Cinleri insanlar gibi düşünebiliriz, onların da erkekliği ve dişiliği vardır. Evlenip çoğalabilirler. İslam alimleri, bu konuda delil olarak Rahman Suresi 55. ve 56. ayeti delil göstermişlerdir,
"Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur."
"Tams", esasen kanamak demektir. Onun içindir ki hayız kanına "tams" denir. Bu kelime daha sonra bekâret halinde olan birleşmeye isim olmuştur. Ayrıca mutlak cinsî yaklaşım anlamı ifade ettiği de söylenmiştir. Buna göre âyetin mânâsı şöyle olur: Onları kimse kanatmamıştır. Yahut onlara kimse dokunmamıştır. Hep bekâr kalmışlardır. Buradan cinlerin cinsel ilişkiye müsait olduğu anlamı ortaya çıkmaktadır.
Diğer bir delil ise Kehf suresinin 50. ayetidir, "Yine o vakti hatırla ki biz, meleklere: "Âdem'e secde edin!" demiştik. İblis hariç olmak üzere onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi, Rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz beni bırakıp da İblis'i ve soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne kötü bir değişmedir."
Bu ayetteki "soy" kelimesi de üremeyi gerektiren bir husus olduğu için cinlerin evlenmesine delil gösterilmiştir.
Cinlerle İnsanlar Evlenir mi?
Cinlerle evlenme konusunda İslam alimleri fikir biriliğine varamamışlardır. "Evet, cinlerle insanlar evlenebilinir" diyenler olduğu gibi, "Hayır, mümkün değildir" diyenlerde vardır. Bu konudaki düşünceler şöyledir.
Ebu Mansur es- Sealibi, "Babası insan, annesi cin olan kişilerden doğan kimseye 'el-Has', insan ile cin sihirbazından dünyaya gelene de 'el-Amluk' denir."
Beyhaki'nin senediyle Cabir'in nakliyle, Medineli bir kadının cinlerden bir dostu vardı. O, kuş şeklinde gelip, evinin duvarına düştü. Kadın ona, "İn de laflayalım" diyince o şu cevabı verdi: "Hayır olmaz! Mekke'de bir peygamber gönderildi; bir arada kalmamızı men etti ve bize zinayı yasakladı"
Katde'den nakil, "Belkis'in annesi veya babasından biri cinlerdendi".
İmam Şibli cinlerle nikahın mümkün olduğunu savunmaktadır. Şibli bu konuda şunları söylemektedir: "Hz.Peygamber'in, cinlerle evlenmeyi yasaklaması, fukahanın 'cinlerle insanlar arasında nikahlanmak caiz değildir', tabiinden bazı kimselerin bunu hoş karşılamaması, böyle bir şeyin mümkün olduğunu gösterir. Çünkü: "Mümkün olmayan bir şeyin cevazına veya meşru olmadığına hükmedilmez." demektedir.
İmam Şibli, cinlerin cevheri ateştendir nasıl olur sorusuna cevaben ise, "Onlar ateş unsurundan yaratılmış olsalar bile, yemek-içmek, evlenip-çoğalmak suretiyle tıpkı asılları toprak olan Ademoğuları'nın ana unsurlarını kaybettikleri gibi, cinler de ana unsurlarını kaybetmişlerdir. Kaldı ki ateşten yaratılan cinlerin atasıdır. Tıpkı Hz. Adem'den başka, diğer insanlar, topraktan yaratılmadıkları gibi, diğer cinlerde ateşten yaratılmamışlardır.
İmam Malik'in, "Cinlerden bir adam var. Bizden kız istiyor. Helal yoldan evlenmek istediğini söylüyor. Ne dersiniz?" sorusuna cevaben, "Dince bunda bir sakınca yoktur. Lakin ben şahsen bunu hoş karşılamam. Çünkü kadın cinden hamile kaldığı zaman 'Bu çocuk kimdendir?' diye sorduklarında, 'Cin'den', diye cevap verecektir. Ve bu yüzden Müslümanlar arasında fesat alıp yürüyecektir." şeklinde cevap verdiği kaydedilmektedir.
