Lüsid rüya, görmüş olduğumuz rüyanın farkında olmak ve rüyada gerçekleşecek olayları yönlendirebilmektir. Rem uykusu denilen uyku evresinde gerçekleşir. Kendiliğinden gerçekleştiği gibi bu rüyaları isteyerek de görmek mümkündür. Frederick Van Eeden lüsid rüyanın varlığını ilk kez dile getiren kişidir. Sigmund Freud “Düşlerin Yorumu” isimli kitabında lüsid rüyanın açıklamasına değinmiştir. Emin olunacak bir şey varsa rüya sırasında bilincin uyuduğu, bilinçaltının ise uyanık kaldığıdır.

Lüsid rüya bir kişinin deneyimleyeceği en garip bilişsel deneyimdir. Uyku esnasında rüya görürsünüz fakat rüya olduğunun farkındasınızdır. Tam o anda uyanmayı ya da bir avantaj olarak rüyayı sürdürmeyi seçebilirsiniz. Sizi çevreleyen ve beyniniz tarafından üretilen o dünyanın farkındasınızdır. Fiziksel kuralları kendinize göre oluşturabilir, uçabilir, çıplak elle mermileri durdurabilirsiniz.

Son yapılan bir takım araştırmalarla lüsid rüyanın kişiden kişiye göre çok farklı olduğu ortaya çıktı. Journal of Neuroscience’de yayınlanan yeni bir araştırma, düşük ya da yüksek açıklıklarda rüya gören kişinin ruh halini açıklama, derin düşünme gibi bir takım zihinsel becerilerinde de çeşitlilik olup olmadığını bulmayı hedefledi. Bu çalışmada katılımcılar, rüyaların yoğunluğunu, sıklığını, bilişsel kontrol düzeyini ve iç bakış yeteneklerini değerlendiren bir takım anketleri cevapladı. Aynı zamanda katılımcıların fikirlerini denetledikleri bir görev sırasında beyinsel faaliyetleri görüntülendi. 11 dakika süren iki oturumda, katılımcıların zihninden geçen her fikri, yönlendirilmiş olan bir ölçek ile değerlendirmeye çalıştılar. Harici olarak yönlendirilmiş olan fikir, dışsal deneyimlere (görsel ortam tarayıcıdan alınan sesler gibi) dair düşünceler manasına gelir. O anki çevre ile alakalı olmayan düşüncelere dahili yönlendirilmiş düşünceler denilmektedir. Örneğin geçmişte meydana gelmiş bir olayın hatırlanması ya da yarının planlanması gibi.

Bu araştırma, alçak ya da yüksek açıklıkta rüyalar gören kişilerin beyinlerinin birbirinden farklı olduğunu gösterdi. Düşük açıklıkta rüya gören kişilerin frontopolar kortekslerinde yüksek açıklıkta rüya görenlere oranla daha az gri madde alanı olduğunu gösterdi. Bu beyinsel bölge iki gruptaki denekte de zihinsel kontrol sırasında daha yüksek aktivite gösterdi. Fakat düşük açıklıkta rüya gören kişilerdeki aktivite artışı daha azdı. Bilim adamları üst biliş ve lüsid rüya altında yatan düzeneğin çok benzer olduğunun sonucuna vardı. Özellikle de düşünce kontrolü esnasında bu durum bariz bir şekilde görülmüştür. Daha önce de lüsid rüya ve üst biliş ilişkisinden şüphelenilmiş ama kanıtlanamamıştı.

Gelecekte araştırmalar bize lüsid rüyalarımızın tekrar aralığını ya da içeriğini kontrol etmemizin ihtimalinin olup olmadığını, uyanık olduğumuz anlarda düşüncelerimizi izleyerek söyleyebilir.

Lüsid Rüyanın Tarihi
Lüsid rüya modern bir keşif olmamakla beraber 5. Yüzyılda insanlar bu duruma berrak rüya ismini vermişlerdi. Son 20-30 yıldır detaylı olarak ele alınmaya başlandı. M.S. 415 yılında ST. Augustine tarafından yazılmış olan bir mektupta lüsid rüyadan berrak rüya olarak bahsedilmiştir. 8. Yüzyılda Tibetli Budistler zihni korumak için yoga yaparak uygulamaktaydı. Tibet Ölüler Kitabı’na göre Yogi’ler rüya üzerinde hakimiyet sağlayabiliyordu.