Ben dokunamıyorum, sözlerim dokunsun.
Ben dokunamıyorum, sözlerim dokunsun.
Aşırı solcudur aşk. Bu yüzden insanların sol yanını hedef alır. Ve aşk bu kadar solcuyken içinden sağ çıkmak imkansızdır.
Sen seversin böyle resimleri @Lukasz cığım :)
Neden barış zor?
Neden sürekli savaş?
Neden herkes acele ediyor?
Neden adalet hep yavaş?
Artık anlamıyorum.
Neden hep sömürmek amaç?
Neden tonla parası olan diyor eğer fakirsen kal aç?
Neden vergi diyerek fakirlerden devlet alıyor haraç?
Neden siyaset sadece yolsuzluga araç?
Artık anlamıyorum.
Neden hedef zirve değil yamaç?
Neden televizyonda bilim yok da ya aşk oluyor ya maç?
Benim gücüm yok; sıkıldım beklemekten.
İşaret bekliyorum canım elimde tek melekten.
Çünkü anlamıyorum.
Çünkü insan pis ve kaba,
Çünkü hiçbir derde deva değil gösterdiğim çaba.
Uzun zaman oldu iyi insan rolünü bırakalı. Artık iyi bir insan değilim. O tabire sığmıyorum ben. Artık eskiden taktığım, dert ettiğim şeyleri dert etmiyorum. İnsanların ne düşündükleri, ne hissettikleri umrumda değil artık.
Eskide olan duyguları bazen hatırlıyorum, hissetmiş gibi oluyorum fakat artık eskisi kadar değil. Bu şeye benziyor, yıllar önce gördüğüm rüyayı hatırlamaya veya uzun zaman önce kokladığım bir çiçek kokusunu sokakta yürürken duymam hissetmem. Yani buna benziyor. Artık kafam çok karışık değil sanırım. Her şey çok net. Kendimi artık karışıklığa atmam. Ölsem de artık bir daha hayatımı *** çukuruna sürüklemem ellerimle.
Her saniye ağlamaklıyım. Büyümeyi beklerken çocuklaştım.
Kafa gitmiş nerede paylaşıyorum ya.
Bugün senin doğum günün bebek. Fakat sen yoksun, bugün benim ölüm günüm canım. Aşkım, bebeğim, her şeyim yoksun sen. Bugün bir yaş daha büyüyecektin ancak büyümedin sen. Olduğun yaşta, o güzellikte kaldın. Şu an boğazımda bir şeyler düğümlenmiş, gözümdeki yaşlar akmak için fırsat bekliyor. Hiç büyümeyeceksin sen, güzelim. Sen hiç anne olamayacaksın diğer kızlar gibi. Asla bana kızamayacaksın artık, İstanbula gelsem seni göremeyeceğim. O masum suratın fotoğraflarında bana bebek gibi bakıyor.
Ulan senden güzel kız var mı? Bu dünyada senden güzel kız gösteremez kimse bana ! Şu an öbür dünyadasın fakat orada bile senden güzeli yoktur eminim buna. Senden güzeli mezarda bile yok be.
Şimdi ben nefes alamıyorum ama problem değil bitsin bu nefes. Sen gittin ve her şeyi kendinle götürdün. Hiç düşünmezdim başlarken, sonunun böyle olacağını hiç bilemezdim. Bilsem yemin ediyorum sokakta kalmama rağmen gelirdim o siktiğimin İstanbuluna. Sen yoksan napayım lan İstanbulu ? Bunları yazarken titreyerek yazıyorum. Ölüyorum canım, yaşayamıyorum artık bebeğim. Yaşamak artık umrumda değil. Sen her şeyi yarım bırakıp gitmişken, son nefesine dek beni sevmişken ben vicdansızlık, şerefsizlik yapıp bir gün mutlu olacağım. Ben vicdansızım evet ! Şerefim yok benim ! Eğer gram vicdanım olsa ben de ölene dek seni severim ! Ama insanım ve yaşım daha çok küçük, senden küçük olmasa da. Ben hep küfür ettiğim insanlardan bile aşağılık bir insanım !
Şu anda ağlayamıyorum bile, yanımda birisi olmasa hüngür hüngür ağlarım ama içimde kalıyor. Kalsın..
Evet, evet ! Yanlış duymadın ! Şerefsizim ben, şerefim yok ! Namussuzum ben, namusum yok ! Vicdansızım ben, benim vicdanım yok lan ! Çok geç ama seni üzdüğüm her dakika için Allah benim belamı versin !
