazeller bölümünde Türkçe-Farsça-Rumca yazılmış mülemma manzumeler de bulunmaktadır. Şiirler vezinlere ayrılarak alfabetik bir sırada yazılmıştır. Divan'daki Türkçe beyitleri Veled Çelebi ile Feridun Nafiz Uzluk tarafından yayımlanmıştır (Veled Çelebi (İzbudak), Divan-ı Türki-i Sultan Veled, İstanbul 1925; Feridun Nafiz Uzluk, Divan-ı Sultan Veled, İstanbul 1941).Mecdut Mansuroğlu ise daha sonra Divan ve mesnevilerde yer alan Türkçe şiirlerin tamamını eklediği bir inceleme bölümüyle tekrar yayımlamıştır (Mecdut Mansuroğlu) Sultan Veled'in Türkçe Manzumeleri, İstanbul 1958).
Sultan Veled'in Türkçe bir gazeli
mefâ'îlün mefâ'îlün fe'ûlün1. Sinün yüzün güneşdür yoksa aydur
Canum aldı gözün dakı ne aydur
2. Binüm iki gözüm bilgil canumsın
Bini cansuz koyasın sen bu keydür
3. Gözümden çıkma kim bu yir sinündür
Binüm gözüm sana yahşı sarâydur
4. Ne okdur bu ne ok kim degdi sinden
Binüm boyum sünüydi şimdi yaydur
5. Temâşâ çün berü gel kim göresin
Nite gözüm yaşı ırmak u çaydur
6. Sinün boyun bu dağdan ağdı geçdi
Cihân imdi yüzünden yaz u yaydur
7. Bu gün ışkun odından ıssı alduh
Bize kayu degül ger kar u kaydur
8. Bana her gice sinden yüz bin assı
Binüm her gün işüm sinden kolaydur
9. Veled yohsuldı sensüz bu cihânda
Seni buldı bu kezden beg ü baydur
Gazelin düz yazı ile dil içi çevirisi:
1. Senin gözün güneş mi yoksa ay mıdır? Gözün canımı aldı, daha neler söylemektedir?
2. Benim iki gözüm gibi (değerli) olan, bil ki sen canımsın. Beni eğer cansız koyarsan,
beni benden alırsan bu benim için çok iyidir.
3. Sen hiç gözümden gitme, daima gözümün önünde dur; gözüm senin için çok güzel bir saraydır.
4. Senin bakışlarından (saplanan) bu ok, nasıl bir oktur; bu yüzden süngü (mızrak)
şeklindeki boyum yay gibi (iki büklüm) oldu.
5. Beni görmek için yakına gel de, gözyaşımın nasıl ırmak ve çay gibi aktığına bak.
6. Senin boyun bu dağı aşıp geçti. Âlem senin yüzünden şimdi bahar ve yaz mevsimini yaşamaktadır.
7. Bugün aşk ateşinden sıcaklık aldık. İster kar isterse yağmur olsun bizim için endişe edecek bir durum yoktur.
8. Bana senden her gece yüzbin fayda dokunmaktadır. Sen olduğun sürece benim her işim kolaydır.
9. Veled, sensiz bu cihanda yoksul (fakir) bir kimseydi. Bu sefer seni bulduğu, sana kavuştuğu için beğ ve zengindir.
2. İbtidâ-nâme:
Sultan Veled'in 1291 yılında yazdığı ilk mesnevisi olan ve 8760 beyitten oluşan bu eserde 76 Türkçe beyit bulunmaktadır. Fe'ilâtün mefâ'ilün fe'ilün vezninde yazılan eserin kaynağı Mesnevî'dir. Sultan Veled bu eserinde, insanın kendisini bilmesini öğütlediği gibi, ölmeden önce ölmeyi, ölümsüzlüğe ulaşmak için Tanrı'ya bağlanmayı, aşk ateşiyle pişmeyi ve nefsin kötülüklerden nasıl arınması gerektiğini anlatır. Bunları yapabilmek için de bir mürşide (=rehbere) ihtiyaç olduğunu belirtir. İlk baskısı Tahran'da Veled-nâme adıyla 1936'da yapılmış olan bu mesnevi, Abdülbaki Gölpınarlı tarafından Türkçeye çevrilmiştir (Sultan Veled, İbtidâ-nâme, Çev. Abdülbaki Gölpınarlı, Ankara 1976).
