Bir çok islam alimine göre Ayette bahsedilen kuvvet helvası mannadır. Çölde bulunulan 40 yıllık bir zaman diliminde bu nimetten Musa’nın kavmi yararlanmıştır. Ancak mannanın hikayesi daha da eskilere dayanır. Bazı araştırmacılara göre manna ilk olarak kayıp kıta MU’da keşfedilmiştir. İsmi de Mu-nnadır. Yani Mu’nin içeceği. 1904 Yılında Mısır bilimciler Sina yarım adasında yeni bir sefere çıkar ve 2070 metrede bir tapınak keşfederler. Tapınağın bir bölümü açığa inşa edilmişken diğer yarısı ise arkasında bulunan bir dağın içerisine oyulmuştur. Tapınakta yapılan araştırmalar esnasın da bir kabın içerisin de garip bir toz bulunur. Toza yapılan daha kapsamlı incelemler de bu tozun o güne kadar hep anlatılan ancak varlığı ispat edilemeyen manna olduğu anlaşıldı. Manna eski Mezapotamya medeniyetlerinde Şamanna olarak bilinirdi.Antik Mısır’da rölyeflerden bu iksiri Firavunların ve soyluların kullandığı bilinmektedir. Ayrıca yine Eski Mısır da İnsiyeler isimli bir tarikat müritlerine kademe atlattırıp rahip sınıfına çıkartabilmek için; Onları taş bir tabuta kapatır çok az sebze ve manna ile besler sadece özel ihtiyaçlarını gidermesi için tabuttan çıkartarak 2 yıllık bir ruhsal evrime tabii tutardı. 2. Yılın sonunda eğitimi tamamlayan kişi artık her istediğin de Astral seyahate çıkabilir ve ruhsal varlıklar ile iletişim kurabilirdi.Manna altın elementinin belirli bir şekilde yakılarak elektriğinde dahil olduğu çeşitli karmaşık kimyasal işlemler ile elde edilen monoatomik beyaz bir tozdur. Bu beyaz toz yüksek devirli altın ve platin grubu metallerden oluşur ve dünya’da bilinen en iletken maddedir. Manna kullanımına başlanmadan önce 40 günlük hayvansal ürünlerin yenmediği özel bir diyet uygulanır. Sonra düzenli olarak kullanımı neticesin de Kanseri yok etmek, kötü huylu tümörleri ortadan kaldırmak, beynin çok daha fazla nöron üreterek daha fazla çalışmasını sağlamak, 6. His’i açıp istenildiğinde belirli bir konuda transa geçebilmek gibi temel özelliklerinin yanı sıra daha başkaca bir çok hastalığa iyi gelmektedir.