Filozof Harry Frankfurt, "Doğruyu bildiğini düşünmeyen bir insan için yalan söylemek imkansızdır. Fakat saçmalıklar, böylesi bir ilişkiyi gerektirmez” diyor.
Tamamen palavradan ibaret haberlerin, özellikle sosyal medya aracılığıyla ve adeta ışık hızıyla yayıldığı günümüz dünyasında, gerçek ile kurguyu birbirinden ayırmak gitgide zorlaşıyor.Peki, bir şeyin bilimsel bir gerçek olup olmadığını nasıl anlayabilirsiniz? Şimdi; sizlerle, bir miktar bilim sosu ve birkaç bilimsel kavram ile taçlandırılan sahte bilim zırvalıklarını gerçek bilimden ayırt etmeye yarayacak basit bir yöntemi paylaşacağız...
Biraz geçmişe, 1966 yılına gideceğiz ve teorik fizikçi Richard Feynman tarafından geliştirilen ve fakat günümüzde daha da geçerli olmaya başlayan basit bir tekniğe başvuracağız.Şöyle ki: İlk bakışta akla uygun gibi görünen bir şey okuduğunuzda veya işittiğinizde yapmanız gereken, onu günlük dilde açıklamayı denemektir veya bunu yazan-söyleyen insanın söz konusu şeyi size herhangi bir bilimsel jargon yahut kavram kullanmadan anlatmasını talep etmek ve ondan sonra da, hala akla uygun gelip gelmediğini kontrol etmektir.
Mesela: Diyelim ki bu kişi, aşının, otizme neden olduğunu söylüyor ve 'zira' diyerek bu cümlesini gerekçelendiriyor... “Zira, birden fazla simültane aşı uygulaması bağışıklık sistemini zayıflatıyor veya olumsuz etkiliyor."
İlk bakışta etkileyici geliyor değil mi? Ancak tam bu noktada kişiden, bunun ne manaya geldiğini kavramlardan uzak tutarak anlatmasını isteyin. Yahut nasıl oluyor da; bir grup ölü virüsün bir insana enjekte edilmesi (böylece vücudun savunma mekanizması söz konusu virüsü tanıyor ve canlı formu ile karşılaştığında da ona saldırıyor) geniş bir ölçeği olan davranışsal problemlere neden olabiliyor? Mantıklı mı? Akla uygun mu?
Feynman, bundan 50 yıl önce, iklim değişimi veya aşı karşıtlığı hakkında konuşmamıştı elbette. Fakat 'bilim eğitimi' konusunda önemli noktalara değinmişti.
Feynman, 1966 yılında, US National Science Teachers Association‘daki konuşmasında, yarının eğitimcileri için bir şeyin ismini bilmek ile onun doğru manasını anlamak arasındaki farkın önemine vurgu yapıyordu.
Aynı konuşmada; oyuncak bir köpek, gerçek bir köpek ve bir motosiklet gibi resimler ile başlayan ve öğrencilere “Hareket ettiren nedir?” diye soran birinci sınıf düzeyine ait bir fen kitabından söz ediyordu. Bu soru temel bir bilim tartışmasına başlamak için yeterince ilgi çekici olabilir, lakin kitabın öğretmen kılavuzu formundaki yanıt; tüm seçenekler için de, basitçe, enerjinin onu hareket ettirdiğini söylüyordu.Richard Feynman, konuşmasına şöyle devam ediyordu:
"Enerji, günümüzde, hayli güç algılanan bir konsepttir. Hatasız olarak anlatması oldukça zordur ve enerjiyi doğru bir biçimde kullanmak için de onu yeterince iyi anlamış olmak kolay değildir. Evet enerji ifadesini doğru şekilde kullanarak kimi şeylere ilişkin neticeler çıkarabilirsiniz. Fakat bu 1. sınıf düzeyinin çok çok ötesindedir. Bu da şunu demekle eş değerdir; ‘Tanrı hareket ettiriyor’ veya ‘Ruh hareket ettiriyor’ veya ‘Hareket edebilirlik hareket ettiriyor’ vb."Bunun yerine, fen bilimleri öğretmenlerine şöyle bir tavsiyede bulunuyordu Feynman:
“Öğretmenler, sorulara karmaşık bilimsel kavramları kullanma hatasına düşmeden sıradan bir insan gibi yanıt vermelidir. Örneğin; oyuncak köpek hareket ediyor çünkü içerisindeki tekrar eski haline gelmeye çalışan ve bunu yaparken de dişliyi iten yaylı kurgu mekanizmasını ayarladınız.”
Yaş düzeyi değiştikçe öğretim biçiminin de değiştiğini birçok öğretmen iyi bilir. Zaten özellikle de küçük yaş düzeyi için bir süreci onun anlayabileceği ifadelerle anlatmak oldukça zorlu bir iştir, bunu yapamadığınızda daha çok soruya maruz kalacağınız ise bir gerçektir. Özellikle de bilim öğretimi birçok yanılgıyı yıkması, yanlış bilinenleri düzeltmesi, merak duygusunu gidermesi ve ikna edici olması bakımından daha bir önemlidir.Bu konuya dair de, önemli bir öneride bulunuyor Feynman:
“Sonunda bir fikri mi öğrettiğinizi, yoksa sadece bir tanımı mı öğrettiğinizi anlamak için bir yol geliştirdim. Şöyle test edin: Yeni öğrendiğiniz bir şeyi herhangi bir yeni sözcük kullanmadan, kendi bildiklerinizle yeniden izah etmeyi deneyin. Şimdi bana ‘enerji’ kelimesini kullanmadan köpeği neyin hareket ettirdiğini söyleyin bakalım? Anlatamazsınız, çünkü bilim hakkında hiçbir şey öğrenmediniz.”
Bilim eğitimi bir yana, Feynman’ın önerisi, herhangi bir insanın herhangi bir iddiasını ele almak söz konusu olduğunda da geçerli. BigThink’den Simon Oxenham şu şekilde açıklıyor:
“Eğer bir kimse bir şeyi günlük dil ile açıklayamıyorsa, kişinin iddiasında bulunduğu şeyi kendisinin anlayıp anlamadığını sorgulamalıyız. Söz konusu kişi, konuya hakim olmayan kişilere karşı bağlam dışı konuşuyor ve sıklıkla uzman terimleri kullanıyorsa, bu kişiye karşı kuracağımız ilk cümle 'Neden?' diye başlamalıdır."
Feynman’ın deyimiyle: "Biçimi takip etmek ve ona bilim demek mümkündür, ama bu sahte bilimdir."
Evet, fazlasıyla basit bir konseptten söz ediyoruz. Yani söz konusu şeyi gerçek dünya içerisine alıp, gündelik dil ile basit şekilde ifade etmeye çalışma tekniğiyle; gerçek bilimi, sahte bilimden ayırt edebilirsiniz.