DÜNYA FELSEFE GÜNÜ (Kasım Ayının Üçüncü Perşembe Günü)

Artık felsefenin de bir "günü" var. Her yıl Kasım ayının üçüncü Perşembe günü, Dünya Felsefe Günü olarak kutlanmaktadır. Bu konudaki önerinin, Türkiye Felsefe Kurumu tarafından getirildiğini ve UNESCO tarafından kabul edildiğini hatırlatmak yerinde olur.

1946 yılında resmen yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization:UNESCO), savaş ve çatışmaların ilk çıkış yerinin insan zihni olduğunu belirtir. Dünyamızdaki olumsuz gelişmelerin önce zihinlerde başlaması nedeniyle, UNESCO'nun birtakım ilkeleri yaygınlaştırmayı amaçladığını görüyoruz. UNESCO Eski Genel Direktörü Federico Mayor, 17 Aralık 1996'da ''UNESCO için Felsefi Ufuklar'' konulu toplantıda yaptığı konuşmada, UNESCO'nun özel olduğunu, çünkü kuruluşundan beri hep felsefe eğitiminin önemini bildiğini vurgulayarak şunları dile getirmektedir:

Felsefe

''İleri teknoloji ile aç çocukların hala yan yana bulunduğu, sürekli olarak yeni ve çok defa önceden kestirilemeyen ilerlemelere tanıklık ettiğimiz bir dünyada, kişisel özerkliğe, düşünce özgürlüğüne ve etik yargıda bulunmaya gitgide daha çok önem vermeliyiz. İşte bu bakımdan felsefe eğitimi açıkça yirmi birinci yüzyılın anahtarlarından biridir.''

UNESCO, felsefî bilinci yaygınlaştırmak amacıyla 18 Kasım gününü Dünya Felsefe Günü olarak ilân etmiştir. Gün dolayısıyla, ülkemizde bazı üniversiteler ve liseler etkinlikler düzenlemektedir. Son derece memnunluk verici bu etkinliklerin gitgide çoğalması ve felsefenin öneminin daha fazla anlaşılır olması günümüzde daha da çok önem kazanmıştır.

Dünya felsefe günü nedeniyle, felsefenin ve felsefi düşüncenin gündeme gelmesi önemlidir. Çünkü gerek dünyada gerekse ülkemizde felsefeye duyulan gereksinimin arttığını görebiliriz. İnsanlığın karşı karşıya bulunduğu problemler kadar, ülkemizin kendine özgü problemleri de, olaylara felsefenin ışığında bakmayı gerekli kılmaktadır. Ama bütün bunlardan önce, kişinin kendi yaşamını anlamlandırması için felsefe gereklidir. Felsefe hayatımızı anlamlı kılan en önemli etkinliklerin başında gelir. Kişiyi ezbere yaşamaktan ancak felsefe kurtarabilir. Felsefi bakış açısının yardımıyla, ezbere yaşama durumundan sıyrılmaya başlayan insan, bu dünyada insanca yaşamanın olanaklarını aramaya ve gerçekleştirmeye de yönelecektir.

Savaşların, çatışmaların bitmek bilmediği ve savaş tacirlerinin her türlü yolu ve yöntemi kullanmaktan çekinmedikleri günümüz dünyasında, barış, özgürlük, insan hakları, insan onuru, insanın değeri, eşitlik, adalet vb. kavramların ve değerlerin savunulmasında ve insan eylemlerinin ilkelerini ve ereklerini oluşturmasında, felsefenin temellendiriciliği ve aydınlatıcılığı büyük önem taşımaktadır. Günümüzün sorunları karşısında, bilim insanları ve sanatçılar kadar felsefecilerin/filozofların sorumlulukları da büyümektedir. Çünkü bu dünyanın daha iyi, daha insancıl bir dünyaya dönüştürülmesinde ve uygarlık maskesiyle gizlenmeye çalışılan modern barbarlıklara başkaldırmada felsefenin işlevi yaşamsal bir önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki, felsefe insanlık ve uygarlık tarihinde önemli bir tarihsel güçtür.

