Kalp atışlarınız hızlanıyor, elleriniz terliyor, parmak uçlarınıza kadar yayılan gerginliğin sizi ele geçirmesinin an meselesi olduğunu hissediyorsunuz. Yükselen sinir katsayılarınız nedeniyle aşkın ellerinizden kayıp gitmesini istemiyorsanız yazımıza buyurun.
Birbirinden farklı iki bireyin her anlamda anlaşması ideal dünyada bile neredeyse mümkün değildir. Farklı hayat görüşlerinin, tecrübelerin, tercihlerin ve ruh hallerinin etkisiyle her ilişki zaman zaman zorlu yollardan geçer.
İlişki Terapisti ve Yazar John Gottman, yaptığı araştırmalar sonucu ilişkilerde yaşanan sorunların neredeyse üçte ikisinin çözülemez olduğu bilgisine ulaşmış. Bu nedenle çiftlerin büyük emek ve özveriyle inşa ettiği ilişkilerine onarılamayacak şekilde hasar vermemek adına sorumluluk alması ve sorunlara doğru şekilde yaklaşması önem taşıyor.
1 Yumuşak Giriş
Patronunuzla, arkadaşlarınızla veya yabancı biriyle sorun yaşadığınızı hayal edin. Böyle anlarda konuya ne kadar ılımlı yaklaşmaya gayret ediyorsanız o tavrı takının. "_____ nedeniyle _____ hissediyorum. _____ yapmanı tercih ederdim" şeklinde cümleler kurabilirsiniz. Konuya medenice giriş yapmak savunma moduna geçip dediklerinizi hiçe saymasına engel olabilir. Ayrıca bu şekilde konuşmanın yönünü olasılıklardan çıkarıp gerçeklere döndürebilirsiniz.
2 Kalp Atışı Analizi
Kalbin dakikada 60-100 arasında atması normal kabul ediliyor. Partnerinizle konuşurken nabzınıza dikkat edin. 100 bpm'in üzerine çıkan kalp atışı vücudunuzun stres hormonları salgıladığına işaret edebilir.
Böyle anlarda kendinizi ve karşınızdaki kişiyi sakinleştirmek adına yöntemler geliştirin. Yürüyüşe çıkmak, konuşmaya ara vermek veya nefes egzersizleri yardımcınız olabilir.
Aynı şekilde vücut dilinizi de düzenlemeye çalışın. Savunma modunda kavuşturduğunuz kollarınızı çözün, sinirden sıktığınız dişlerinizi ve ellerinizi gevşetin. Zihninizin de daha yumuşak tavra geçtiğini fark edeceksiniz.
3 Zayıf Noktalar
Karşınızdaki kişiyi iyi tanımanın en büyük handikabı ona hangi konular üzerinden zarar verebileceğinizi bilmektir. Sevdiğiniz insanlarla tartıştığınızda açılan eski defterler ve söylenmemesi gereken sözler nedeniyle kan gövdeyi götürebilir.
İçinizdeki öfkeli tarafı dizginlemeyi başarırsanız hem kalp kırmazsınız hem de tartışma sonrasında kendinizle baş başa kaldığınızda 'Bunu nasıl söyledim' minvalinde üzüntü ve vicdan azabı yaşamazsınız.
4 Sonrasını Düşünün
Kaliforniya Üniversitesi'nde Psikoloji Profesörü olan Dr. Benjamin Karney, "O an dünyanın en büyük sorununu yaşıyor gibi hissedebilirsiniz. Fakat yaklaşık birkaç saat sonra işler yoluna girecek.
Yaşadığınız sorunu bu bilinçle ele alın. Kendinize tartışma sonlandığında ilişkiyi devam ettirmek isteyip istemediğinizi sorun. Cevabınız olumluysa gerilim seviyesini biraz düşürmeye bakın.
Böyle anlarda çoğu insan aklını kullanarak hareket eder. Bu yanlışlara odaklanıp karşı tarafı suçlamalarına neden olabilir. Kalbinizi devreye sokun ve suçlayıcı şekilde değil; içten konuşun" diyor. Yatağa asla öfkeli girmemeniz gerektiğine inanıyorsanız bir daha düşünün.
Dr. Karney, iki farklı yaklaşım olduğunu belirtiyor. "Konuya negatif yaklaşıp 'Seninle daha fazla konuşmak istemiyorum' demekle 'Biraz düşünmem gerekiyor. Şimdilik tartışmayı bırakalım' demek arasında fark vardır. Yapıcı olmak istiyorsanız ikincisine yönelin" diyor.
5 Haklılık Kaybettirir
Ne kadar haklı olduğunuzu kanıtlamak uğruna yıllar öncesine dayanan üstü toz tutmuş konuları gündeme getirmeyin. Unutmayın, kanıtlarla kendinizi haklı çıkarmanız gereken bir mahkemede değilsiniz.
Onun ne kadar saçma davrandığını, anlaşılamaz olduğunu vs. vurgularsanız negatif davranma ihtimali o kadar artacaktır. Tartışma esnasında kimin haklı ya da haksız olduğuna odaklanmak, illa birer kaybeden ve kazanan ilan etmek günün sonunda iki tarafın da zarar görmesine neden olabilir.
Ortada yarış olmadığına göre, herhangi bir kazanan ya da kaybeden de olmamalıdır. Sorun ekseninde dönüp durduğunuz anlarda ona doğru bir adım atmak taviz vermek gibi gelebilir. Anlık egonuzun ilişkinizi yıpratmasını istemiyorsanız zaman zaman özverili davranın.