Cengiz Sonrası Moğollar İmparatorluk Dönemi
Cengiz Han’ın ölümünden ve üçüncü oğlu Ögedey’in Kurultay tarafından han makamına seçilişinden sonra (1229), fethin ikinci evresi başlamıştır. İmparatorluğun başkenti Karakurum’dur ve Moğollar çoktan yerleşik düzendekilere emanet edilmiş Çin tarzı bir idari düzenleme nüvesini elinde bulundurmaktadır.
Bundan böyle fetih, sadece sonucunda yağma değil, uzun sürede sömürü olan bir düşüncedir. Çin cephesi önce merkezidir: Jin İmparatorluğu’nun yeniden fethi ve başkent Kaifeng’in tahrip edilmesi (1232) Jinlerden kurtulabilme umuduyla mutlu Song İmparatorluğu Çinlileri, gelecekteki tehlikeyi ölçmeksizin ortak düşmanın ezilmesi için Moğollara güçlü destek verir.
1249 yılında Tuluy’un en büyük oğlu olan Mengü, Moğol tahtına çıkmıştı. Hükümdarlığının ilk yıllarında şehzadelerin isyanları ile uğraşmak zorunda kalan Mengü, özellikle Çağatay Han’ın oğulları ile hâkimiyet mücadelesine girişmişti. Duruma hakim olup devlet üzerinde otoritesini sağladıktan sonra devlet mekanizması içinde yeni atamalar yapmaya başladı.
Bu dönemde imparatorluğun sınırları batıda İran, doğuda Çin’e kadar ulaşmaktaydı. Bu geniş coğrafyada hâkimiyet kurmak oldukça zordu. Devletin her iki uç sınırında da önü alınamayan bir karışıklık ortamı hâkimdi. Yasanın getirdiği meşruiyet neticesinde de hanedan mensuplarının isyanları ve giriştikleri hâkimiyet mücadeleleri de Karakurum’daki merkezi otoriteyi zorlayan başka önemli bir unsurdu. İşte bu koşullar altında 1252 yılında toplanan kurultayda, Moğol tarihini dahası sonuçları itibari ile Yakın-Doğu tarihini derinden etkileyecek kararlar alındı.
Buna göre Çin’in hâkimiyeti Kubilay’a bırakılırken Ceyhun’dan başlayarak; Anadolu, İran, Azerbaycan, Gürcistan, Suriye ve Mısır’a kadar uzanan toprakların hâkimiyeti İl-han olarak Hülâgü’ye verilmişti. Bu karar aldıktan sonra uçlarda bulunan noyanlar uyarıldı ve Hülâgü’nun gelişi öncesi hazırlıklar yapılmaya başladı. Çurmagun ve Baycu Noyanlara Anadolu’ya ilerlemeleri emredilmişti. 1254 yılında ise Mengü Kaan, Kardeşi Hülâgü Han’a kendisine kurultayda verilen toprakları fethetmesi için bir yarlık vermiş ve bu yarlık ile hazırlıklarını hızlandıran Hülâgü 1256 yılında kalabalık bir ordu ile Ceyhun’u geçip batıya doğru ilerlemeye başlamıştı.
Onun bu harekâtı İlhanlılar Devleti’nin kuruluşu anlamına gelmekteydi. Hülâgü Han’ın 1256 yılında kalabalık bir ordu ile Ceyhun Nehrini geçip Horasan’a girmesiyle Moğol istilasının ikinci ve daha köklü dönemi başlamış oluyordu. Cengiz, Ögedey ve Göyük zamanlarında Moğollara metbû duruma giren Selçuklu ve Harezemşahlı olmak üzere pek çok ülke artık Hülâgü Han’a bağlı hale gelmişlerdi. Hülâgü idari taksimatta kendisine verilen toprakların yerel yöneticilerinden bağlılık almak ve yeni fetihler yapmak amacıyla batıya doğru ilerliyordu.