Yaşamımız süresince, hareket etmeye, hareket etmek içinde enerjiye ihtiyacımız vardır. Enerjimizi besin olarak tükettiğimiz yiyecek ve içeceklerden elde ederiz. Sindirim süresince aldığımız besinler, çeşitli aşamalardan geçerek parçalanır ve şekere (glükoz) yani ihtiyaç duyduğumuz enerjiye dönüştürülerek dolaşım sistemimize dahil olur ve kan şekerimiz yükselir.
Kan şekerinin yükselmesi ile birlikte, pankreasımızdan insülin salgılanması hızlanır. İnsülin, enerji ihtiyacı duyan hücrelerimizin, kandaki şekeri almasına yardımcı olur, bu sebeple, vücudumuzdaki karbonhidrat metabolizmasının düzenlenmesinde hayati anlamda önemli olan bir hormondur.
Hücrelerimiz, pankreasımızda üretilen İnsülin hormonunun yetersiz kalması durumunda şeker yoksunluğu yaşar. İhtiyaç duyan hücrelerin şeker alamaması kabaca, yakıtımızın bitmesi anlamına gelmektedir. Bu durum, enerji ihtiyacımızı karşılayamamamıza sebep olmakla birlikte, çok önemli bir problemi daha ortaya çıkarır.
Bu, kan şekerimizin giderek yükselmesidir. Bu durum bir anlamda zehirlenmedir ve hücre harabiyetine sebep olur. Birçok kişinin göz ardı ettiği, önemli bir tehlikede diyabet hastalığının sebep olduğu diğer sağlık problemleridir. İlerlemiş diyabet hatsallarında, göz problemleri (katarakt), kalp-damar (tansiyon) ve karaciğer problemleri görülme ihtimali fazladır.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; bir gecelik açlıktan sonra kan şekerinin 126mg/dl olması tanı için yeterlidir.
Diyabet görülme zamanları ve nedenlerine göre iki tipe ayrılır
a- Genç Tip Diyabet ((IDDM),Tip 1)
b- Erişkin Tip Diyabet ((NIDDM),Tip 2
Tip 1 Diyabet, genelde 30 yaş altında saptanan çok ağır bir tablo ile başlar. Direkt kalıtım söz konusu değildir. Hastalar zayıf ve bitkindir.
Tip 2 Diyabet ise en sık 50/75 yaş arası ortaya çıkar. Kalıtımla yakın ilgilidir. Hastaların çoğu şişmandır ve obezite ile Tip 2 Diyabet arasında sıkı bir ilişki vardır.
Diyabetlilerde görülen şikayetler:
a) Kan şekerinin artmasına bağlı erken dönem bulgular
- Sık idrara çıkma
- Çok gıda almaya rağmen zayıflama
- Görmede bozukluklar
- Uyku hali
- Mide Bulantısı
- Tekrarlayan mantar ve bakteri enfeksiyonları
- Kadınlarda inatçı vajinal kaşıntı. ( Kandida enfeksiyonu sonucu )
Diyabet komplikasyonlarının görüldüğü yerler
b) Geç bulgular
- Geç bulgular, birkaç yıl içinde şeker düzeyi kontrol edilemeyen hastalarda gözlenir. Aterosklerozun artması sonucu Koroner damarhastalıkları ve uzun süren yürüyüşlerden sonra topallama ve bacaklarda güçsüzlük. ( Dinlenme sonrası düzelir )
Ateroskleroz - Damar Tıkanıklığı
- -Görme Bozuklukları (Retinopati): Çeşitli derecede görme kayıpları oluşur. Hasta kendi fark edip göz uzmanına başvurur veya rutin bir muayene sırasında ortaya çıkabilir. Bu nedenle şeker hastaları düzenli bir şekilde göz muayenesi yaptırmalıdır.
- Böbrek Bozuklukları (Nefropati): Özellikle genç tip diyabet hastalarının 1/3’ündeböbrek rahatsızlıklarına rastlanır. Bu hastalarda hipertansiyonun da birlikte görülmesi böbrek yetmezliği riskini arttırır.
- Sinirsel Bozukluklar (Polinöropati): Deri hissi ile ilgili bozukluklardır. Uzuvların uç kısımlarında ( el, ayak vs.) ve simetriktirler. En yaygın tanımlanma şekli çorap veya eldiven tarzında his kaybıdır. ( His kaybı ile bir pamuk parçasıyla deriye dokunulduğunda o bölgede pamuğun hissedilmemesi veya az hissedilmesi kastedilmektedir) Diğer şikayetler arasında, yuşukluk, karıncalanma ve his duyusunda azalma görülmektedir. Daha az sıklıkla derin ağrılar veya his duyusunda artışlar da görülebilir.
- - Ayak Ülserleri ve Eklem Problemleri: Ayak ülseri his bozukluğu nedeniyle vuran ayakkabıların hissedilmemesi vb. ile gelişirler ve tedaviye çok dirençlidirler. Bu nedenle diyabet hastalarının, ayaklarını ve özellikle göremedikleri ayak tabanlarını küçük bir ayna ile kontrol etmeleri gerekir. Ayakta mantar şüphesi uyandıran kaşıntı, ayak parmak
- - İnfeksiyonlar: Kronik hiperglisemi ve hiperglisemi atakları nedeniyle diyabetiklerde hücresel bağışıklık sistemi bozulduğundan bakteri ve mantar infeksiyonu riski bu kişilerde artmıştır. Uzuvların uçlarında deri infeksiyolarına, ağız ve vajende pamukçuğa sık rastlanılır. Özellikle derin ülserler sonucu gelişen enfeksiyonlar hastane koşullarında tedavi gerektirir. Cerrahi ile çoğu yara tedavi edilse de bazen ampütasyon gerekebilmektedir.
Diyabette İnsülin Şeker İlişkisi
Hastalığın tedavisi
- Şeker yüksekliği ve kilo azaltılarak şikayetler hafifletilir ve yaşam kalitesi artırılır.
- Risk faktörleri (hipertansiyon, kolesterol, sigara) azaltılarak komplikasyonların gelişimi önlenir.
- Diyabetik komplikasyonların tedavisi
- Şeker seviyesini düşürmek amacıyla Tip 1 İnsülinMedikal tedavilerin yanı sıra kiloya ve yaşa uygun sıkı diyetler ile düzenli egzersizler, tedavinin ayrılmaz parçalarıdır.
Gizli şeker nedir?
Halk arasında ‘gizli şeker’ olarak isimlendirilen durum, normal glükoz dengesi ile diyabet arasındaki metabolik durumu ifade etmektedir. Normalde açlık plazma şekerinin 110 mg/dl olması gerekmektedir.
Açlık plazma şekerinin 110 mg/dl'nin üzerinde fakat 140 mg/dl'nin altında (yeni kriterlere göre 126 mg/dl) olması, bozuk glükoz toleransı olarak tanımlanmaktadır. Benzer şekilde şeker yükleme testi yapılan kişilerde ikinci saatteki plazma, glükoz düzeyininin 140 mg/dl'nin üzerinde, fakat 200 mg/dl'nin altında olması da bozuk glükoz toleransı olarak isimlendirilmektedir.
Bu durumdaki kişilerin gün boyu kan şekerleri normaldir ve diyabetin klasik bulguları görülmez. Bununla birlikte bu kişiler Tip 2 diyabet için en riskli grupta olduklarından yaşam biçimlerini yeniden düzenlemeleri gereklidir.