Al-i İmran Suresi, 180. ayet: Allah'ın, bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu, onlar için şerdir; kıyamet günü, cimrilik ettikleriyle tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah yaptıklarınızdan haberi olandır.

Nisa Suresi, 37. ayet: Onlar, cimrilikte bulunurlar, insanlara da cimriliği emreder (önerir)ler. Allah'ın fazlından kendilerine verdiğini gizli tutarlar. Biz o kafirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır.

Tevbe Suresi, 34. ayet: Ey iman edenler, gerçek şu ki, (Yahudi) bilginlerinden ve (Hıristiyan) rahiplerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele.

Tevbe Suresi, 35. ayet: Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) "İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek).

İsra Suresi, 29. ayet: Elini boynunda bağlanmış olarak kılma, büsbütün de açık tutma. Sonra kınanır, hasret (pişmanlık) içinde kalakalırsın.

İsra Suresi, 100. ayet: De ki: "Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine malik olsaydınız, bu durumda harcama endişesiyle gerçekten (cimrilik edip elinizde) tutardınız. İnsan pek cimridir.

Furkan Suresi, 67. ayet: Onlar, harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne kısarlar; (harcamaları,) ikisi arasında orta bir yoldur.

Muhammed Suresi, 37. ayet: Eğer sizden onları(n tümünü) isteyip sizi çıplak bırakacak olursa, cimrilik edersiniz ve sizin kinlerinizi de ortaya çıkarmış olur.

Muhammed Suresi, 38. ayet: İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ğaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip-değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar.

Hadid Suresi, 24. ayet: Ki onlar, cimrilik ederler ve insanlara cimriliği emr (tavsiye) ederler. Her kim yüz çevirirse, artık şüphesiz Allah, Ğaniy (hiçbir şeye muhtaç olmayan), Hamid (övülmeye layık olan) O'dur.

Tegabün Suresi, 16. ayet: Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.

Kalem Suresi, 17. ayet: Gerçek şu ki, Biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.

Kalem Suresi, 18. ayet: (Bu konuda) Hiçbir istisna yapmıyorlardı.

Kalem Suresi, 19. ayet: Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp-gelen bir bela' onun üstünü sarıp-kuşatıverdi.

Kalem Suresi, 20. ayet: Sonunda (bahçe) kökünden kuruyup-kapkara kesildi.

Kalem Suresi, 21. ayet: Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler.

Kalem Suresi, 22. ayet: "Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkıp-çıkın."

Kalem Suresi, 23. ayet: Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp-gittiler:

Kalem Suresi, 24. ayet: "Bugün sakın oraya hiçbir yoksul girip de karşınıza çıkmasın."

Kalem Suresi, 25. ayet: (Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.

Kalem Suresi, 26. ayet: Ama onu görünce: "Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız" dediler.

Kalem Suresi, 27. ayet: "Hayır, biz (herşeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık."

Kalem Suresi, 29. ayet: Dediler ki: "Rabbimiz Seni tesbih eder, yüceltiriz; gerçekten bizler zalim imişiz."

Kalem Suresi, 30. ayet: Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar.

Kalem Suresi, 31. ayet: "Yazıklar bize, gerçekten bizler azgınmışız" dediler.

Kalem Suresi, 32. ayet: "Belki Rabbimiz, onun yerine daha hayırlısını verir; şüphesiz biz, yalnızca Rabbimiz'e rağbet eden kimseleriz."

Kalem Suresi, 33. ayet: İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise, muhakkak çok daha büyüktür; bir bilseler.

Hakka Suresi, 34. ayet: "Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı."

Mearic Suresi, 18. ayet: (Durmaksızın mal ve servet) Toplayıp bir yerde (üstüste) yığmakta olanı.

Tekvir Suresi, 24. ayet: O, gayb (haberlerin)e karşı (söylediklerinden dolayı) suçlanamaz (ya da cimrilikte bulunup kıskançlık yapmaz.)

Fecr Suresi, 18. ayet: Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.

Leyl Suresi, 8. ayet: Kim de cimrilik eder, kendini müstağni görürse,

Leyl Suresi, 9. ayet: Ve en güzel olanı yalan sayarsa,

Leyl Suresi, 10. ayet: Biz de ona en zorlu olanı (azaba uğramasını) kolaylaştıracağız.

Leyl Suresi, 11. ayet: Tereddi edeceği (başaşağı düşüşe uğrayacağı) zaman, malı ona hiç yarar sağlamaz.

Ma'un Suresi, 3. ayet: Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur.