1780 yılında İsveç asıllı bir Alman kimyager olan Carl Wilhelm Scheele tarafından keşfedilen laktik asit, organik yapılı bir hidrosi asittir. Kimyasal formülü “CH3CHOH-COOH” olan laktik asitin kimya bilimindeki tam adı; Alfa Hidrosipropayonik Asit’dir. 1870 yılında Scheele tarafından keşfedilen laktik üzerine özellikle Avrupa coğrafyasında birçok çalışma yapılmış ve 1881 yılından itibaren laktik asit ticari bir ürün olarak satılmaya başlanmıştır. Laktik asidin de ticari bir değeri olduğunu öğrenen çoğu ticaret insanı bilimadamlarına bu konuda başvurmuş ve böylece ilk ticari üretim ekşimiş süt kullanılarak yapılmıştır. Laktik aside çoğu toplumda “süt asidi” denmesinin nedeni de, 19. yüzyılın sonlarında ticari bir ürün olarak satılan laktik asidin ekşimiş sütten elde edilmesidir.
Sütün içinde bol miktarda bulunan laktoz, yine süt içerisinde bulunan “laktik maya” tarafından laktik aside dönüştürülür. Laktik maya olarak bilinen ve süt içerisindeki laktozu parçalayarak ortaya laktik asit çıkmasını sağlayan organizmalar ise bakterilerdir. Laktik asit üretilmesi için sütün kullanılmasının nedeni ise, laktozun doğal olarak yalnızca sütte bulunmasıdır. Süt şekeri olarak da isimlendirilen bir disakkarit olan laktoz, glikoz ve galaktozdan meydana gelen ve sütün aromasını sağlayan en önemli bileşendir. Süt üreten hayvanların vücutlarında bulunan bakterilerin ürettikleri sütün içine karışması ile laktozun parçalanma işlemi gerçekleştirilir ve böylece ticari kullanım için laktik asit üretilir.
Her insanın doğal olarak vücudunda oluşan bir bileşik olan laktik asit; kan, kas ve organlar gibi birçok farklı bölgede bulunur. Ayrıca laktik asit ile eşanlamlı olarak kullanılan Laktat da insan vücudunda oluşabilen bir bileşiktir ancak farklı olarak Sodyum ile Potasyumun tuzu olarak tanımlanır. İnsan vücudunda karbonhidratların parçalanması sonucu glikojen olarak adlandırılan “yan ürün” sebebiyle ortaya çıkan laktik asit, insanlar tarafından adale ağrısı olarak tanınır. Anaerobik glikozun bir sonucu olarak pirüvat üretildiğinden, kas hücreleri bu bileşeni aerobik enerji üretiminde kullanmaya çalışır. Kas hücresi tüm pirüvatları aerobik olarak kullanma kapasitesine sahip değilse, pirüvatlar laktata dönüşür.
Laktik asit ile aynı anlamda kullanılan Laktat, kas hücrelerinde gerçekleşen bu kimyasal işlemler sonucunda açığa çıkan bir yan üründür. Kas dokusunda yer alan hücrelerin aerobik enerji üretiminde kullanmaya çalıştığı pirüvatların dönüştürülmesi olarak da tanımlanabilen laktik asit, kas ağrılarının temel nedenidir. Uzun süre boyunca kas grubunu çalıştırmamış bir insanın birden bire bu kas grubuna yönelik fiziksel efor sarf etmesi sonucunda ertesi gün kaslarda oluşan ağrının temel nedeni laktik asittir. Laktat üretimi nedeniyle kaslarda oluşan ağrı halk arasında “et kesmesi, adale kesmesi” gibi isimlerle anılır.