Kişiler arası ilişkilerde en çok karşılaşılan sorunlardan birisi de inatlaşmadır. İnatçılık gösteren kişiler kendi düşüncelerine takılıp kalan, ısrarcı biçimde dediğinin kabul edilmesini ve yapılacak olanın kendi dediği şekilde yapılmasını bekleyen insanlardır. Yaptıklarının her yönünü, olası sonuçlarını, başkası için ne anlama geldiğini dikkate almadan hareket ederler.
Psikolojik gelişim dikkate alındığında inatlaşmanın her insanda özerklik kazanma (2-3 yaşları) ve ergenlik döneminde doğal olarak ortaya çıktığı gözlenmektedir.
Erişkinlerde gözlenen inatçılık da bu dönemlerde şekillenmektedir. 2-3 yaşlarındaki çocuk ‘özerk olma’, ‘ne olursa olsun kendi istediğini yapma’, ‘kendisini kabul ettirme’ ve ‘başkasının denetimine girmeme’ mücadelesi verir. Ergenlik dönemi ise çocuklukta şekillenen her türlü ruhsal yapının gözden geçirildiği ve sonunda da oturduğu dönemdir. Bu dönemlerde yaşanan inatlaşma psikolojik gelişimde kaçınılmaz olarak ortaya çıkan ve yaşanması gereken bir özelliktir. Fakat anne ve babanın olumsuz tutumları sonucunda sağlıklı biçimde aşılamayan inatlaşma kalıcı bir özellik haline gelebilmektedir.İnatlaşmayı ortaya çıkaran etmenler kişiden kişiye büyük farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle her inatlaşma aynı tutulmamalı, kendine özgü çerçevede değerlendirilmelidir. Bazı insanlar haklarının yendiği ve karşısındakinin kendisini küçümsediği / aşağıladığı duygusuna kapıldığı için, bazı insanlar başkasının haklı olabileceğini kabullenmede zorlandığı için, bazı insanlar karşıdakinin dediğine uyarsa yaşamının denetimini kaybedeceğini düşündüğü için, bazı insanlar ise öfke ve kızgınlıklarını ancak böyle (pasif agresif) gösterebildikleri için inatlaşırlar. İnatlaşan kişi kendi dediğinin doğru olduğunu kabul ettirme, haklı olduğunu onaylatma gereksinimi içindedir.
İnatlaşan bir kişi ile nasıl baş edebilirsiniz?
Öncelikle inatlaşmanın hiçbir zaman tek yönlü olmadığı, inatlaşmada her iki tarafın da az ya da çok rolü olduğu unutulmamalıdır. Günlük yaşamda birbirleri ile inatlaştıkları için iki tarafın da kaybettiği çatışmalar, sanıldığından çok daha fazladır. İnatlaşmanın aşılabilmesi için insanların “inatlaştığının farkında olması”, “gerektiğinde inatlaşmayı bırakabilmesi”, “karşı tarafın inadını arttıracak şekilde davranmaması”, “inatlaşmadan kaynaklanan duygularla baş edebilmesi”, “iki tarafta da kaybettiği duygusu yaratmadan uzlaşma yolunu bulması” gerekmektedir. İnatlaşan insanlarla baş edebilmek için aşağıda herkesin kendisine ve ilişkisine uyarlayarak uygulandığında yararlı olabilen bazı öneriler verilmiştir:
Bazı insanlar inatçılığının yersiz ve haksız olduğunu görse bile bunu ele güne karşı ifade edemezler. Utançları nedeniyle dediklerinden vazgeçemezler. Onlar için tükürdüğünü yalamak ölümden beter görünür. Bugün için açık açık ifade etmiyor olsa da hatalı olduğunu anladığı izlenimi ediniyorsanız, bu kadarı ile yetinin ve utançlarını arttıracak biçimde davranmaktan kaçının. İçinizden gelen illa üste çıkma isteğinizin zorlamasına kapılmayın.
Şaşmaz biçimde tümüyle haklı olduğunu düşünen insanlar konunun müzakere edilmesine yanaşmazlar. Bu kişiler diğer insanların kendisini haksız görebilecekleri düşüncesine katlanamazlar. Olası tehlikeyi göze almaktansa inatlaşmayı sürdürürler. Bu tür insanları kendilerini güven içinde hissedene kadar müzakere için zorlamayın.
İnatlaşmayı aşmak için tek tarafın gayretinin yetip yetmeyeceği sürekli akla takılan bir konudur. Fakat tek taraflı çaba harcanması da inatlaşmayı çözebilmektedir. “Hep ben mi alttan alacağım” ve “ödün veren yine ben mi olacağım” düşüncelerinden ve bunların yarattığı duygulardan etkilenmemeye çalışın. İlk adımı atmak karşı tarafın haklı olduğunun kabul edildiği anlamına gelmez.
İkili ilişkilerde yaşanan inatlaşmalarda hemen karşınızdaki insanı suçlamayın. İnatlaşmanın ortaya çıkmasında sizin de rolünüz olabileceğini, belki de asıl inatlaşanın kendiniz olabileceğini unutmayın. Hangi duygu ve düşüncelerin sizdeki inatlaşma isteğini arttırdığını anlamaya çalışın.
İnatçı insanlar (özellikle inatlaşmanın yaşandığı anlarda) kendilerinin haklı ve doğru olduğunu düşünme eğilimindedirler. Onlara söylediklerinin yanlış, yaptıklarının hatalı ve haksız olduğunu kabul ettirmeye çalışmayın. Kabul ettirmeye çalışmanız inadı kırmak bir yana daha da arttırır.
İnsanın kendisini hangi tutum ve davranışların inatlaşmaya götürdüğünü ve bu tutum ve davranışların kendisinde yarattığı duyguların farkına varması çok önemlidir. Bu konuda kendinizi yeterince tanıyıp tanımadığınızı gözden geçirin.
Prof. Dr. Erol Özmen