Turizm ve tarım sektörlerinde ülkenin önemli illerinden biri olan Aydın, aynı zamanda Türkiye'nin ilk demiryolu kurulan şehridir. Kuzeyinde İzmir, Manisa, doğusunda Denizli, güneyinde Muğla ile çevrili il, çok önemli turistik mekanlara, plajlara, antik kentlere evsahipliği yapar. İlk çağlardan bu yana önemli bir yerleşim merkezi olan il, ülkenin iki önemli turizm merkezi olan Didim ve Kuşadası ile, zeytinyağlı yemekleri, plajları, el sanatları (iğne oyası, dokumacılık vs), incir, üzüm ve narenciye ürünleriyle dolu dolu bir şehirdir. Deniz turizmi dışında, termal turizm, kongre turizmi, yayla turizmi, bisiklet ve mağara turizmiyle de ziyaretçileri için cezbedici bir noktadır.

GEZİLEBİLECEK YERLER:
Altınkum Plajı, Didim'de bulunan Apollon Tapınağı, İlyas Bey Külliyesi, Söke ilçesindeki Eski Güllübahçe, muhteşem güzellikteki Kuşadası Milli Parkı, Karacasu ilçesinde yer alan ve adını aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’ten alan Aphrodisias Antik Kenti.

Türkiye’nin 20. büyük; Ege Bölgesi’nin ise İzmir ve Manisa’dan sonra 3. büyük ili. Türkiye’de İzmir’den demiryolu yapılan ilk şehir. Bu demiryolunu 1863’te İngilizler inşa etmiş. Bu ekibin başındaki Thomas James Wood, Efes’teki ilk kazıları yapan kişidir.

Tarım ve turizm Aydın’ın iki temel gelir kaynağı. Bereketli toprakları hem zeytinyağı hem pamuk ve incir hem de seracılık için çok uygun. İnanılmaz güzel bir iklimi olan Aydın için antik dönemin ünlü tarihçisi Herodotus “Bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzünün altı ve en güzel iklimin bulunduğu yer”, ‘eskilerin Saffet Emre Tonguç’u Evliya Çelebi ise “dağlarından yağ, ovalarından bal akar” demiştir. Bodrum’a; Söke veya Kuşadası üzerinden gelenler bu güzellikleri görebilirler; ancak fark eden kim diye sormak da gerekiyor. Aynı güzergahtan geçenler, ne kadar hayıflansalar yeridir.
Aydın’ın, Karya ve İyonya uygarlıklarına ev sahipliği yaptığını peşinen vurgulamak gerekiyor. Antik çağın ünlü şehirleri Afrodisyas, Milet, Didyma, Nysa, Priene ve Magnesia bu bölgemizdeki en önemli ören yerleri... Aydın’ın bu kadar çok ören yerine ev sahipliği yapmasının en önemli sebebi, klasik dönemin en işlek ticari yolu olan ‘Krallar Yolu’nun üzerinde kurulmuş olması. Krallar Yolu, 2 bin sene sonra meşhur ‘İpek Yolu’ olarak tarihe geçmiştir. Bizans’ın, zeytinyağı deposu olan Tralles ve çevresi, 12.yy’da Türklerin gelmesiyle Aydınoğulları Beyliği’nin merkezi olmuş, bu sebeple de daha 14.yy’dan itibaren ‘Aydın’ olarak adlandırılmış.
Aydın çevresinde 13 antik kent var; dünyanın hiçbir bölgesinde bu kadar antik kent yok.


  • Aydın bölgesinde 100’e yakın 500 ile 1750 yaşları arasında anıt ağaç ve anıtsal nitelik taşıyan ağaç varmış. En yaşlı ağaçın yaşı 1751 olarak belirlenmiş. Yani bu ağacın zeytinini Romalılar da yemiştir. Günümüzde bizler yemeye devam etmekteyiz.
  • Aydın’da bitki çeşitliği açısından en zengin türler Kuşadası Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı, Antik adı Latmos olan Beşparmak Dağları, Bafa Gölü çevresi ve Koçak Kanyonu gelmektedir.
  • Zengin biyoçeşitliliği Koçak Kanyonu’nun uzunluğu 8 km’dir ve görülmelidir. Kanyon içindeki sık bitki örtüsünün yağmur ormanları gibi görüntüler oluşturduğu ve bazı alanlarda gökyüzünün kaybolduğu gözlenmektedir.
  • Koçak Kanyonu, bitki zenginliği nedeniyle Avrupa Konseyi tarafından Biogenetik Rezevr Alanı olarak değerlendirilmiştir.