Stresle başa çıkmanın anahtarlarından biri, stresi fark edebilmektedir. Hayatınızdaki stres kaynaklarını tanımak ve üzerinizde ne gibi etkileri olduğunu ayırt edebilmek, stresle ne zaman ve nasıl baş edebileceğiniz konusunda size yol gösterebilir. Günlük yaşamın stres kaynakları karşısında, vücudumuz temel bir mekanizma ile çeşitli tepkiler verir ve bizi uyarır: Bundan kurtul ya da bununla baş et. Ancak bazen bu tepkiler çok üstüste geldiğinde, normalleşir ve bizim bu uyarıları algılama eşiğimiz düşer. Bu stresin olumsuz ve kronik etkilerini hissetmeye başladığımız noktadır:
Duygusal tepkiler: Öfke, huzursuzluk, kaygı, çökkünlük, vb.
Kaslarla ilgili tepkiler: Baş ağrısı, sırt ya da bel ağrısı, diş sıkma, çenede ağrı, vb.
Mide ve bağırsak tepkileri: Karın ağrısı, mide yanması, hazımsızlık, kabızlık ya da ishal, vb.
Uyarılmışlık tepkileri: Yüksek tansiyon, çarpıntı, terleme, baş dönmesi, nefes darlığı, vb.
Bu tepkileri sıklıkla ya da sizi rahatsız edecek düzeyde hissediyorsanız, stresle baş etmek için çeşitli yollar aramanızda fayda olabilir.
Çeşitli stresle baş etme yöntemleri şöyle sıralanabilir:
Molalar: Gündelik stresle baş etmenin en önemli noktalarından biri, sisteminizin normale dönmesine yarayacak molalardır. Bunlar uyarılmışlık seviyesini düşürerek size optimal performansınız için fırsat yaratır. Her saat başı verilebilecek beş dakikalık bir mola, size sonraki bir saat için ihtiyacınız olan baş etme enerjisini verebilir. Her gün 15 dakikanızı sizin için önemli bir etkinliğe ayırmak da, o günün vahasını oluşturabilir. Tatiller de birer moladır. Özellikle yoğun iş temposunda aksatılmamaları önemlidir. Tatilleri hayal etmeye ve planlamaya zaman ayırmak da, kendi içinde birer mola olabilir. Molaların tek amacı, stresin kaynağından uzaklaşmak değil, aynı zamanda size motivasyon veya gevşeme gibi olumlu deneyimler de yaşatabilmektir.
Gevşeme egzersizleri: Nefes egzersizleri ya da kas gevşetme egzersizleri ile, vücudun stres karşısında verdiği otomatik tepkiyi düşürebilir ve böylece kendinizi tetiktelik ve huzursuzluktan çıkarabilirsiniz. Bu tip egzersizler, vücudun gevşeme ve rahatlama modunu devreye sokarak sakinleştirir, böylece sistem normale dönüp tekrar optimal işlevselliğine ulaşabilir.
Sosyal destek: Araştırmalar stresle baş etmede, algılanan sosyal desteğin olumlu etkisini göstermektedir. Bu sizi destekleyen, seven, değer veren veya yanınızda olduğunu hissettiğiniz birilerinin varlığına inanmanız anlamına gelmektedir. Böyle bir destek ağı, ne tür bir stresle baş etmeye çalışırsak çalışalım, işimizi kolaylaştırmaktadır. Bazen, sıkıntılarınızı, dertlerinizi anlatabileceğiniz ve sizi dinleyip anlayan biri olması, yalnızlık ve çaresizlik duygularını hafifletir. Çeşitli yollarla sevildiğinizi ya da değer verildiğinizi hissetmek, kendinize güveninizi yerine getirir ve sizi zorluklar karşısında destekler. Sosyalleşmek, kendinize ve hayatınıza dair başka alanları keşfetmenize ve odağınızın genişlemesine yardımcı olur. Ne yazık ki stres altındayken sıklıkla, kendimizi izole eder, arkadaşlarımızla daha az görüşür, sosyalleşmekten kaçınırız. Oysa tam da böyle zamanlarda, sosyal destek ağımıza yaslanmak oldukça işe yarar.
