Çalışma ve gelir sağlama kararında olan bireylerin hizmetlerinden yararlanılmak üzere çalıştırılmasıdır. Emeğin yanında, diğer üretim faktörlerinin kullanılması geniş anlamda tam istihdamdır.

Emek piyasasını mal ve diğer piyasalardan ayıran belki de en önemli özellik, emeğin istihdamının çalışan ve çalıştıran arasında kişisel bir ilişkiyi ifade etmesidir. Emek piyasası hakkında genellikle hem işveren hem de işçi bakımından bir bilgi eksikliği söz konusudur.

Emek piyasasına arz edilen emek büyük ölçüde heterojenlik gösterir. Tek bir emek piyasası yoktur, farklı birçok iş için binlerce piyasa vardır. Emek piyasalarında grup ilişkilerini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır.

Bu piyasalardaki karar alıcı birimlerin başında gelen sendikaların davranışlarını belirleyen sosyal, siyasal ve ideolojik bazı etkenler mal piyasalarında yer alan firmaların davranışlarını etkileyen faktörlerden farklıdır. Emek piyasasında işçinin pazarlık gücü nispi olarak azdır. Genellikle bu piyasalarda güç alıcılar lehinedir.

Çalışma çağındaki nüfus ve aktif nüfus nedir?
Çalışma çağındaki nüfus tanımlanırken, bir yaş sınırlamasından hareket edilir. Genellikle, bu çağın alt sınırı, zorunlu temel eğitimin bitişini ifade ederken; üst sınırı da emeklilik yaşına karşılık gelmektedir.

Ülkeler arasında gerek zorunlu temel eğitimin süreleri ve gerekse emeklilik yaşları konusundaki farklılıklar çalışma çağındaki nüfusun uygulamada farklılaşmasına yol açmaktadır. Ancak, ülkeler arasında yaygın olan yaş sınırları 15-65 yaşları arasıdır. Yani, 15–65 yaşları arasındaki kişiler çalışma çağındaki nüfusu oluşturmaktadır.

Aktif nüfus, çalışma çağında yani 15–65 yaş grubunda olup kurumsallaşmamış nüfustan oluşmaktadır. Kurumsallaşmamış nüfus, Devlet istatistik Enstitüsü’ne göre; “Okul, yurt, otel, çocuk yuvası, huzurevi, özel nitelikli hastane, hapishane, kışla ve orduevi gibi yerlerde ikamet edenlerle yabancı uyruklular dışındaki nüfustur”.
İşgücü nedir?
İşgücü, bir ülkedeki emek arzını insan sayısı yönünden ifade eden bir kavramdır. Başka bir tanımlama ile, bir ülkedeki nüfusun üretici durumda bulunan yani ekonomik faaliyete katılan kısmıdır. Çalışma çağındaki nüfustan, çalışmak istemeyenleri, çalışmasını engelleyen bir sakatlığı olanları, askerlik hizmetini yapanları, ev kadınlarını, öğrencileri ve mahkûmlar gibi gözetim altında tutulanları çıkarıp; çalışma çağı dışında olduğu halde çalışmak zorunda olan çocuklarla yaşlıları eklersek sivil işgücüne (toplam işgücü) ulaşılır.
Kısaca, işgücü = istihdam edilenler + işsizler
İşsizlik oranı =
Eksik istihdam nedir?
Eksik istihdam, istihdamın sektörel dağılımı içinde tarımın ağırlıkta olduğu, ücretsiz aile işçilerinin yoğun olarak bulunduğu ve işsizlik sigortası uygulamasının bulunmadığı ülkelerde, işgücünün gereği gibi değerlendirilememesinden kaynaklanan önemli bir sorundur.

İşsizlik sigortasının bulunmadığı ya da sınırlı olduğu ülkelerde, kişiye işsiz kaldığında, geçimini temin edebilecek bir gelir düzeyi sağlanamamaktadır. Bundan dolayı da kişi, sahip olduğu eğitim ve niteliğe uygun olsun ya da olmasın veya elde edeceği ücret düzeyi ne olursa olsun çalışmak zorunda kalmaktadır.

Böylece, kişi işsiz olmaktan kurtulmakta, ancak bu kez de sorun eksik istihdam olarak ortaya çıkmaktadır. Kısaca çalışanların işlerinden memnun olmamaları ya da yeteneklerinin altında işten çalışmalarına denir.

İşgücüne katılma oranı nedir?
İşgücüne katılma oranı, istihdam edilenlerle işsizlerin toplamının oluşturduğu işgücünün aktif nüfusa oranıdır. Bu oran, aktif nüfus içersinde işgücünün nispi ağırlığını gösterir.
iş gücüne katılma oranı: İş gücü / aktif nüfus
Bağımlılık oranı nedir?
Bir ülke nüfusunun tamamı tüketicidir, ancak çalışma çağındakiler hem tüketici hem de üreticidirler. Üretim-tüketim dengesini sağlamak için üretime katılanların kendileriyle birlikte katılmayanlara da yetecek kadar üretimde bulunmaları gerekir. Bunun ölçüsü bağımlılık oranıdır. Bağımlılık oranı, çalışma çağındaki kişilere bağımlı olan nüfusun kaba bir ölçüsüdür.
Emek verimliliği nedir?
Bir ülke nüfusunun tamamı tüketicidir, ancak çalışma çağındakiler hem tüketici hem de üreticidirler. Üretim-tüketim dengesini sağlamak için üretime katılanların kendileriyle birlikte katılmayanlara da yetecek kadar üretimde bulunmaları gerekir. Bunun ölçüsü bağımlılık oranıdır. Bağımlılık oranı, çalışma çağındaki kişilere bağımlı olan nüfusun kaba bir ölçüsüdür.
Okun Yasası
Büyümenin işsizlik üzerindeki etkisinin gösterir. Büyüme ile işsizlik arasında ters yönlü bir ilişki vardır. DU = –0,5 (Y – 2,25); ABD’de %2.25 olan uzun dönemli büyüme trendinin üzerinde her %2’lik büyüme işsizliği %1 düşürür ifadesi Okun yasasının temelini oluşturur.