Cengiz Han
Çok genç yaşta ,öksüz kalan Cengiz Han’ın iktidara gelişi zor ve yavaş oldu. 1197’de Moğolların hanı olan Cengiz Han, en kesin yaşam öyküsünün yazarı P. Raçnevskiy’e göre 1155 ile 1167 tarihleri arasında dünyaya gelmiştir. Bizim Moğollar dediğimiz Ortaçağ Avrupa tarihinde Tatarlar diye adlandırılanların oluşturduğu boy konfederasyonlarına boyun eğdirmek için, Cengiz Han’ın yaklaşık on yıl kadar siyasi mücadeleler ve savaşlar yapması gerekir. Bu oymaklar; Naymanlar, Nesturi Hıristiyanlar, Keraitler, Merkitler, Tatarlar ve Oyratlardır. Bunlardan son üçü Moğollar gibi kendilerini Şamanizm’e adamıştır.
Geleneksel olarak bir savaş olduğunda bir araya toplanan oymak birlikleri az örgütlenmiş, az kararlı olduğu ve her oymak kendi çıkarlarını gözettiği için çabucak dağılmaktaydılar. XIII.yüzyıla kadar Moğollar, Türkçe konuşan uluslara kıyasla Yukarı Asya’da ikincil bir rol oynamıştı. Önceki iki yüzyıl boyunca Kırgızları Moğolistan’ın dışına itmişler ama birlik yoksunluğundan henüz imparatorluk meydana getirememişlerdi. İktidar soylu aileler arasında yiğitler oymak prensleri ya da başkanları (noyanlar), bilgeler, hanlar ve yüce han gibi rütbe sırasıyla paylaşılmıştı. Savaşçılar (nöker) özgür insanlardır. Köleler, yenilgiye uğramış boyların üyeleridir.
Moğollar arasında, Cengiz Han onları ortak bir disipline boyun eğdirinceye kadar, tüm göçebe unsurlarda olduğu gibi, bölünme ve anlaşmazlık hüküm sürüyordu.
Oymaklar, gizli kapaklı çatışma ya da açık savaş halindeydiler. Ordu için kullanılmış olan ondalıklı kural uyarınca Moğollar, Cengiz tarafından ulus olarak ya da aile birimlerine bölünmüşlerdi. Bu daha sonra Altınordu’nun da Rusya’da kullanacağı yöntem olacaktır. Bir kez böyle bir bünyede yer aldıktan sonra, onu terk eden bireyin cezası ise ölüm olmaktadır. Cengiz Han’ın iktidara geldiği çağda dünya kabaca üçe bölünebilir: Çin ,İslam alemi ve Hıristiyan alemi. Çin de bölünmüş durumdadır: güneyde, Song Hanedanı, kuzeyde Tunguz Mançu kökenli göçebeler tarafından kurulmuş bir hanedan, kuzeybatıda Tangutlar ya da Xia Xia, Çin hiç kuşku yok ki, Moğolların yöneldiği en büyük yerdir ve hasımlarının en çetin cevizi çıkar. İslamiyet’te, birkaç yüzyıldan beri bölük pörçüktür. İran Selçukluları ortadan kalkmış, Anadolu Selçukluları ,Haçlı Seferleri yüzünden Küçük Asya’da zayıf düşmüştür.
Aslında Selçuklular, Haçlı Seferleriyle ve iyice zayıflamış olan Bizans ve Karahıtaylar (Budist olanlar) tarafından kuşatılmıştır. Bir zamanlar İran Selçuklularına ait olan bu yıkıntının üzerine, Cengiz Han’ın iktidara gelişinden bir süre önce, başkenti Semerkant olan, Hindistan’ın sınır bölgelerine kadar uzanan ve nüfusu çoğunlukla İranlı olan Harizmşah Devleti kurulmuştur. Bu imparatorluğun başında II.Alaeddin Muhammed bulunmaktadır.