Uyku, beslenme ve yaşam tarzı: Stresin uyku ve beslenme üzerinde olumsuz etki yaratabildiğini biliyoruz. Ancak araştırmalar aynı zamanda gösteriyor ki, sağlıklı bir uyku ve beslenme düzeni stres üzerinde olumlu etkiler yaratmakta. Yani, denklemi tersten kurmaya çalışmak işe yarayabilir. Uyku ihtiyacı karşılandığında, düzenli ve dengeli bir beslenme rutini oluşturulduğunda, stres seviyesi düşmekte ve stresle baş edebilme kapasitesi artmakta. Gündelik rutininizde, davranış kalıplarınızda ve alışkanlıklarınızda ufak değişiklikler deneyebilirsiniz. Bazen, bir rutinin zamanını değiştirmek, masa başında değil de başka bir yerde öğle yemeği yemek gibi basit değişiklikler önemli etkiler yaratabilir.
Kendini motive etme: Stresle başa çıkabilmek, uğraşılan şeyin üstesinden gelebilmek, zorlukları alt edebilmek, motivasyonla doğru orantılıdır. Bunları yapabilmek için ihtiyaç duyulan motivasyonu, içsel kaynaklarla artırmak mümkün. Hayalgücü, görselleştirme ve hayal edebilme becerileri, ulaşmak istenen hedefler adına çok önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Bunun dışında pek çok insan kendine ‘mottolar’ benimsemeyi faydalı bulmaktadır. Bunları hem birer hatırlatıcı hem de motivasyon kaynağı olarak kullanmak mümkündür.
Spor: İster dayanıklılığa ve bol kas gücüne dayalı olsun, ister daha düşük ritimli ve sakin olsun, hareketi yaşamın bir parçası yapmak oldukça önemlidir. Hareket ve spor, kas ve damar sağlığına, dolaşım ve sindirim sistemine iyi gelmektedir. Seratonin, adrenalin, dopamin gibi hormonlar sayesinde duygudurumumuz üzerinde olumlu etkiler yaratır. Enerji seviyemizi artırır. Başarma hissini yaşatarak motivasyon sağlar. Tüm bunlar sayesinde, hem varolan stres kaynaklarıyla baş etmemizi kolaylaştırmakta, hem de genel olarak strese karşı bizi dayanaklı tutmaktadır.
Spiritüel kaynaklar: Oldukça geniş bir içeriği olan bu başlık yoga, meditasyon, dinsel öğretiler ve yeni-çağ öğretileri gibi pek çok şeyi kapsamaktadır. Tüm bunların stresle başa çıkmak bakımından faydası, huzur, sukunet, barış ve sakinlik gibi hisleri yaratabilmelerinden ve bir dayanak sistemi sunabilmelerinden kaynaklanmaktadır.
Baş etme stratejilerini tanıma ve geliştirme: Yaşanan her stres deneyiminden öğrenilen ve geliştirilen bir takım stratejiler vardır. Belli başlı stratejileri daha sık kullanıyor ya da daha çeşitli yollara başvuruyor olabilirsiniz: Stresli durum hakkında konuşmamaya çalışarak hissettiğiniz etkiyi azaltmaya çabalıyor; tam tersine mümkün olan her durumda konuşmaya çalışarak anlamlandırmaya çalışıyor; sigara, alkol, yemek ya da bilgisayar oyunu gibi alışkanlıkları artırarak kendinizi rahatlatmaya çalışıyor olabiliriz. Bugüne kadar geliştirilen ve büyük ihtimalle bugüne kadar işe yaramış olan stratejilere göz atıp bunları değerlendirmek, her birinin ne kadar işe yaradığını tespit etmek önemlidir. İşe yaramayanlar yerine yenilerini keşfetmeye ve geliştirmeye çalışmak, stresle baş etmenin yöntemlerini artırmak bakımından faydalı olacaktır.