Serbest piyasa ilkelerinin geçerli olduğu, dış ticaretin ve sermaye hareketlerinin serbest olduğu ekonomilerde denge döviz kuru, piyasada serbest bir şekilde arz ve talep şartlarına göre belirlenir.
Teoride başlıca iki temel döviz kuru sistemi vardır. Bunlar, sabit kur sistemi ile serbest (veya esnek) kur sistemidir. Bu iki temel kur sisteminin arasında çok sayıda sistem vardır.
Bunlar içinde en önemlisi, esneklik kazandırılmış sabit döviz kuru sistemidir. Sabit kur sisteminde döviz kurları sabit tutulur iken, serbest kur sisteminde döviz kuru serbest bir şekilde piyasadaki arz ve talebe göre belirlenir.
Sabit döviz kuru sistemi en iyi şekilde altın para standardının geçerli olduğu sistemlerde işlemiştir. İki ülkenin paraları altına belirli bir orandabağlanmış ise, bu ülkelerin paralarının birbirlerine oranısabit olur. Sabit döviz kuru, kağıt para rejimlerinde de altın standardında olduğu şekilde işler.
Altın standardı, döviz kurlarını sabit tutmak için ideal bir sistemdir. Sabit kur sisteminin tam aksi, serbest döviz kuru sistemidir. Serbest kur sistemine, esnek, dalgalanan, yüzen kur sistemi de denir. Bu sistemde ülke parasının değeri, tamamen serbest bir şekilde işleyen arz ve talep mekanizmasına terkedilmiştir.
Döviz kuru, döviz piyasalarında arz ve talep şartlarına göre günlük olarak belirlenir. Döviz kurunun belirlenmesine kamunun müdahalesi yoktur. Döviz piyasasında denge ve ödemeler bilançosunu düzeltme işlemleri doğrudan doğruya döviz kurundaki değişme ile sağlanır.
Esnek kur sisteminde dalgalanma derecesine göre serbest ve gözetimli dalgalanma olarak iki temel grup vardır. Esnek kur sisteminde döviz arz ve talebine göre kurun oluşması, dış ödemeler dengesini sağlamanın en etkin yoludur.
Fakat bir sistem teorideki şekliyle günümüzde pek uygulama alanı bulamamıştır. Esneklik kazandırılmış sabit kur sisteminde pariteler zaman içinde ayarlanabilir.
Ayarlanabilir pariteler sistemi, bir bağlantı sistemi olup ülke parasının değeri, diğer para birimine göre belirlenir ve zaman içinde değiştirilebilir. Ayarlama, tekli veya sepet bağlantısı şeklinde iki temel baza göre yapılır. Tekli bağlantıda ülke parası, en fazla ticaret yapılan ülke parasına bağlanır.
Sepet bağlantısında ise, ülkelerin dünya ticaretindeki paylarını ağırlık olarak alınıp, para birimi bu ülkelerin paralarından oluşan sepete bağlanır. Günümüzde sepet bağlantısına verilecek en güzel örnek, Özel Çekme Hakları'dır (SDR).
Hükümetlerin uluslararası ödemelerini belli bir düzen içinde gerçekleştirmek amacıyla dış ödeme dengesini etkilemek için döviz kuru ile ilgili olarak aldıkları tüm önlemler, döviz kuru politikası kapsamına girer. Esneklik kazandırılmış sabit kur sisteminde dış dengenin sağlanmasında
asıl önemli olan, döviz kuru ayarlamaladır. Kur ayarlamaları iki şekilde yapılır. Hükümetler, aldıkları bir kararla kendi milli paralarının dış değerini düşürür.
Buna devalüasyon denir. Veya, milli paraların dış değerini yükseltir. Buna da, revalüasyon adı verilir. Devalüasyon, bir anlamda fazla değerlenmiş kur düzeninin, revalüasyon ise tersine az değerlenmiş kur düzeninin bir sonucudur.
