Güncel sözlüğe göre:
Hoş-Farsça görmek- Türkçe:
Her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar hoş görme durumu, müsamaha Eş anlamlısı tolerans: tolérer kaldırmak, tahammül etmek ~ Latince tolerare.. telÉ™- kaldırmak, tartmak, ağırlık taşımak anlamına gelmektedir. Sözlük anlamı genel bir çerçeve çizer. Burada felsefece bakarak hoşgörülü olmanın niteliklerini betimleyelim. Bir kere hoş görmek olaylara ön yargısız yaklaşmaktır. Genellikle hor görülen meselelere eleştirel bakmaktır.
Hoş görmek affetmek ya da izin vermek değildir. Olayları ve olguları “reddetmemek”tir. Aslında bir eylem değildir. Eylemsizlik olduğu söylenebilir. Çünkü bir iş gerektirmez. Tam aksi olan hoşgörüsüzlük bir eylemdir. Hoşgörüsüz kimsenin bir eksiklik çektiği ve fazladan uğraştığı söylenebilir.
Hoşgörüsüzlük toplumsal bir canlı olan insanın birlikte yaşama, farklılıkları aynı paydada buluşturma özelliğini reddetmektir. En büyük yeteneği olan iletişimi engellemektir. Herhangi bir olaya hoşgörüsüz yaklaşmak doğaya ve evrene aykırıdır. Hiçbir şey tam olarak reddedilemez. En kati kuralların dahi istisnaları vardır. Burada hoşgörülülük yanlısı fikirler yürüteceğiz. Hoşgörüsüzlüğü de hoşgörülü yaklaşmak gerektiğini söylemeliyiz. Çünkü bu dahil tüm tanımlar üzerinde uzlaştığımız şeylerdir ve her şey her an değişebilir. Bu değişime mahsuben hiçbir şeyi tam olarak reddetmemeli, en azından düşünebilmeliyiz. Bir olay, nesne ya da davranıştan ziyade, en azından bir fikre tahammül edebilmeliyiz. Neyin doğru olduğu herkese bağlı olduğu için tekil olanı göz ardı edemeyiz.
Hoşgörü felsefi bir iştir. Felsefe dediğimiz “sonsuz merak anlayışı” doğal olarak hoşgörülüdür. Yalnız bunu ifade etmek beyhudedir. Halihazırda bir hoşgörüsüzlük yoktur. Farklı fikirlere katlanamayan, bencil kişiliklerin bulunmadığı hallere, hoşgörülü durumlar denir. Tarihten ve insanlıktan örnekler bulunabilir. İlk insanlardan beri bir arada yaşamak, birbirine katlanabilmek ortak bir anlayıştır. Farklı kişileri ve bununla birlikte farklı görüşleri ortak bir ülküye odaklamak ulusların, inançların oluşmasında ana etkendir. İnsanlar birbirini hoş görmemiş olsaydı halen birbirini öldürüp çaldıklarını yiyen ilkel canlılar olurduk. Empati kurmasak, merhamet etmesek konuşmak bile mümkün olmazdı.
İnsanların en gelişmiş örgütlenme şekillerinden biri “devlet”tir. Devlet farklı birey ve toplulukları bir çatı altında toplayan uzlaştırıcı kurumdur. Hoşgörülü olmasa varlık amacına ters düşer. Örneğin onlarca devlet kurmuş Türklerin hoş görerek var olduğu söylenebilir. Bu özelliği sayesinde Doğu Asya’dan Orta Avrupa’ya kadar yaşama imkanı bulmuşlardır. Türkistan’a çok eskiden seyahat eden gezginlerin en çok anlattığı şey birçok dinin, milletin ve alışkanlığın serbestçe yaşamasıdır. Osmanlı’yı Avrupa içlerinde barındıran ve Türk beylikleri koparken Hıristiyan halkları bağlı tutan da hoşgörü anlayışıdır. Bugün anılan ulus isimleri diğerlerini kabul edici, hoşgörücü tavırlar neticesinde var olmuşlardır. Amerika Birleşik Devletleri de yüzlerce toplum ve ulus üyesini bir araya toplayabilecek niteliklere sahip olduğundan güç olabilmiştir. Tüm dünyanın yaşam tarzını taklit ettiği batı ulusları da farklı fikirleri barındırabildiği, en azından reddetmediği için önemli gelişmeler yaşamışlardır.
Hristiyan, Yahudi, Müslüman, Zerdüşt, taş, yer, dağ, nehir, her biri gizemle olmanın benzersiz, yargılanamaz ve saklı yollarına sahip. Mevlana Celaleddin Rumi
Bu evrensel bir kuraldır: Hoşgörüsüzlük yetersiz eğitimin ilk işaretidir. Kötü eğitilmiş kişi kaba bir sabırsızlıkla davranır, halbuki gerçek eğitim alçak gönüllülüğü besler. Aleksandr Solzhenitsyn
Başka bir adamın hayatını yargılamak bana göre değil. Yargılamalı, seçmeli, hiçe saymalıyım ama sadece kendim için. Herman Hesse
Anlaşmazlık insanın en büyük hastalığıdır. Hoşgörü ise en büyük çaresi. Voltaire
Kişi kendi yoluna inanabilmek için başkasının yolunun yanlışlığını kanıtlamak zorunda değildir. Paulo Coelho
Karşımızdakinin yalnızca kendi budalalığımız, kusurumuz ve kötülüğümüz olduğunu akıldan çıkarmayarak her insan budalalığına, kusuruna ve kötülüğüne hoşgörülü bir şekilde yaklaşmalıyız. – Arthur Schopenhauer
Din ayakkabı gibidir. Kendine uygun bir tanesini bul ve giy. Ama ayakkabılarını bana giydirmeye çalışma. George Carlin
Eğer sınırsız hoşgörümüzü,hoşgörüsüzleri de içine alacak kadar genişletirsek ve hoşgörülü bir toplumu, hoşgörüsüzlerin saldırılarına karşı koruyacak tedbirleri almazsak, hoş görenlerle birlikte, hoşgörü de yok edilmiş olacaktır. K.R. Popper.
Bir insan düşünürken sözcüklere dikkat etmelidir; çünkü sözcükler, sahip olduklarını düşündüğümüz anlamlarının yanı sıra, onları kullananın kişiliğini, eğilimlerini ve ilgilerini de gösterirler. Erdemlerin ve kötülüklerin adları işte böyledir, birinin bilgelik dediğine başka biri korkaklık; birinin vahşet dediğine başka biri adalet; birinin savurganlık dediğine başka biri eli açıklık; birinin ağırbaşlılık dediğine başka biri budalalık diyebilir. T. Hobbes