İnşaatlarda taş kullanıldığı zaman taşları yontan, kesen, süsleyen ve üzerine yazı yazan ustalara taşçı , taş ustası , taş yontucusu denir.


Taş yontucuları, ufacık elleri ve yufka yürekleriyle ağır, şekilsiz, kocaman taşlara biçim verirler.


Taş yontucusunun taşa vurduğu her çekiç, taşın ruhunu biçimlendirir.


Taş ocaklarından kaba olarak çıkartılıp getirilen taşların kabası, taş ustaları tarafından balyoz ve çekiç yardımıyla alınır. Taş sert taşsa gönye (cetvel), murç (bir nevi ucu sert büyük demir çivi) ve çekiçle; yumuşak (örneğin Hilvan yöresinden getirilen yumuşak türden taş) ise, gönye, çekiç ve tarak denilen çelik ağızlı aletlerle düzgün hale getirilir. Gerekirse üzerlerine çeşitli desenler, yazılar yazılır.
Taşçılar; binaların yapımında, binaların kapı ve pencere taşlarının yapım ve süslemesinde, köprü inşaatlarında, mezar taşı yapım ve yazımında aranan ve çok değer verilen ustalardı.


Taşçılıkta en zor şeylerden biri kilit taşı nın yapımı ve yerine yerleştirilmesiydi.


Tuğla sanayinin gelişmesi, çirkin briketlerin yaygın olarak kullanımına başlanması, beton ve beton türevi yapı malzemelerinin daha kolay uygulanabilmesi ve daha ekonomik olması yüzünden bu meslek kaybolmaya başladı. Günümüzde sayıları çok azalmış olan taş ustaları, eski taş yapıların restorasyon (yenileme) çalışmalarında, zevk sahibi kişilerin lüks konut veya işyerleri yapımlarında ancak aranır olmaktadır.


Babam, iyi bir yapı ustası olduğu kadar, iyi bir taş yontucusuydu: Siirt'e bağlı Baykan'da bulunan Veysel Karani Camii, Minare ve Türbesi; Ergani, Maden, Dicle'nin Kulbin Köyü ve Sivrice'de yaptığı minareler taş işçiliğine güzel örneklerdir.


Veysel Karani Türbesi'nin; Kulbin, Maden ve Sivrice minarelerinin yapımında, taş yontuculuğunda kendim de bulundum. Taş yontuculuğunda çok iyi bir usta değilim, ama kötü de sayılmam.




Babamın amcaları Zekerya Üzülmez ve Bekir Üzülmez de taş yontucusuydu. Hopekli Memet, Ömer Kan da yine aranan iyi ustalardı. Hatırlayamadıklarım, beni bağışlasınlar.






10 bin yıl önce Taş Çağı'nda, yani Neolitik Dönem'de, Ergani Çayönü'nde ilk köyü kuranlar, ilk evleri yapanlar, ilk kerpici dökenler, çay ve volkan taşlarından ilk süs eşyalarını yapanlar insanoğluna yeni ufuklar açmıştır. Taşçılık daha sonra sanatsal ve törensel yapıların yapımında çok önemli bir işlev kazanmıştır. Saraylar, tapınaklar, minareler, türbeler, mezar taşları hep onların elleriyle süslenmiş veya süsledikleri taşlardan yapılmıştır.


Ergani'de; Dicle Köy Enstitüsü binaları, Ergani-Maden arasındaki demir yolu köprüleri, eski Kaymakamlık binası, Camii Kebir (Yukarı Camii) taş ustalığının güzel örneklerini oluştururlar.




Bu yapılarda eskimeyen güzellikleri seyredebiliriz.


Ergani-Maden arasındaki demir yolu köprü ve tünellerinin yapımında, babamın amcası Zekerya Üzülmez'in ustası, ona taşçılığı öğreten Ermeni Haco'nun çok emeği geçmiştir. Bu yapıların her biri birer tarihi eser niteliğindedir. Zekerya Üzülmez'in anlatımına göre bizimkiler taşçılığı Ermenilerden öğrenmişlerdir.


-3,11 ve 19-30 Haziran 2007 tarihleri arasında Ergani Postası gazetesinde dizi olarak yayınlandı.-