Devalüasyon, başlıca iki sebeple yapılır. Bunlar, ihracatı teşvik ve ithalatı kısmak suretiyle dış ticaret açıklarının kapanmasını sağlamak ve iç fiyatlar ile dış fiyatlar arasında bulunan dengesizliği ortadan kaldırmaktır.
Devalüasyon, ülkenin ödemeler dengesi üzerinde önemli etkiler yaratır. Bu etkiler, devalüasyon yapan ülke ile diğer ülkelerdeki arz ve talep şartlarına bağlıdır. Revalüasyon, teorik olarak devalüasyonun tam tamına tersi olarak değerlendirilemez.
Çünkü, arz ve talebin fiyat artışlarına karşı gösterdiği duyarlılık, fiyat düşüşlerine karşı gösterdiği duyarlılığa eşit değildir. Revalüasyon, ihracat hacmini ve ülkeye sermaye girişini dolayısıyla likidite ve iç talep seviyesini azaltır.
Satın alma gücü paritesi teorisi, özellikle sabit döviz kuru sistemlerinde denge döviz kurunun ülkelerin iç fiyat seviyelerine diğer bir deyişle yurt içi satınalma güçlerine bağlı olduğunu öne sürer. Basit olarak, belli bir miktardaki milli paranın her ülkede aynı sepete giren malları satın alabilmesine dayanır.
Bu sebeple teoriye satın alma gücü paritesi denmiştir. Türkiye'de, Bretton Woods Sisteminin yıkılışına kadar sabit döviz kuru politikası izlenmiş ve üç büyük devalüasyon dışında kur yıllarca sabit kalmıştır. 1973den sonra esneklik kazandırılmış sabit döviz kuru sistemi benimsenmiştir.
1 Mayıs 1981 tarihinde Merkez Bankası TL ile yabancı paralar arasındaki pariteyi, uluslararası piyasalar ve ekonomideki gelişmeler esas alınarak belirlemeye yetkili kılınmıştır. Bu tarihten önce yabancı paralar arasındaki pariteyi belirlemeye, Bakanlar Kurulu yetkili idi.
Günümüzde döviz kurlarının serbest piyasa şartları altında belirlendiği söylenebilir. Merkez Bankası'nın zaman zaman döviz piyasasına yaptığı müdahaleler, her ülkede karşılaşılan ve serbest kur sistemine engel oluşturmayan bir uygulamadır. Döviz kontrolü, bir ülkede döviz üzerine yapılan banka ve borsa arbitrajları ile bunların denetlenmesidir.
Dar anlamdaki bu tip kontrol, günümüzde sanayileşmesini tamamlamış olan gelişmiş ülkelerde uygulanır. Geniş anlamda döviz kontrolü, iç ekonomi politikaları ile döviz fiyatlarının ayarlanması, döviz alış ve satış primleri, görünmeyen işlemlere getirilen miktar kısıtlamaları, dövize sahip olma hakkının devlete bırakılması ile birlikte blokaj ve ödeme anlaşmalarını da içine alan oldukça kapsamlı bir denetleme şeklidir.
Döviz kontrol sisteminde dövizler, lisansa bağlı olarak tahsis edildiği için, uluslararası ticarette karşılaştırmalı üstünlüklerden tamamen uzaklaşılır.
Döviz kontrolü, bilanço açıklarını giderme, sermaye ihracını kontrol altına alma, ekonomik kalkınmayı gerçekleştirme, ülke sanayiini koruma ve devlete gelir sağlama gibi amaçlarla yapılır. Bir ülkede döviz kontrolü uygulanıyorsa, ülke konvertibiliteden uzaklaşır, ülkede parasal gelirlerde yeniden dağılım olur, yasal olmayan işlemler artar ve uluslar arası ihtisaslaşmadan uzaklaşılır. Türkiye'de 1930 yılında çıkarılan 1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu, Türk döviz kontrol rejiminin esaslarını belirlemiştir.