Her yıl 250 bin kadın yumurtalık kanseri tanısı alıyor. Tüm kadın kanserlerinin yüzde 4’nü oluşturan yumurtalık kanserinin en büyük dezavantajı sessiz seyretmesi nedeniyle, hastaların büyük çoğunluğunun geç tanı alması. Türkiye’de ise yılda 2 bin 200 kadına yumurtalık kanseri tanısı konuyor.
Yaklaşık 3 bin üyesi bulunan Avrupa Jinekolojik Onkoloji Cemiyeti’nin (European Society of Gynecological Oncology- ESGO) başkan yardımcılığına seçilen Dr. Murat Gültekin, yumurtalık kanserinin en sık görülen kadın kanserleri arasında dünya ve Türkiye’de 7’inci sırada yer aldığını söyledi. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı görevini de yürüten Dr. Gültekin konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı:
Yumurtalık kanseri, dünya ve Türkiye’de hangi sıklıkta görülüyor?
- Dünyada her yüzbin kadından yaklaşık 6.1’i, Türkiye’de ise yüz bin kadından 6.9’u yumurtalık kanseri oluyor. Sıklık, teşhis evresi ve sağ kalım oranları açısından Türkiye ile dünya verileri arasında göze çarpan bir fark bulunmuyor.
Kayıtlarınıza göre Türkiye’de yılda kaç kadın bu tanıyı alıyor?
- Over kanseri tüm kadın kanserlerinin yaklaşık yüzde 4’ünü oluşturur. Ancak en ölümcül olan kadın kanseri. Bunun en önemli sebebiyse kanserin başlangıç aşamasında sinsi seyretmesi. Bu nedenle hastalarımızın önemli bir kısmına ileri evrede teşhis konulması. Yılda yaklaşık 2 bin 200 kadınımıza bu tanı konuyor. Tüm Avrupa’da yılda 65 bin tadın tanı alıyor. Ancak ne yazık ki bu hastaların yüzde 60’ına ileri evrelerde teşhis konulabiliyor. Avrupa genelinde bu nedenle yılda 42 bin kadın hayatını kaybediyor.
Yumurtalık kanserinde tarama yöntemi yok bildiğim kadarıyla. Erken yakalanması için ne önerirsiniz?
- Dünyada bu konuyla ilgili yürütülen çok merkezli çalışmalar mevcut. En bilineni akciğer, prostat ve yumurtalık kanserinin taranmasının uygun olup olmadığının birlikte incelendiği Amerikan PLCO çalışması. İngiliz ve Japon çalışmaları da sürüyor. Erken tanı için yıllık muayene, ultrason, Ca125 ve HE4 gibi bazı biyokimyasal belirteçlerin kullanımı tartışılıyor. Ancak bu testlerin duyarlılık ve özgüllüğü çok düşük ve kanser tanısı bunlarla konmaz. Mesela Ca125 kanser dışında pek çok farklı sebeple de artabililyor. Bu nedenlerle genel toplum için bir tarama önerisi henüz bulunmuyor. Avrupa ve dünya genelinde over kanserleri için uygulanan ulusal bir tarama programı yok. Ancak yukarıda bahsedilen çalışmaların sonuçlarını elbette tüm dünya gibi biz de takip ediyoruz. Çok yakın zamanda, en azından ailesel öyküsü bulunan riskli ve genetik yatkınlığı olanlarda rutin tarama programlarının geliştirileceğini umuyoruz.
Kadınların yıllık yaptırmaları gereken muayene ve testler konusundaki tutumlarını nasıl buluyorsunuz?
- Over kanserlerinde rutin bir tarama programı olmadığı için, en önemli görev kadınlarımıza ve hekimlerimize düşüyor. Kafamıza yatmayan, uzun süren her şikayette hekimlerimize başvurmak gerekiyor. Muayene sırasında da hekimlerimizin dikkatli olması, over kanseri riskini akıllarında tutması önemli. Tarama programlarına katılım sınırlı sayıdaki ülke hariç genel olarak düşük. ESGO’nun yeni hazırladığı bir raporda rahim ağzı kanseri tarama(smear testleri) oranlarının çok az sayıdaki ülkede yüzde 70’in üzerinde olduğu, bazı ülkelerde yüzde 10’lara kadar düştüğü vurgulandı.
Yumurtalık kistlerinin kansere dönüşme riski yüksek mi?
- Bu konuda net bir rakam verilemiyor. ABD’de yılda yaklaşık 300 bin kadın yumurtalık kitlesi nedeniyle değerlendiriliyor. Bunların yalnızca yüzde 10’una yumurtalık kanseri tanısı konuyor. Kistlerin kansere dönüşüm riskleri hastaların yaşı, kistlerin büyüklüğü, ultrason görüntüleri ve bazı kan belirteçlerine dayanarak hesap ediliyor. Hatta bazı risk skorlama sistemleri de geliştirilmeye çalışılıyor.
Doğum yapan kadın ile, yapmamış kadın arasında risk açısından fark var mı?
- Doğum yapmış olmak, uzun süre doğum kontrol hapı kullanmak, emzirmek over kanseri riskini 2-5 kat azaltan koruyucu faktörler.
Menopozdan sonra risk artışı söz konusu mu?
- Menapozun kendisi değil de artan yaştan dolayı bir risk artışı söz konusu. Zira yumurtalık kanseri ileri yaşta görülüyor. Ortalama 59 yaşında pik yapıyor. Bu dönemde kadınların çoğu menapozda olsa da menapozun kendisi tek başına over kanseri riskini arttırmaz.
Bu belirtilere dikkat
Yumurtalık kanserinin erken tanısı için önerilebilecek tek şey kanserin erken bulguları konusunda bilgi sahibi olmak. Ne yazık ki yumurtalık kanseri çok sinsi ilerliyor. İştahsızlık, hazımsızlık, şişkinlik, kilo kaybı gibi müphem belirtileri var. İleri evrede karında büyüyen kitle, karnın şişmesi (su toplanması), solunum sıkıntısı ve diğer genel belirtiler olabiliyor. Bu şikayetlerin, özellikle hazımsızlık gibi sindirim sistemi şikayetlerinin uzun sürmesi halinde dikkatli olmak gerekiyor.
Başka kanserler, yumurtalık kanserini işaret ediyor
Tüm epitelial yumurtalık kanserleri içinde yüzde 5-10’unun genlerdeki mutasyon sonucu oluştuğu tahmin ediliyor. Bu hastalarda genellikle birinci derece kadın akrabalarında erken yaşta (ortalamadan 10 yaş küçük) yumurtalık kanseri öyküsü bulunuyor. Yine bu akrabalarda meme, kolorektal ve endometrium kanseri bulunması ailesel bazı sendromlara işaret edebiliyor ve yumurtalık kanseri riskini arttırabiliyor. Over kanseriyle ilgili en çok bilinen mutasyonlar BRCA-1 ve BRCA-2 mutasyonları. Bunların varlığında yumurtalık kanseri geliştirme riski hayat boyu en az yüzde 40’larda. Ailesel öyküsü olan olguların jinekolojik onkoloji, tıbbi onkoloji ve genetik uzmanlarınca multidisipliner olarak değerlendirilmesi ve takip edilmesi öneriliyor.
Alıntı