Yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamış veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusu pek çok kişide zaman zaman yaşanmaktadır. Çoğumuzun yaşadığı ve ilgi çekici bu durum bazı kesimlerce “geleceği görme” şeklinde yorumlansa da bu duygunun bir bilimsel açıklaması var.
Dejavu’nın kökeni çok eskilere dayansa da, konuyla ilgili bilimsel araştırmalar 20 yüzyılda başlamıştır. Her ne kadar Dejavu’nun temeli tam olarak bilinmese de, bilimsel yaklaşım bu deneyimin doğa üstü bir olay olmadığını, hafıza ile ilgili yaşanan bir anomali sonucu deneyimlenen olayın daha önceden yaşanmış gibi algılanmasından ibaret olduğu yönündedir. Ve araştırmacıların yaptığı araştırmalar insanların %70’inin bu deneyimi hayatlarında en azından bir kez yaşadığını göstermektedir.
Dejavu nedir ?
Bilim literatüründe dejavu ilk defa 1928 yılında Edward Titchener’ın Bir Psikoloji Kitabı isimli kitabında tanımlanmıştır. Dr. Titchener, durumu şöyle izah etmektedir: “Beyin, bir deneyime yönelik olarak tam bir algı üretmeden önce, kısmi bir algı yaratır. İşte bu kısmi algı, daha önce deneyimlenmiş bir olay olduğu hissi yaratmaktadır.”
Dejavu, (Fransızca yazılışı : Deja Vu) aslında Fransızca bir kelimedir ve anlamı “Zaten görülmüş olan” demektir. Dejavu yaşayanlar bu deneyimi daha önceden yaşamadıkları bir olayı sanki daha önce yaşamış kadar yüksek oranda bir benzerlik hissi içinde deneyimlemek şeklinde tanımlamaktadır.
”Bu anı daha önce yaşamıştım, buraya daha önce gelmiştim, bu olayı rüyamda birebir görmüştüm” gibi cümleler sayısız insanın kullandığı sıra dışı bir olayı anlatır. Ve bu olaya Dejavu adı verilir.
Ayrıca bu deneyime “gariplik” “bir şeylerin ters gitmesi” gibi duygular da eşlik edebilir. Genellikle yaşanan şey muazzam derecede tanıdık gelen ama yine de yeni bir olay şeklinde olurken, bazı deneyimlerde yaşananlar geçmişte yaşanmış bir olaymış gibi de algılanabilir.
Hemen her insanın yaşayabileceği bir durum olan Dejavu, bilimsel olarak 2 şekilde gerçekleşebilir. Birincisi dejasenti olarak adlandırılır ve daha önce yaşanmayan bir hissin anımsanması söz konusudur. Yani daha önce tecrübe edilmemiş bir durumun tekrar etmesi diyebiliriz. İkincisi Dejavizite olarak adlandırılır ve daha önce gidilmemiş bir yere gidilmiş hissine kapılma halidir. İnsanlarda en çok dejasenti rahatsızlığı görülür.
Dejavu nasıl ve neden oluşur ?
Dejavu doğa üstü bir olay değildir. Yani reenkarnasyon gibi boyutlara taşınmamalıdır. Dejavu beyinle alakalı bir rahatsızlıktır. Dejavu’nun nasıl ve neden oluştuğuna gelecek olursak;
Dejavu beyindeki mekanizmaların zamansal farklılaşmasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Beyindeki hafıza (bellek) sistemlerinin zamansal uyumsuzluğu dejavu yaşanmasına neden olur. Günlük hayatta yaşanılan olaylar beyinde kısa süreli belleğe giriş yapar. Daha sonra bu olaylar yani görülen yerler, yaşanılan haller kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe geçiş yapar. Bu işlem esnasında ortaya çıkan yolak problemi dejavu hissini oluşturur.
Journal of Neurosciences adlı dergide yayımlanan son araştırmalara göre, insanların yaşamadıkları, hayali olayları nasıl yaşamış gibi hissettiklerini bulmak için nörologlar, sağlıklı gönüllülerin beyinlerinin MR’larını çekti.
MR sırasında, araştırmaya katılanların, çok emin olarak hatırladıkları konularda beynin yan altında bulunan, bir olayın çok belirgin ve somut birçok ayrıntısını hafızalayan lob’daki beyin faaliyetinde artış olduğu belirlendi.
Katılımcıların emin olduklarını söyledikleri, ancak hayali olduğu belirlenen olayları düşündükleri sırada, beynin üst bölgesinde bulunan ve ayrıntısız biçimde olayların yalnızca ana fikrini belleğe alan bölgenin daha etkin olduğu gözlendi. Öncelikle bu bölümdeki anılarını düşünen kişilerin yanlızca kimi olayların genel hatlarını hatırlayabildikleri ve yanılabilecekleri ortaya çıktı.
Duke Üniversitesi’nden nörolog Dr. Roberto Cabeza, insan belleğinin bilgisayarınkine benzemediğini belirterek, insanların sık sık, yaşanmamış olsa bile kimi olayları geçmişte yaşadıklarını sanabildiklerini söyledi.
Cabeza, bu araştırmanın Alzheimer hastalığının erken tanısında yararlı olabileceğini bildirdi.
Daha önceki araştırmalar, yaşlanıldığında beynin genellikle kesin olayları hatırlama özelliğini genel izlenimleri hatırlamaktan daha hızlı yitirdiğini göstermişti.
Ayrıca bilim, Dejavu deneyiminin bilinen hastalıklarla ilişkisini de incelemiştir. Şizofreni, kişilik bozuklukları, anksiyete gibi nörolojik bozukluklarla ilişkili olabileceği düşünülen bu deneyim, bu bahsedilen hastalıklarla bir bağlantı göstermemiştir. En büyük yakınlık temporal lob epilepsisi ile olmuştur. Araştırmalar göstermiştir ki, temporal lob krizleri gelmeden hemen önce Dejavu yaşanabilmektedir. Bu yakınlık, nörolojik düzeyde anomoli yaratacak elektrik akımlarının Dejavu’ya neden olduğu sonucunu güçlendirmektedir.
Farmakolojik araştırmalar dopaminergic etkilerin Dejavu görülme ihtimalini artırdığını göstermiştir. Amantadine ve Phenylpropanolamine içerikli gribin semptomatik tedavisinde kullanılan bazı ilaçların karıştırılması sonucunda Dejavu deneyimini belirgin şekilde arttırdığı rastlantı eseri tespit edilmiştir.