Keşke bunları okuyabilsen, keşke yaşasan da bana ihanet etsen, keşke...
Olur da orada üşürsen, söyle, gençliğimi yakayım ısın!
Esenlikler. Yine ben. Sayfa saymıyorum artık, çünkü her gün yeni bir sayfa açıyordum hep. Sayısını unuttum, zaten defterim de bitti. Herkes yine bir sayfa açıyor bense açamıyorum artık. Bitik bir insanım. Sanki dinlenmeye değil de reenkarnasyona ihtiyacım varmış gibi hissediyorum. Aradığım şey artık aşk değil, sevgi de değil, herhangi bir duygu değil. Artık sadece sakinlik istiyorum. Sadece sakinlik. Huzursuz sakinlik olsa da olur, olsun be. Bir insan bu kadar yorulur mu? Şu anda romatizmanın ağrısını çekiyorum mesela. Ayaklarımın içine kadar işlemiş soğuk. Kemiklerim sızlıyor, bağırarak ağlıyorlar sanki. Öyle fena bir ağrı işte. Herhangi bir şeye benzemez bu. Neyse
Bak ayaklarım bile yorgun artık, kaç yıldır her yağmur öncesi ağrıyor. Her yağmur sonrası ağrıyor. Her soğuk havada ağrıyor. Bense tamamen yorgunum. Mesela ben artık yeni bir insan tanımak istemiyorum. Hayır istemiyorum demem yanlış olur. Tanımak isterim ama bundan sonra kendimi anlatmayacağım ben, sen beni anlayabileceksen gel tanı beni. Benim konuşmaya dahi takatim kalmadı. Yeni insan tanımak, yeni arkadaşlar edinmek, yeni sevgli bulmak. Kalbim bile yorulmuş. Aşık olamıyor artık. Ben yorgunum evden dışarı çıkmak istemiyorum. Ancak kendimi zorluyorum dışarı çıkmaya. Çıkıp geziyorum, belki de en saçma yerleri. En saçma sokaklarda kendimi buluyorum ben. Arkadaşımın resimlerinde kendimi bulduğum gibi. Gerçi o benim iç sesimi çiziyor sanki. Bunca zamandır kendimi aradım bulamadım, şimdi bulacak gibiyim. O gezdiğim yerlerde ben vardım, ruh halim vardı. Belki biraz karamsardı ancak bendim o. Beni bulma mutluluğunu yaşadım bugün. Bu mevsim benim kendimi bulmama yardım etti. Gezdiğim sokaklardan biri ise tam bana göre idi. Hani orada yaşasam ne güzel olurdu? Bizim mahalleden pek farkı yok demek isterim fakat öyle değil işte. Mesela orada banklar çok. Gezmek için yer çok. Şehrimizin çok fena rüzgarı orada daha az. Ne bileyim yeşillik var orada çok. Bizde de var ama biz taraflar çok soğuk. Güneşli bir havada yine gideceğim oraya. Çünkü orada ben varım. Ama çok gitmem, korkarım ki çok gidersem oranın da heyecanı kalmaz. Umarım kendimi hep orada bulurum. Bu arada kendimi bulduğum sokak bir tek orası değil.
Kendinizi bulduğunuz yerlerde görüşmek üzere.
Üstüme sinen bir hüzün var. Biraz da çaresizlik. Ne yapacağım ? Yapacak bir şey yok. Tek çare yaşamak. Bu aralar yaşamak zor geliyor. Sanki zoraki nefes alıyorum. Ben uyandığımda güneş yorgun, batmaya hazır oluyor. Eskisi gibi dik duramıyorum. Eğildim, katlandım neredeyse. Çok yorgun olduğumu demiştim de, bu farklı bir şey yorgunluktan kötü. Neyi nasıl nerde ne zaman yapayım bilemiyorum artık. Tüm vücudum inadına ağrıyor, nedendir bilmem ama şimdilik ayaktayım. Bugün dışarı da pek çıkmadım. Cem Adrian'ın paylaşımını gördüm dün, "evde oturan ölür" diyordu. Sanırım öyle. Ölüyorum...
Ruhum bitkin ve o da ölüyor. Sanırım benden önce ruhum ölecek. Can çekişiyor adeta. Eriyip bitiyor ruhum, ölüyor...yavaş..yavaş.. Sıra bana ne zaman gelir bilemem.
Ben yıkılmış hükumetim, sen etten duvar ördüğüm başkentim. Bak, başkentim düştü ve ben direniyorum hala. Başkent düştü ancak ülke amaçsızca hayatta. Bitiyorum ben.
Şu anda 3 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 3 misafir)