1 TL’lik gelirin tüketime harcanmayıp geriye kalan (1-c) kısmı tasarruf edilmektedir.
S = Y – C (14)
S = Y – C = Y – – cY = – + (1-c)Y (15)
(15) nolu özdeşlik tasarruf fonksiyonu olarak adlandırılmaktadır.
Marjinal tasarruf eğilimi (s = 1-c) olması nedeniyle, tasarrufun gelir düzeyinin artan bir fonksiyonu olduğu görülür.

5.3.Planlanan Yatırım ve Toplam Talep

Devlet harcamaları ve net ihracat yok sayıldığında;
AD = C +
= + + cY (16)
= + cY
Toplam talebin bir kısmı, = + , gelir düzeyinden bağımsızdır.
Fakat AD, gelir düzeyine de bağlıdır.
Tüketim talebi, gelirle birlikte arttığı için, AD de gelirle birlikte artacaktır.
AD eğrisi, her gelir düzeyindeki yatırım ve tüketim taleplerinin dikey olarak toplanmasından elde edilmektedir.
Artık bir sonraki aşama, AD ile özdeşlik (16)’yı kullanarak denge gelir ve çıktı düzeyini belirlenmektir.

6.Denge Gelir Düzeyi ve Çıktı

Toplam talep çıktıya eşit olduğunda, çıktı denge düzeyinde demektir.


Y0’dan yüksek çıktı düzeylerinde, toplam talep çıktı düzeyinin altında kalır, firmalar ürettiklerinin tümünü satamazlar ve istenilmeyen stok birikimleri ortaya çıkar. Bu yüzden firmalar üretimlerini azaltır.
Y0’ın altındaki çıktı düzeylerinde ise, çıktı düzeyi toplam talebi aşmaktadır. Firmalar satacak mal darlığı çekerler, üretimlerini arttırırlar.
Bu süreç, cari üretimin planlanan toplam harcamalarla çakıştığı ve istenilmeyen stok değişmelerinin sıfır olduğu Y0 çıktı düzeyine kadar devam eder.

6.1.Denge Çıktı Düzeyinin Formülizasyonu

Denge çıktının belirlenmesi, özdeşlik (16) ve mal piyasasında çıktını toplam talebe eşit olduğunu ifade eden denge koşulunun kullanımıyla gerçekleştirilebilir.
Y = AD (17)
AD, özdeşlik (16)’da belirlenmiştir. Özdeşlik (17)’de yerine konursa;
Y = + cY (18)
Özdeşlik (18)’deki denge koşulunun her iki tarafında Y bulunduğundan, terimleri toplayıp, Y0 ile gösterilen denge gelir ve çıktı düzeyi çözülebilir:
Y0 = (19)
Marjinal tüketim eğilimi (c ) ne kadar büyük ve otonom harcama düzeyi () ne kadar yüksek olursa, denge çıktı düzeyi de o kadar yüksek olacaktır.

7.Tasarruf ve Yatırım

Denge durumunda, planlanan yatırım tasarrufa eşit olur. Bu koşul, sadece devletin olmadığı bir ekonomi için geçerlidir.
AD ve C eğrileri arasındaki mesafe, planlanan yatırım harcamaları olan ’ya eşittir.
C ile 450’lik doğru arasındaki düşey mesafe, her gelir düzeyindeki tasarrufu (S = Y- C) göstermektedir.
E noktasında, iki düşey mesafe birbirine eşittir. Yani denge gelir düzeyinde tasarruf planlanan yatırıma eşittir.
Y = AD
Y – C = AD – C
S = I (20)

8.Çoğaltan Katsayısı

Otonom harcamalarda ortaya çıkan artış, denge gelir düzeyini ne kadar arttıracaktır? Bu soru çoğaltan katsayısı ile açıklanabilir.
Denge durumunda, gelir toplam talebe eşit olduğu için, otonom talep ya da harcamadaki artış, denge gelirini aynı oranda artırır diye düşünülebilir. Fakat bu düşünce yanlıştır.
Çoğaltan, otonom talep 1 birim artınca, denge çıktı düzeyinde ne kadarlık bir artış olacağını gösterir.
Çoğaltanın genel tanımı ΔY / Δ dır.
Çoğaltan katsayısını aşağıdaki şekilde göstermek de mümkündür:
(21)
Marjinal tüketim eğilimi ne kadar büyükse, çoğaltan katsayısı da o kadar büyük olacaktır.
Çoğaltan, yatırım dahil otonom harcamalar değişince, çıktının da değişeceğini ve çıktıdaki değişmenin otonom harcamalardaki değişmeden daha büyük olacağını gösterir.

9.IS-LM Modeli

IS-LM modeli, ekonominin reel yönü ile parasal yönünü birlikte ele alma imkanı vermektedir ve ekonominin genel dengesinin mal ve para piyasalarının eşzamanlı olarak dengeye gelmesiyle sağlanacağını öne sürer.
Otonom harcamalar ve maliye politikası yanında faiz oranları ve para politikası da toplam talebi ve gelir düzeyini etkileyen unsurlar olarak ortaya konmaktadır.
Modelin anahtar değişkeni faiz oranıdır. Faiz oranlarını modele dahil edilmesi, dışlama etkisi ile çoğaltan mekanizmasının etkinliğini kısıtlamaktadır.
Faizi oranları, toplam talebi düşürmenin yanında, toplam talebin tüketim ve yatırım şeklinde bileşimini de etkilemektedir.

