İçinde geçmişle bağlantısı olmayan bir varlık yükselecek; taze, geçmişin bozmadığı bir varlık.
O zaman bir duvar olmayacak; nerede olursan ol, sınırları olmayan sonsuzluğu göreceksin.
En sevdiği bara giren yaşlı adam normalde çalışan garson kızın yerine bir yabancının çalıştığını görmüş.
En başta çok zorlanmış ama sonra cesaretini toplayıp yeni garson kıza
‘uzun zamandır gördüğü en güzel kız’ olduğunu söylemiş.
Garson kız biraz kibirli bir tipmiş ve burnunu havaya kaldırıp “Üzgünüm ama iltifatınıza aynı şekilde karşılık veremeyeceğim.” demiş. Adam sakin bir şekilde yanıtlamış: “Peki o zaman benim yaptığımı yapamaz mıydın, tatlım? Yalan söyleyemez miydin?” Bütün formalitelerimiz birbirimizin egolarına yardımcı olmaktan başka bir şey değildir. Hepsi yalandır. Sen birine bir şey söylersin ve o da iltifata karşılık verir. Ne sen samimisin, ne de o. Aynı oyunu sürdürürüz: Görgü kuralları, formaliteler, medeni yüzler ve maskeler. O zaman duvarla yüzleşmek zorundasın. Zamanla, bu duvar o kadar kalınlaşacak ki, hiçbir şey göremeyeceksin. Duvar her geçen gün kalınlaşıyor, o yüzden bekleme. Eğer etrafında bir duvar taşıdığın hissine kapılırsan, hemen bırak! Hemen zıpla ve içinden çık! Zıplamak için sadece bir karar vermek yeterli, hepsi bu. Sonra, yarından itibaren onu besleme. Ona dadılık yaptığını fark ettiğin zaman, hemen dur. Birkaç gün içinde onun öldüğünü göreceksin çünkü senin sürekli desteğine ve onu emzirmene ihtiyaç duymaktadır..