İbtidâ-nâme'den Türkçe beyitler
fe'ilâtün mefâ'îlün fe'ilün
(fâ'ilâtün mefâ'îlün fâ'lün)1. Bu hadîsi buyurdı Peygamber
Kankı kişi ki dirligin ister
2. Kendüzinden gerek kim evvel öle
Dirligün ma'nisin ölüp bula
3. Ölmedin tiz ölün ağun göge
Kim sizi ay ile güneş öge
4. Ol kim öldi ölümsüz ol kaldı
Uçmağı bu cihânda nakd aldı
5. Kim ölürse bu gün diri ola
Ol kim ölmez yarın yavuz ola
Beyitlerin düz yazı ile dil içi çevirisi:
1. Peygamber, ebedî hayatı, sonsuz yaşamayı isteyen kişi için bu hadîsi söyledi.
2. O kişi ölmeden önce ölmeli (öleceğini düşünmeli), böylece ölerek ebedî hayatın hikmetini anlamalı.
3. Haydi ölmeden önce hemen ölüp göklere yükselin de sizi ay ve güneş övsün..
4. Bu şekilde benliğini öldüren kişi, ölümsüz oldu ve cenneti bu dünyada satın aldı.
5. Kim bugün ölürse, sonsuz hayata kavuşur, zaten şimdi ölmeyen yarın kötü olacak.
3. Rebâb-nâme:
8000 beyit olan ve 1300-1301 yılında yazılan bu eser, Mesnevî vezni (=fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün) ve etkisi ile yazılmıştır. İbtidâ-nâme ile hemen hemen aynı konular işlenen eserin ondan farkı, burada Mevlânâ hakkında geniş bilgi verilmesidir. Sultan Veled bu eserinde Tanrı'ya ulaşma yollarından, aşktan ve dünyanın "Hakka dost olunması" için yaratıldığından bahseder ve babasının büyüklüğüne, değerine işaret eder. Eserde 162 Türkçe beyit bulunmaktadır.
Rebâb-nâme'den Türkçe beyitler
fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün1. Mevlânâ'dur evliyâ kutbı bilün
Ne kim ol buyurdısa anı kılun
2. Tanrı'dan rahmetdür anun sözleri
Körler okırsa açıla gözleri
3. Kangı kişi kim bu sözden yol vara
Tanrı anun müzdini bana vire
4. Yok idi mâlum davarum kim virem
Dostlığın mâl ile bellü gösterem
5. Mâl kim Tanrı bana virdi budur
Kim bu mâlı isteye ol usludur
Beyitlerin düz yazı ile dil içi çevirisi:
1. Evliyanın kutbu (=ulusu) Mevlânâ'dır, bunu iyi bilin (ve) o ne buyurduysa onu yapın.
2. O'nun sözleri Tanrı'dan rahmettir. Körler okursa gözleri açılır.
3. Hangi kişi bu sözden hareket ederek doğru yola giderse, Tanrı onun karşılığını bana versin.
4. Malım ve davarım yok ki vereyim (de) dostluğumu mal ile belli edeyim.
5. Tanrı'nın bana verdiği mal budur (ve) bu malı isteyen akıllı kişidir.
4. İntihâ-nâme:
8300 beyiti bulan bu eser Sultan Veled'in üçüncü mesnevisidir. Bu da Mesnevî vezni ile yazılmış büyük bir öğüt kitabıdır. Eserde, Hak yolcularının uyanık olmaları, şeytana ve nefse uymamaları anlatılır. İntihâ-nâme, Muhyî tarafından XIV. yüzyılda aynı vezinle Mesnevî-i Veledî adıyla Türkçe manzum olarak tercüme edilmiştir. Muhyî bu eserinde dinî ve tasavvufî konuları ele almasının yanında, başta Şems ile Mevlânâ münasebeti ve Mevlânâ'nın diğer sohbet arkadaşlarına yer vermiştir.
5. Ma'ârif:
Farsça mensur bir eser olup, elli altı bölümden meydana gel miştir. Eserde Senâî ve Mevlânâ'dan şiirlere de yer verilmiştir. Sultan Veled'in dinî, ahlâkî öğütlerinin yer aldığı bu eseri, Meliha Tarıkâhya (Anbarcıoğlu) tarafın dan Türkçeye çevrilerek yayımlanmıştır (Sultan Veled, Ma'ârif, Çev. Meliha Tarıkâhya, Ankara 1949).
6. Türkçe Şiirleri:
Divan'da 129, İbtidâ-nâme'de 76 ve Rebâb-nâme'de 162 beyit olmak üzere 367 beyiti bulan bu şiirler bir araya getirildiğinde Ahmed Fakîh'in Kitâbu Evsâfı Mesâcidi'ş-Şerîfe'si büyüklüğünde bir eser olabilecek niteliktedir. Bu şiirler, devrinin dil özelliklerini yansıtması ve Sultan Veled'in Türk edebiyatı içindeki yerini de tayin etmesi yönünden önemlidir. Divan ve mesnevilerde yer alan bu şiirlerin tamamını Mecdut Mansuroğlu, bir dil incelemesi ile sözlüğünü de vererek yayımlamıştır (Mecdut Mansuroğlu, Sultan Veled'in Türkçe Manzumeleri, İstanbul 1958).