Daha ötede Hıristiyan dünyası da Ortodoks ya da Katolik olarak bölünmüş durumdadır. XIII. yy başlangıcında Papa ile Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu mücadelesi sürmektedir. Livonya Şövalyeleri ve Töton Tarikatı Ortodokslarla savaşır. Moğol tehdidinin belirginleştiği sırada, İsveçliler gibi, Livonya Şövalyeleri ve Töton Tarikatı da Ortodokslar’la çarpışarak Novgorod’a doğru ilerlerler. Cengiz Han’ın başlıca kaygısı, iktidarını sarsabilecek oymak çatışmalarından sakınmaktır. Soylu olmayan ve her şeyi ona borçlu olan savaş liderlerinin ödüllerini artırarak sadakatlerini kazanmaya çalışır. Geleneklere dayanarak, kısmen var olandan yararlanarak, kısmen yeniden koyarak Cengiz Yasası‘nı tesis eder. Onun yerleştirdiği idari sistem, gelecek yüzyıllarda tüm göçebe toplumlara model olarak kalır. Bozkıra özgü nitelikli ondalık dizgeyi kullanır; ama hiç kuşkusuz bozkırda bilinmeyen ve Eskiçağ’da ya da Ortaçağ’da eşi olmayan bir disiplinle askeri birlikler meydana getirmeyi başarır. Bu okuma-yazma bilemeyen göçebe, devlet yönetimi için Uygur alfabesini kullandırır. Çin ve Fars bilgi hazinesinden yararlanmayı çabucak öğrenir.
Cengiz Han’ın fetihleri aşamalı olarak yapılır. Önce bozkırın ve oraya komşu orman bölgelerin denetimi yapılır. Yukarı Yenisey yöresinden Kırgızların, Baykal Gölü yöresinden Oyratların boyun eğmesi (1207) İki yıl sonra ,Uygurlar’ın Cengiz Han’a bağımlılığı ( vasal) kabul edişi ve Ordos üzerinde Tangutların boyun eğişi ve böylece bunların tümü Moğollar’ı Çin fethine itmiştir. Bir zamanlar Kuzey Çin’in sahipleri Kitanların, efendileri Jinlere başkaldırmaları ve Moğollarla birleşmeleri her şeyi değiştirir. Sivil ve askeri mühendisler ve Kitan kadroları sayesinde kendilerinde eksik olan bilgi birikimini elde edebileceklerdir. Çin’e bu ilk askeri sefer bir akını andırmaktadır. Jinlerle bir ateşkes antlaşması görüşülür. Cengiz, İmparatorun kızlarından birisiyle evlenir. Ama Jinler, Başkentleri Pekin’i boşaltıp, Kaifeng’e doğru çekildiler. Moğollar bir anda Pekin’i ele geçirir ve talan ederler. Cengiz Çin’den çekilir. Fetih 1216’da yarım kalır, ama Cengiz Han bunu alaydan yetişme ve en dikkat çekici generallerinden birine bırakır: Mukoli. Başlangıçta fetihçi ve yerleşik göçebeler arasındaki süregiden çatlak göçebelerin bilgi birikiminden yararlandığı yerleşik düzendekiler dışında vahşice kalır.
Bir sonraki saldırı Harizm’i içine alır. Bu saldırı öncesi, Karahitaylar İmparatorluğu ilhak edilir. Bir dizi kural ile yasağı yenileyen ve tamamlayan Cengiz Yasası’nın ya da hukuk kurallarının derlemesinin ilan edildiği 1218 Kurultay’ında idam edilen Moğol elçilerine karşılık olarak Harizm’e saldırma kararı alınır.
Cengiz Han’ın tüm askeri seferleri, sağlam bir hazırlıktan sonra yönlendirilir. Casuslar, bilgi toplamakla, söylentiler yaymakla, ahaliye dinsel özgürlük için güvence vermekle, araziyi tanımakla görevlendirilir. Cengiz Han zamanında, bu hususlar asla ihmal edilmez ve O dört ay içinde Harizm şahının, kuşkusuz kendisininkinden güçlü ordusunu bozguna uğratmışlardır. Siri Derya Savunma hattına birliklerini yayan bir hasım karşısında, Cengiz Han, şahın ağırlık noktasını bilmediği bir yerleşik saldırı tuzağı kurmuştur.
İki Moğol ordusundan biri kuzeyen bir diğeri doğudan gelerek, birincisi Semerkant’a, ikincisi Taşkent’e yöneldiği sırada Cengiz Han’ın bizzat kendisinin ve Subutay’ın yönettiği bir üçüncü ordu Kızılkum Çölü’nü geçerek görünmez biçimde Buhara’ya ve şah kuvvetlerinin gerisine yönelir. Gafil avlanma öyle etkilidir ki şah Moğollarla karşılaşmaktansa geri çekilir. Buhara telsim olur ve üç Moğol ordusu Semerkant yakınında birleşir.