Fiyat denen kavram arz ve talebin buluşması ile oluşur. Arz ve Talep ise ekonomik koşullara bağlı olarak gelişir. Bunun içerisinde en etkili olan faktör ise beklentilerdir. Ekonominin temel kuralıdır, beklentileri iyi yöneteceksin ve bozulmasına izin vermeyeceksin. Beklentiler bozulursa fiyatlamalar da bozulur. Ekonomik çerçevede harcamalar düşer, insanlar tasarruf yapmaya yönelir, şirket sahipleri yatırım kararlarını erteler, döviz borcu olanlar bir an önce döviz alıp kendini sağlama almak ister bu da dövize talep yaratır. Hisse senedi gibi riskli piyasalarda ise bunu net bir şekilde görürüz. Geleceğe yönelik beklentiler zayıflarsa hisse senedine talep düşer çünkü hisse yatırımcısı büyüme ister, şirket karlarının artmasını ister. Bu beklenti bozulursa satışlar gelir.


Şimdi genel resme bir bakalım. Önce dış aleme göz atalım. Fed faiz artırımlarına başlamış, bu yıl 3 faiz artırımı zaten fiyatlanmış 4 faiz artırımı masanın üzerinde bulunuyor. Gelişmekte olan ülkelerden para çıkışları gözleniyor. Uluslar arası finans enstitüsü verilerine göre GOÜ piyasalarından fon çıkışı Mayıs ayında 12.3 milyar $ seviyesinde gerçekleşti. Başka deyişle fon girişlerinin yaşandığı güzel zamanlar geride kaldı ve böyle devam edecek görünüyor. Diğer yandan AB içerisinde İtalya başta olmak üzere yaşanan belirsizlikler global risk algısını yükseltiyor. Trump’ın gümrük vergisi reaksiyonları ve Çin, AB gibi ülkelerin verdiği karşılıklar global risk algısını artıran diğer temel nedenler. Bu durum ABD Dolarına olan talebi güçlendiriyor. Bu ise başta Türkiye olmak üzere GOÜ piyasalarında dolara kaçışı tetikliyor.
İç tarafa bakıldığında ise en başta seçim belirsizliği bulunuyor. Diğer yandan enflasyondaki yükselişin devam edecek olması ve yaz aylarında %14 seviyelerini bulacağına yönelik beklentiler, fiyatlamalarda bozulmalara yol açmakta. Bir diğer bozulma ise cari açıktaki yükseliş ve kur üzerinde yarattığı baskı. Sanayi üretimi yılın ilk çeyreğinde %10 ortalama ile yükseldi ancak bunun büyük kısmının geçen yılki düşük baz etkisi ile olduğunu herkes biliyor. Bu aylardan itibaren baz etkisinin kaybolacağını ve hatta geçen yılın son çeyreğindeki yüksek baz nedeni ile oldukça düşük rakamlara kadar düşeceğimiz tahmin edilen bir olgu. Buna bağlı olarak her ne kadar yılın ilk çeyreğinde %7 gibi yüksek bir büyüme beklense de, bu büyümenin yılın sonuna doğru %4 ‘e düşeceği şimdiden beklentiler içerisinde. Buna paralel olarak kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin büyüme beklentisini 2018 yılı için %3.3 e düşürdü bile. Bununla kalmayıp S&P’nin ardından Moody’s ve Fitch notumuzu indirmeye hazırlandıklarını beyan ettiler.



Kısacası geleceğe yönelik beklentiler olumlu değil ve bunu piyasada fiyatlamalarda yaşıyoruz. Borsa Endeksi art arda 4 aydır düşüyor. Yabancılar yılbaşından bu yana 25 Mayıs haftasına kadar olan sürede hisse senedinde 672 milyon $ satış gerçekleştirdi. Ayrıca hisse senedinde son üç haftadır aralıksız satıyorlar. Tahvil bono piyasasında ise şimdilik 282 milyon $ alıcılı görünüyorlar ama mayıs ayında 1 milyar $ bono satışına geçtiler. Muhtemelen tahvil bono’da da manzara net negatif olacak. Diğer yandan büyümenin düşecek olması, şirket karlarının ilk çeyrekteki performansını koruyamayacağına yönelik beklenti yaratıyor. Nitekim borsa yabancı takasında ciddi düşüş oluştu. Bütün bunların sonucunda Borsa’da ciddi satışlar görüyoruz. Bütün bunlar geleceğe yönelik beklentilerin bozulması sonucunda oluşuyor. Bakınız yurtiçi yerleşiklerin yabanı para mevduatları yıl başında 154 milyar $ iken 25 Mayıs haftasında 153.7 milyar $. Yani dolardaki sert yükselişe rağmen yurtiçi yerleşiklerden döviz satışı oluşmamış. Çünkü geleceğe yönelik beklentiler bozulmuş durumda ve piyasalarda gelecek süreçte fiyatlamaların daha olumsuz olabileceğine yönelik beklentiler var. Bu nedenle vatandaş dövizini tutmayı tercih ediyor.


Sonuç olarak beklentiler bozulduğunda piyasa hemen cezasını kesiyor ve fiyatlamalar oldukça sert ve acımasız olabiliyor. Başta Mehmet Şimşek ve Naci Ağbal verdiği beyanatlarla beklentileri toparlamak istiyorlar ancak satış psikolojisi bir kere güçlendiğinde onu durdurmak ve sakinleştirmek zaman alabilir. Piyasanın sakinleşmesi için beklentilerin düzelmesi gerekli ancak bu kısa sürede olmayacak gibi duruyor. Bu nedenle TCMB’nin bugün pas geçmemesi oldukça önemli. Borsa endeksi 97800 seviyesinin altına düşerek 92000 ‘e doğru bir patika oluşturmuş durumda. Piyasaları belirleyen beklentilerdir.