İmam Şibli, cinlerle evlenmenin mümkün ve vaki olduğunu kabul etmekle beraber, buna engellerinde bulunduğunu belirterek insan neslinin insanlarla evlenmekle olacağını belirtiyor. Ancak, "İnsanla, cin arasında bir aşk meydana gelir de, insan evlenmek zorunda kalırsa, o zaman iş değişir. Zararından kurtulmak için evlenebilinir" diyor ve "Yine de zararından kurtulunmaz " diye ekliyor.
Sealibi, "İnsanlarla cinler arasında evlenmek ve çoluk çocuk sahibi olmak mümkündür" [1]
Cinlerle İnsanlar Arasında Evlilik
Bazı kimselerin cinlerle evli bulunduğuna dair halk arasında rivayetler dolaşmaktadır. Bunların doğruluk dereceleri ile dini bakımdan kabule müsait olup olmadığının münakaşa mevzu olduğuna şahit olmaktayız. Bu söylentiler acaba doğru olarak kabul edilebilir mi?
Her iki tarafın rızasına, icap ve kabul esasına dayalı ve nikah kıyılması suretiyle cin ile insanlar arasında evlilik cereyan etmez. Bu rivayetler, "rızaya ve nikah akdine" müstenid evlilik olmayıp, tasallut ve tecavüz mahiyetinde bulunmaktadır.
Tecavüzün ve cinsi yakınlığın vaki olduğunun kabulü, aralarındaki evliliğin meşru olduğunu kabule delil olamaz. Sonra bir kadın, fuhuştan peydahladığı veled-i zinayı, "cinle evliyim de ondan oldu" diye iddia edip suçtan sıyrılmaya kalkışır. İslam hukuku, böyle bir iddiayı makbul tutup sahibini mazur saymamıştır.[2]
Cinlerle Evlenmenin Aslı Var mı?
Toplumda, insanlar arasında tereddüde ve yanılmaya sebep diğer bir hususta cinlerle evliliktir. İtikadî olarak ne Kuran-ı Kerim'de, ne Hadîs-i şeriflerde bize böyle bir evlilik rivayet edilmemektedir. Birçok büyük âlim de bu olayı anlatmışlar fakat hayal ile hakikat birbirine karıştırılmış, birçok hezeyan türünden hâdiseler günümüze kadar ulaşmıştır. Medya da bu şarlatanlığa çanak tutmuş, milletin kafasını daha da karıştırmıştır. TV'lere çıkan şovmenler; "Ben şu kadar cin ile evliyim", "Cinlerden eşim var" vs. hezeyanlarla sap ile samanı birbirine karıştırmış, insanları şüpheye düşürmüşlerdir.
Evvelâ, insan, hücrelerin ve moleküllerin yoğunlaşmasından, cin ise, ışın şeklinde bir enerji akımından ibarettir. Farklı âlemlerde, farklı boyutlarda, farklı yaratılışta olan insan ve cin, fizyolojik ve biyolojik mânâda biraraya gelip birleşmeleri, izdivaç etmeleri imkânsızdır. Cin, insanlara ancak his, heves, duygu verebilir, insanın şehevî duygularını tahrik edebilir, insan beynindeki şehvet merkezlerini, manyetik akım ile harekete geçirebilir.
Cinlerle insanların evlilikleri konusu, İsrailiyat ve bâtıl dinlerden, eski inanışlardan, hurafelerden, halüsinasyon gören beyninde rahatsızlığı olanlardan rivayet edilir. Hikâyeler, nesilden nesle, kulaktan kulağa aktarılırken, olay farklı boyutlarda değişmekte ve hurafe hâline gelmektedir.
