Muhakkak ki Türkiye Selçuklu ordusunun başlangıçtan sonuna kadar standart bir sayısı yoktu. Devletin gücüne ve nüfuzuna göre asker sayısı da değişmekteydi. Selçuklu süvarisi hazırlanıp Kösedağ Savaşı'na çıktığında kapıkulu askerleri hariç olmak üzere 80 bin süvariye sahipti. 1277'de Pervane Muinüddin'in idamından sonra Moğol baskısının artmasıyla Selçuklu ordusu zayıflamıştır.
Türkiye Selçuklu ordu teşkilatı her ne kadar ananevi Orta Asya Türk ordu anlayışını devam ettirse de, köklü Bizans askeri geleneğinden de faydalandığı söylenebilir. Özellikle denizcilik sahasında bu etkilenme daha bariz olarak ortaya çıkmıştır. Moğol istilasına karşı Türkiye Selçukluları kale ve şehir savunma tertibatına önem vermiştir.
Deniz Kuvvetleri
Şimdiye kadar olan Türk tarihi sürecinde ordu de*nince akla hep kara ordusu getirilmelidir. Türkiye Selçukluları Dönemi'nde ülkenin denizlere ulaşması ve liman şehirlere hakim olmasıyla donanma kaçınılmaz bir ihtiyaç oldu. Anadolu'nun üç tarafının denizlerle çevrili olması Türkiye Selçuklu sultanları ve Beyliklerin savunma stratejilerini de değiştirdi. 1080'li yıllarda vaktiyle Bizans sarayında üst düzey bir komutan olmayı başarmış olan Türk Beyi Çaka'nın kaçarak İzmir ve yöresini ele geçirip donanmasıyla Bizans'a bağlı adaları vurmaya başlaması Türklerin donanma ile savaşlarının ilk örnekleri olarak gösterilebilir. I. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında (1192-1196; 1204-1211) Akdeniz sahilinde önemli bir liman olan Antalya alındı (1207). Bu tarihten itibaren Anadolu'ya ticari bir üs olan Antalya'nın savunulması için donanma desteğine de ihtiyaç duyuldu. Hatta "Emirü's-Sevahil" veya "Reisü'l-Bahr" adıyla bir donanma kumandanı da tayin edilerek deniz kuvvetleri sistemli bir şekilde teşekkül ettirilmeye başlandı. Fakat bu komutanlar beylerbeyine bağlı hareket etmekteydi. Yani deniz kuvvetleri kara kuvvetlerine bağlıydı.
I. İzzeddin Keykavus (1211-1220) zamanında Trabzon Rum İmparatorluğu'na bağlı önemli bir liman şehri olan Sinop alındı (1214). Sultan İzzeddin hemen güneye dönerek o sırada tekrar Rumların eline geçmiş olan Antalya'yı tekrar aldı (1216).
1220 yılında kardeşi İzzeddin'in yerine geçen I. Alaeddin Keykubad (1220-1237) zamanında Türkiye Selçukluları her yönden inkişaf ettiği gibi deniz kuvvetleri bakımından da gelişti. Sultan'ın ilk işi Antalya'nın güvenliği açısından fevkalade mühim olan Alaiye Kalesi'ni almak oldu (1223)."Alaiye'nin alınışı sırasında denizden Mübarizüddin Er Tokuş kumandasındaki donanmanın kaleyi kuşatması ve kalenin alınışını kolaylaştırması Türkiye Selçuklularında artık donanmanın da etkili bir şekilde kullanıldığını göstermektedir. Er Tokuş Kervan yollan üzerinde bulunan Ermeniler hakkında şikayet gelmesi üzerine Sultan'ın emriyle Ermenilerin elindeki sahil kalelerinden kırka yakınını aldı ve Kıbrıs Haçlılarının Akdeniz kıyılarına çıkmalarını engelledi.
Kuzey sahillerinde Kastamonu uç Beylerbeyi Hüsameddin Çoban kara ordusunu Sinop tersanesindeki gemilere doldurarak Suğdak'a gitmiş, önemli bir ticaret üssü olan bu liman şehrini alarak iç bölgelere ilerlemiş, orada Rus ve Kıpçak ordu*larını bozguna uğratmıştır.