Hititleri her yönden etkilemiş bir diğer unutulmuş medeniyet ise Hurriler. MÖ. 3000’den itibaren, Sümer, Akkad, Hitit, Ugarit ve Mısır kaynaklarında haklarında bilgiler bulunan, Mezopotamya ve Yukarı Dicle bölgelerinde hüküm süren, konuştukları dil olan Hurrice’nin Asya kökenli olduğu kabul edilen ve MÖ. 7. yüzyıla kadar varlığını sürdüren bir devlet. MÖ. 2000’e gelindiğinde Orta Doğu’nun büyük bir kesiminde hüküm süren Hurriler’le ilgili ulaşabildiğimiz tüm bilgiler, komşu medeniyetlerden gelmesi nedeniyle çelişkili. Bunlardan anlaşıldığı kadarıyla, artan nüfusun bir sonucu olarak MÖ. 2500’lerde, bölgedeki otlakların yetersiz kalmasıyla güney yönünde yayılma göstermişler ve iki ana hat üzerinden, Urmiye Gölü çevresinden Mezopotamya’ya; Elazığ-Malatya üzerinden Kuzey Suriye ve Filistin’e göç etmişler. En büyük şehirlerinden biri olan Urkeş, kuzeydoğu Suriye’de yer alıyordu ve Hurri dilinde yazılmış en eski tabletlerin yanı sıra ünlü “Louvre Aslanı” heykeli de burada bulundu. Erken Tunç Çağı’na ait Doğu Anadolu’daki kültür yerleşimlerinden olan Karaz Kültürü’nde ve Suriye’de bulunan çanak-çömlek türlerinin Hurrilere ait olduğu kabul ediliyor. Hurriler’in Anadolu’ya olan etkisinin daha önce düşünüldüğünden çok daha büyük olduğuna inanılıyor artık. Kullandıkları dil, diğer Hint-Avrupa ve Sami dillerinden büyük ölçüde farklılık gösteriyor. Ayrıca eklerden oluşan Hattice’ye de hiç benzemiyor. Günlük yaşamdan, kralların aldığı sıfatlara kadar, Hititler üzerinde bıraktıkları derin etki dışında, MÖ. 2000’lerin sonunda aniden ortadan kayboluyorlar.