Beyin ile alâkalı bir hastalık olan şizofreninin birçok çeşidi vardır. Halüsinasyon olayları şizofrenilerde çok görülür. Halüsinasyon şeklinde beyni hasta olan kişiye görünen cin, pekalâ hastanın kendisiyle evli olduğu kanaatini verebilir. O hastaya açık saçık bir insan suretinde görünüp, onun şehvetini arttırabilir ve ona izdivaç hayali gösterebilir. Aynen rüyalarda olduğu gibi kişi cünûp olabilir, boşalabilir. Cin burada manyetik olarak o kişinin beynini uyarmakta, beynindeki şehvet merkezine akım göndermektedir. Beyni hasta kişi bu hayalî olayı, hakikî zanneder ve her tarafa ?ben cinle evliyim? diye ilân yapar. Hayal ile hakikat birbirine karışmış olur.
İnsana musallat olup, böylesine hayaller gösteren cin, kendi âlemindeki çocuklarını o insandan oldu diye telkin ederse, bu kişi de cinlerden çocukları olduğunu savunur. Halbuki maddî âlemde böyle bir şey yoktur, bu sadece bir görüntüden ibarettir. Cinle temas kurduğunu söyleyen kişi, bunun bir görüntü olduğunu idrak edemez. Normal insanların rüyada boşalmaları gibi, kişi burada inzal olur. Böyle bir olayı başkalarına söyledi mi, ya "deli, aklını oynatmış" diye psikiyatri kliniğine gönderilir ya da karşısında bu olayı gerçek zannedenler tarafından inanılır. Modern tıp böyle bir olayı kabul etmez, dolayısıyla cinleri, cinnî olayları hayal ve halüsinasyon olarak değerlendirir. Tarafıma bu şekilde birçok olay intikal etmiş, bu rahatsızlıklar daha sonra izale edilmiştir.[3]
İnsanların cinler ile veya cinlerin insanlar ile evlenmesi, mümkündür. Fakat ulemanın ekserisi kerih görmüş, Hanefi alimleri ise cin ile evlenmeyi caiz görmemişlerdir. Çünkü cinsleri aynı değildir. "Evlenmek, caizdir." diyenler de olmuştur.
Hasan-ı Basri (r.a.) "İki şahit huzurunda olursa caizdir" demiştir. (Ginyel'ül Münye) Ehli ilimden cinlerden birbiri ardınca dört kadın nikahlayan olmuştur.
Yemen'den bir cemaat imam Malik'e mektup yazıp sordular, "Burada bir cinni var bizden kız istiyor, siz ne buyurursunuz?" İmam Malik, "Dinen bunda bir sakınca yoktur. Fakat ben bunu kerih görüyorum. Çünkü, kadın cinden hamile kaldığı zaman seni kim hamile bıraktı, bu çocuğun babası kim diye sorulduğunda, "cin" diye cevap verecektir. Bu da Müslümanlar arasında fesada sebep olacaktır." demiştir. (Akamül Mercan)
insan olan bir kadına, erkek bir cin yaklaşırsa gusül icap eder mi? Bir Kadın Kadıhan'a gelerek "Bir cin uykuda iken bana yaklaşıyor. Kocam yaklaşırken ne buluyorsam, o yaklaşınca da aynı şeyi buluyorum." deyince, Kadıhan: "Gusül icap etmez." demiştir. Bazılarına göre, kadında inzal vakî olursa gusletmesi icap eder. "Kadının menisinin geri dönmesi muhtemel olacağından, ihtiyaten yıkansın." diyenler de olmuştur.
Hanbeli alimlerinden birisine, "Cinin arkasında kılınan namaz sahih midir?" diye soruldu. O da; "Evet sahihtir, çünkü cinler de mükelleftir, peygamberimiz insan ve cinlere peygamber olarak gönderilmiştir." dedi.
Hatta bir cin, insan namaz kılarken önünden geçecek olsa, onun geçmesini önleyecek, onunla geçmemesi için mücadele edecek denilmiştir.[4]