9.1.Mal Piyasası ve IS Eğrisi

Keynesyen modele göre, denge gelir ve hasıla düzeyi otonom harcamalar ve marjinal tüketim eğilimi ile belirlenmektedir.
Y0 = (22)
Otonom harcamalar, otonom tüketim, otonom yatırım ve kamu harcamaları ile transferlerden oluşmaktadır.
= + + + c (23)
Yani yatırım harcamaları tamamen dışsal bir değişkendir.
Denge gelir düzeyinin bir diğer koşulu da, planlanan tasarrufların planlanan yatırımlara eşit olması, istenmeyen stok yatırımlarının sıfır olmasıdır.
C + I = Y = C + S
I = S (24)
I = S şartı, herhangi bir gelir düzeyinde sağlanabilir. Amaç, bu eşitliği arzulanan bir seviyede sağlamaktır.
Gerçekte yatırımlar, otonom olmayıp faiz oranını bir fonksiyonudur.
Buna göre, planlanan yatırımları tasarrufa eşitleyen faiz oranları ile gelir seviyelerinin bileşimini gösteren bir eğri, mal piyasasında muhtemel denge noktalarını ortaya koyacaktır ki bu eğri IS eğrisidir.

9.1.1.Yatırımlar ve Faiz Oranları

Yatırım harcamaları fonksiyonu, b pozitif bir katsayı olmak üzere aşağıdaki gibidir;
I = – bi
b : yatırımların faize duyarlılığını gösteren katsayı
i : faiz oranı
Bu fonksiyon, faiz oranı düştükçe, planlanan yatırım harcamalarının artacağını ifade etmektedir.
Faiz oranlarının düşük olması, yatırım maliyetini düşüreceği ve getirisini arttıracağı için, planlanan yatırımları arttırırken, yüksek faiz oranı yatırım harcamalarını düşürecektir.
Faiz oranı düştükçe, sermaye stokuna yapılan ilavelerin kârlılığı artacağından faiz oranındaki planlanan yatırım harcamalarını büyütecektir.
Bu nedenle IS eğrisi negatif eğimlidir.
Yatırımların faize duyarlılığı (b) arttıkça eğri yatıklaşacaktır.
Otonom yatırım harcamalarındaki bir değişme ise eğriyi kaydıracaktır.

9.1.2.Faiz Oranı ve Toplam Talep

Dış ilişkiler ihmal edilirse, toplam talep, tüketim, yatırım ve kamu harcamalarından oluşmaktadır. Fakat yatırımlar artık otonom değildir.
AE = C + I +
= + c + c(1-t)Y + – bi +
= + cY – bi , c = c(1-t) (25)

Toplam harcamalar yukarıdaki şekilde tanımlanır ki, burada her zamanki gibi,
= + + + c
olup, otonom harcamaları temsil etmektedir.
Bu eşitlik, faiz oranı yükseldikçe, yatırım talebinin ve toplam talebin azaldığını ifade etmektedir.
Faiz oranı değiştikçe, denge gelir düzeyi de değişecektir.
Mal piyasasında, faiz oranı ile gelir düzeyi arasındaki ilişkiler IS eğrisi ile ortaya konulur.


– bi2
– bi1
AE

Mal piyasasında dengeyi sağlayan faiz oranı ve gelir seviyelerini gösteren noktaların geometrik yeri IS eğrisini vermektedir.
Is eğrisi, negatif eğimlidir. Bu ise, faiz oranı düştükçe, toplam talebin ve gelir düzeyinin yükseleceğini ifade etmektedir.
IS eğrisinin dik ya da yatay oluşu, yatırımların faiz oranına duyarlılığına (b) ve çoğaltan katsayısına () bağlıdır.
Yatırımların faiz oranına duyarlılığı arttıkça, IS eğrisi yatıklaşacaktır.

Zira bu halde, faiz oranındaki küçük bir değişme, yatırımlarda büyük miktarda değişmeye yol açar ve gelir düzeyini önemli oranda etkiler.
Çoğaltan katsayısının büyümesi (marjinal tüketim eğiliminin artması ya da vergi oranının düşmesi) AE eğrisini dikleştirir, IS eğrisini yatıklaştırır.

IS eğrisinin eğiminin çoğaltana bağlı olması, maliye politikasının IS eğimini etkilemesini olanaklı kılmaktadır. Çünkü vergi oranı yükseldikçe, çoğaltan katsayısı düşecek ve IS dik bir hal alacaktır.

IS eğrisinin kayması ise, her faiz oranında gelir düzeyinin değişmesi anlamına gelmektedir.
Otonom harcamalardaki bir artış, çoğaltana bağlı olarak IS eğrisini sağa kaydıracaktır.
IS eğrisindeki kayma, çoğaltan ile otonom harcamalardaki değişmenin çarpımına eşittir.
ΔY = . Δ (26)
Otonom harcamalardaki bir azalma ise, IS eğrisini sola kaydıracaktır.