Montessori eğitimi, dünyanın pek çok ülkesinde uygulanan 0-6 yaş arası çocuklara has bir eğitim modelidir. Bazı ülkelerde eğitimin liseye kadar da sürdürüldüğü oluyor. Eğitimdeki temel amaç ise; çocukların kişiliklerinin geliştirilmesidir. Dolayısıyla erken yaşlarda zihinsel kavramların birtakım objeler kullanılarak soyut hale getirilmesi sağlanmaktadır.
Montessori eğitimi çocuklara erken yaşlarda verilerek; hayal gücü, yaratıcılık, zeka gelişimi ve kişilik özelliklerine dair iyi halleri erkenden kullanması mümkün olabilmektedir.
Montessori metodu tam olarak nedir?
Bu eğitim metoduyla erkenden soyut kavramları tanımaya başlayan çocukların ileriki dönemlerde yaratıcılıklarını akranlarına göre daha iyi kullanabildikleri bir gerçektir. Dolayısıyla kişi, kendisini tanımasının verdiği avantajla hayatında daha başarılı olabilir ve büyük işler başarabilir. Eğitimin her çocuğa özgü şekilde ilerlemesi de buna destekliyor. Daha küçük yaşlarda çocuğun neye meyilli olduğu anlaşılabilmektedir. Montessori eğitiminde; öğrenme pratiğine göre de bir eğitim planı ortaya çıkarılıyor.
Eğitimle çocukların seçimleri ve seçimlerinin meydana getirdiği sonuçları algılayabilmesi sağlanıyor. Seçimlerinden doğan hataların farkına varmaları mümkün hale geliyor. Eğilimlerini kontrol edebilecek iradenin küçük yaşlardan itibaren gelişimi sağlanıyor. Eğitim modeli, yetişkinlerin bile bezen tanımlamakta zorlandığı zihinsel kavramların somut olarak anlamlandırılmasını içeriyor.
Montessori ilkeleri nelerdir? Nasıl uygulanır?
Eğitimin temel ilkesi; çocuğun tek bir varlık olması ve her çocuğun kendisine özgün bir yanının olmasıdır. Bu nedenle eğitim sırasında her çocukla teker teker ilgileniliyor. Bu yönde eğitim almış kişinin; çocukların nasıl öğrendikleri, ne zaman öğrendikleri ve eğilimlerini anlayabilmesi önem ifade etmeke. Bununla beraber eğitimle ilgili şunları söyleyebiliriz:
1.Eğitimdeki somut maddelerle çocuğun etrafındaki dünyayı tanıması sağlanıyor. Böylece dünyaya dair yaşamsal kavramların erken yaşlarda gelişimi ve zihinde varlığının tamamen hissedilmesi mümkün oluyor.
2. Ev ya da okul içinde gerçek materyallerle hayatı deneyimleyerek öğrenme ilkesi üzerine kuruludur. Örneğin çocuklar; temizlik, yemek gibi günlük yaşam aktivelerini; matematik, duyu eğitimi gibi aktiviteleri materyaller aracılığıyla öğrenip uygularlar.
3. Eğitime göre hazırlanan çevre oldukça önemlidir. Bu çevreye bırakılan çocuklar ilgi ve eğilimlerine göre kendilerine bir materyal seçebilirler.
4. Çocukların içindeki ritim, kendilerine özgüdür ve ritmi uygulayabildikleri zaman gelişimlerini sağlayabilirler. Bu ritmi; anne, baba veya öğretmenlerin bilmeleri mümkün olmadığından müdahale edilirse gelişim durabilir.
5. Eğitimde özerklik önemlidir. Çocukların istedikleri zaman, istediği yerde ve arzu ettiği materyalle çalışabilmelerine imkan sağlanmalıdır.
6. Çocukların öğrenmedeki ritimleri de farklıdır. Bundan dolayı her çocuğun istediği kadar aynı materyal üzerinde oyun oymasına izin verilebilir. Çocuk, ilgili materyale dair meraklarını gidermedikçe bir başkasına geçmeyebilir.
7. Çocukların gelişimleri sırasında materyallerle ilgili hatalarına asla müdahale edilmez. Çocukların kendi hatalarının kendileri tarafından fark edilmesi ve düzeltilmesi beklenebilir. Böylece bağımsız bir problem çözme yeteneği gelişim gösterecektir.
Bu eğitimle çocuk için hazırlanan serbest oyun çevresi özgür şekilde hareketi mümkün kılıyor. Çocuğun gelişimini, çevresini tanımasını ve birtakım anlamlar çıkmasında yardımcı oluyor.
Montessori eğitimi ne kazandırıyor?
Erken yaşlarda eğitimin önemi herkes tarafından bilinmektedir. Montessori ile erken yaşta çocuklara kazandırılan birçok özellik söz konusudur. İşte onlardan bazıları:
1. Çocuğun becerileri artar. Montessori ilkeleri uygulandığında ilgi alanına yönelik fikir sahibi olur.
2. Her insanda önemli olan dikkatin çocukta da gelişmesi sağlanıyor.
3. Çalışmaya yönelik şevk ve arzunun yerleşmesi mümkün hale geliyo.
4. Üretkenlik ve yaratıcılık gelişiyor.
5. Öz ritmini dışa vurarak kendisini geliştiriyor.
6. Sorumluluk duygusunun gelişimi sağlanıyor.
7. Hataların çözümüne dair özgüveni artıyor.
8. Yapama, becerememe, hata yapmaktan korkma gibi kaygılar azalıyor.
9. Çevreye ve diğerlerine yönelik saygı kazanılıyor.
10. Zihinsel aktiviteler hızlanıyor ve zeka gelişimi söz konusu oluyor.
Montessori eğitimini kim buldu?
Eğitimin geçmişi 1910 yıllarına kadar dayanıyor. İtalyan Pedagog Maria Montessori tarafından geliştirilerek, İtalyan eğitim sisteminin bir parçası haline getirildi. Daha sonra ise, kurulan derneklerle birçok Avrupa ülkesinde yaygınlaşmaya başladı. Bugün eğitime yönelik güven halen devam ediyor. Ülkemizde de son zamanlarda oldukça yaygınlaşan Montessori aktiviteleri bilinçli ebeveynler tarafından ev ortamında uygulanmaya başladı. Ayrıca Türkiye’de Montessori eğitimi veren okulların sayısı da her geçen gün artıyor.