Dünya sorunlarına felsefe ile yaklaşılmasının ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Türkiye Felsefe Kurumu'nun 7-10 Temmuz 1986 tarihlerinde Ankara'da düzenlediği ''Dünya Problemleri Karşısında Felsefe Uluslararası Semineri'' ve 10-17 Ağustos 2003 tarihlerinde yine Türkiye Felsefe Kurumu'nun öncülüğünde gerçekleştirilen 21.Dünya Felsefe Kongresi felsefenin dünya için önemini göstermiştir.

''Dünya Problemleri Karşısında Felsefe Uluslararası Semineri'', Türkiye Felsefe Kurumu yayınlarından 1988 yılında yayımlanmıştır. Kitaplaştırılan bu seminerde yer alan yazılar ve başlıkları şunlardır: Evandro Agazzi ''Bilimde ve Teknolojide Etik Sorunlar'', Elisabetta Soricelli ''Çağdaş Toplumda Tıplaşmanın Aşırılığı'', Bedia Akarsu ''İnsan Açısından Teknolojik Gelişmeler ve Evrensel Kültür'', H.Odera Oruka ''Günümüzde Felsefe ve İnsanlık'', İoanna Kuçuradi ''İnsan Hakları Açısından Dünya Problemleri'', Alassanne Ndaw ''Irk Ayırımı Ya da İnsan Haklarının Yadsınışı'', J.P.Atreya ''Temel İnsan Hakları ve Barış'', Andre Mercier ''Barışın Hüküm Sürmesinin Felsefi Koşulları'', Türkkaya Ataöv ''Birkaç Söz'', Mümtaz Soysal ''Bugünkü Dünyada Bağımsızlık Sorunu''. H.Odera Oruka yazısında, insan varoluşunu tehdit eden sorunlar olarak ''nükleer tehdit'', ''dünya düzeyindeki açlık tehlikesi''nden söz etmekte ve demokrasinin uygulanmasında felsefenin rolünü tartışmaktadır. Kuçuradi ise, yaygın devlet anlayışının, bugün mevcut adaletsizlik arasında nasıl bir ilgi oluşturduğuna değinir. Ndaw, ırk ayırımının insan haklarının yadsınışı anlamına geldiğini düşünür.

Dünya Felsefe Günü, dünya sorunlarına felsefe ile bakma bilincinin yaygınlaştırılmasında önemli bir işlev oluşturacaktır. Böyle bir günün saptanmasında, Uluslararası Felsefe Kurumları Federasyonu'nun çok değerli çabaları olmuştur. Türkiye Felsefe Kurumu sözü edilen federasyonun aktif bir üyesidir. Dolayısıyla Kurum sivil toplum kuruluşu olarak, gerek ülkemizde gerekse dünyada felsefe ve insan haklarının bilincinin yaygınlaştırılmasında önemli sorumluluklar üstlenmiştir.

Dünya felsefe günü nedeniyle, felsefenin gündeme gelmesi pek çok bakımdan yararlı olacaktır. Bu vesileyle sayısız etkinlikler yapılabilir. Söyleşiler, konferanslar, paneller vb. yoluyla felsefecilerimiz, felsefeye ilgi duyan kişilerle bir araya gelerek, felsefe sevgisinin ve ilgisinin güçlenmesine katkıda bulunabilirler. "Her Okula Bir Felsefeci" giderek konuşabilir, felsefeye ilişkin soruları yanıtlayıp, yakındığımız bazı önyargıların değişmesine katkıda bulunabilir. Felsefecilerin yalnızca yazılarıyla ve kitaplarıyla değil, konuşmaları ve eylemleriyle de insanların karşısına çıkmaları gereklidir.

2002 yılında başlayan Dünya Felsefe Günü etkinliğinin, daha geniş boyutlar kazanarak sürmesi yararlı olacaktır. Belki Milli Eğitim Bakanlığı ve Türkiye Felsefe Kurumu işbirliği ile bundan sonra Kasım ayının üçüncü haftası Felsefe Haftası olarak kutlanabilir. Okullarımızda kurulan, sayıları ve etkinlikleri her geçen gün çoğalan felsefe kulüpleri ve kolları, eğitim kurumlarında da felsefeye yönelik ilginin ve gereksinimin göstergesidir.